“Adrianapolis” ve “Odrin” meselesi bir anda Edirne’nin gündemine oturdu.
Başkan Recep GÜRKAN’ın yılbaşı kutlamaları için yaptırdığı Bulgarca ve Yunanca afişlerde bu sözcükleri kullanması yadırgandı. Özellikle sosyal medyada Başkan Recep GÜRKAN neredeyse bombardumana tutuldu.
Bu yazılı bombardumanlarda öylesine insafsız ifadeler kullanıldı ki; onları burada tekrarlamak dahi yanlış olur.
Başkan Recep GÜRKAN, dün gerçekleştirdiği basın toplantısında bu konuya genişçe bir zaman ayırdı. Bu açıklamaların bir yerinde Başkan Recep GÜRKAN; İl Kültür Müdürlüğü,Belediye ve Valilik makamlarının Yunan-Bulgar ziyaretçiler için bastırdıkları “Whatsapp Şikayet Hattı” ilanlarında da “Odrin” ve “Adrianapolis” sözcüklerinin yer aldığını gösterdi.
Ben bundan şunu anlıyorum; Başkan Recep GÜRKAN, bu sözcükleri kullandığı için eleştirilecekse, aynı eleştirilerin İl Kültür Müdürlüğü ve Valilik Makamına da yapılması gerekirdi.
Bu konuda ben empati kurmadan yanayım:
Bir kişi ya da bir topluma hitap ederken; o kişi ya da toplumların dillerinden bazı sözcükleri kullandığımızda; onlarla bir gönül beraberliği kurmuş oluruz.
Söz konusu ilanlardan ötürü Başkan Recep GÜRKAN, Valilik Makamı ve İl Kültür Müdürlüğü adına art niyet beslemek doğru olmaz kanaatindeyim.
TURKEY?!...
Bu konuya ek olarak şu hatırlatmayı da yapmak ihtiyacını hissettim:
Uluslararası literatürde “Türkiye”nin adı “Turkey” diye geçer.
Dün İngilizce Sözlüğe baktım: “Turkey” sözcüğünün iki anlamı vardı. Bu anlamlardan birisi “Türkiye” diğeri de “Hindi” idi.
Bu iki sözcüğün hem yazılışları ve hem de okunuşları ayını idi.
Buradan şu sonuca varmak istiyorum; Ben, güzel ülkem Türkiye’nin İngilizce hindi sözcüğü ile aynı şekilde yazılmasını ve okunmasını kabul etmiyorum.
Benim ülkemin adı; “Türkiye”dir.
Ben isterim ki; bu konuda Sivil Toplum Kuruluşlarından ve Siyasi Partilerimizden başlatılan bir kampanya ile Türkiye’nin adının uluslararası literatürde de yazılıp okunduğu gibi “Türkiye” olması için çaba gösterilsin.
Bu konuya tekrar dönebiliriz.
