Tam 60 yıl geçti 27 Mayıs Askeri Darbesinin üzerinden.

14 yaşında Meriç Orta Okul son sınıfına geçmiş bir öğrenciydim.

Ülkemizde cereyan eden 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 darbelerini görüp yaşamış biri olarak 15 Temmuz girişiminin meydana getireceği tahribatı çok iyi tahmin edebildiğim için büyük endişe ve üzüntü yaşamıştım 2015 yılında.

Çok şükür ki;sonuçsuz ve başarısız bir girişim oldu da rahat bir nefes almıştık.

15 Temmuz akşamı ülkemizde vuku bulan ve başarısızlıkla sona eren darbe girişimi ile ilgili olarak olağanüstü toplantı gerçekleştiren Başkan Recep Gürkan başkanlığındaki Edirne Belediye Meclisi çok önemli ve takdire şayan kararlar almıştı.

Hakkında darbeye destek verdiğini ima eden söylemleri çürütürcesine darbeler sonrasında seçilmiş Belediye Başkanları yerine göreve getirilmiş olan darbe Başkanlarının duvarlarda asılı olan fotoğraflarının da Meclis kararı ile kaldırılmasını istedi ve oy birliği ile bu kararında alınmasını sağlayarak bu konudaki hassasiyetini de somut olarak göstermiş oldu.

Mecliste grubu bulunan Partilerin İl Başkanlarına da Meclis kürsüsünden konuşma imkânı vermişti.

Üç İl Başkanı da Belediye Başkanı Gürkan’ın hissiyatına adeta tercüman oldular konuşmalarıyla ve ortak akılda buluştukları intibağını verdiler.

Tabiiki Başkan Gürkan bu hareketi ile de kendi partili Meclis üyeleri dışında diğer üyeleri de memnun etmişti.

Rahmetli Babamın son Memuriyetine 1957 yılında yani Menderes Hükümeti döneminde başladığı için neler yaşadığını çok iyi biliyorum.

Camlarımızın altına gelen çok iyi tanıdığımız Babamın samimi arkadaşı olan komutanların dinlemeler yaptığına çok tanık olmuştuk.

1980 darbesinde Meriç ilçesinde İlk Öğretim Müdür Yardımcısı olarak görev yaparken çok samimi olduğum Karakol Komutanı Niyazi bey tarafından TÖBDER’in yedi kurucu üyesinden biri olduğum için ilk ifadeye çağırdığı kişilerden biriydim.

Onun için Darbenin ne olduğunu çok iyi bilenlerdenim.

İşte bu gün 60 yıl önce yaşadığım o günlerin büyük bölümünü anımsayabiliyorum.

İlçenin girişinde Kabristanlığın hemen yanında olan Okulumuzun bahçesinden

seyrettiğimiz Uzunköprüde bulunan Tabur Komutanının karşılaşama töreninde kilosu bir hayli fazla olan komutanı en az iki kilometre uzaklıktaki çarşı meydanındaki Atatürk anıtına kadar kimlerin ve hangi Parti yöneticilerinin omuzlarda taşıdığınıda çok iyi bilenlerdenim.

Eşeği ile köyüne giden bir köylü vatandaşı durdurarak arama yapan ve cebinden Vatan Cephesi kartı çıktığı için öldüresiye döven Askerlik Dersi Öğretmenimiz Üsteğmen İbrahim Aksoyun o günkü gaddarlığınıda içim sızlayarak çok iyi hatırlayanlardanım.

Ve,ihtilal sonrasında yaşananlar.

Demokrasiye vurulan bu darbe sonrası yaşananlar.

Ardından 12 Eylül 1980 darbesi ve bir ülke için ikinci yıkımı yaşadı Türkiye.

Allah Ülkemize bir daha böyle günler yaşatmasın.

Ordu bizim göz bebeğimiz,kurtarıcımız,savaşta ve barışta güvencemiz.

Ama onun işi Hükümeti ve Devleti yönetmek değil tabiiki.

Parlementer sistemin gereği neyse o yapılıyor zaten.

Barış huzur ve darbesiz günlerde yaşamak dilek ve temenisiyle..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.