Kasım ayını hiç sevmem.

Çünkü hazandır ve hüzündür Kasım ayı.

Tabiatın kışa hazırlandığı, yeşilin sarıya dönüştüğü, yaprakların sarararak yerlere düştüğü ve Sonbahar mevsiminin son ayı olması deneniyle ruhi çöküntü ayıdır Kasım ayı.

Mevsim değişikliği nedeniyle masraflarında artması nedeniyle bütçe sarsan bir mevsim olarak ta anılır.

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal’in aramızdan ayrılışı başta olmak üzere, ölüm anonslarının diğer aylara göre fazlalaştığı bir ay olması bakımından da hüzün ayıdır Kasım ayı.

Havaların yavaş yavaş kışa hazırlık yaptığını hissettirmesi ile güzel ve güneşli günlerin yerini, yağmurlu, sisli ve kasvetli günler alır.

Kışlık giyecek, yiyecek ve yakacak derdi yormaya başlar kafaları.

Kışa ve olumsuzluklara hazırlık yapma sürecidir ayni zamanda.

Ama etkinlikler ve faaliyetler ile kutlamaların fazla olduğu bir aydır da.

Büyük Kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılış ayı olması nedeniyle 10 Kasım günü hüzün sarar ülkemizi.

Korona mikrobu ile mücadele edildiği bu yıl her konuda olduğu gibi bu ay içindeki etkinliklerin kutlamalarında da bunu yaşıyoruz.

Valilik ve Belediye her yıl gerçekleştirdiği etkinlik çalışmalarını Korona ya göre yapma gayreti içinde.

Çelenk sunum törenleri ile bu konuyu en sağlıklı bir şekilde kutlama gayretindeler.

Ayni zamanda Öğretmen olan Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın Öğretmenler günlerinde verdiği katkı ve desteği bir Öğretmen olarak her zaman şükranla anarım.

İnşallah bu beladan kurtulduğumuz gelecek yıllarda ayni coşku ve heyecan ile hem Atamızı anacağız,hemde Kurtuluşumuzu coşkuyla kutlayacağız.

Bugün 25 Kasım Edirnemizin Düşman işgalinden kurtuluşunu yıldönümü.

Aslında Edirne'mizin Kurtuluş ismiyle anılmasına bana hüzün ve üzüntü verir her zaman.

Geçmiş yıllarda yazdığım köşe yazılarımda dile getirdiğim gibi her zaman işgal ve esaret görmemiş bir ülkenin evlatlarıyız diye öğünürken düşmandan Kurtuluşu sembolize eden kutlamalar yapmak beynimdeki ve ruhumdaki egemenliği de zedeliyor sanki.

Keşke bu işgal ve istilaları yaşamamış olsaydık ta Kurtuluş Bayramımız olmasaydı derim her zaman.

Onun için de Milli Bayramlarımıza "Kurtuluş Bayramı"adı ile bir bayram ekleyerek ayni anda tüm Ülke genelinde böyle bir kutlama yapılmış olsa nasıl olur diye belki on kez yazmışımdır.

Her İl,İlçe hatta beldeler bile Kurtuluş Bayramı yaparak bu esaret ve işgal hüznünü sık sık yaşamamış olsak daha iyi olmaz mı?

Neyse bu benim düşüncem ve hassasiyetim tabiiki.

Büyüklerimiz daha iyi bilir ve düşünür.

Ama işgalden ve esaretten Kurtuluşta verilen mücadele ve azim bu Milletin benliğinde var olan

Hürriyet meşalesinin daima yanmasını sağlamaktadır.

Ne mutlu Türküm Diyene....

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.