Yani ne söylemek gerekir bilemiyorum. Hala sosyalizm düşmanlığı, bilen bilmeyen ahkam kesiyor Neymiş efendim neymiş. Komünizmin uygulandığı Rusya’da Evine girerken başkasına ait bir şapka kapının dışında asılıysa evin erkeği bunu görünce eve girmez, geri dönermiş..

Öyle bir şey var mı bilemiyorum ama, olsa bile bize ne?

Bir öğretmen kuruluşu, öğretimde kızlarla erkeklerin ayrı okullarda öğretim almasını önermiş. Böyle kafa eğitimci olamaz. Bir de dernekmiş onlar. Adı aklımda kalmayan bu derneğin, öğretmenlikle ya da eğitimcilikle ilgisi olacağını sanmıyorum. Bunlar hoca takımı…

Hoca takımından öğretmen olmaz. Bu resmen yobazlık.

İki cinsi tanrı yaratmışsa ayırım neden? Eğer ayırımlara soyunursanız sapıklıklar başlar, saldırganlık artar. Bu güdünün bedensel bir gereksinim olduğu bilincine bir türlü aklımız ermedi! “Yani “namus meselesi” değil, ihtiyaç meselesi. Açlık , susuzluk v.b . gibi. Yaradılışın özünde var. Ve bu tür bedensel gereksinimler bedensel olduğu ve içten geldiği için mutlaka giderilmelidir.l Yoksa dediğim gibi sapıklıklara teslim olursunuz. İnsanlık dışı sorunlar yaşanabilir. Sonra gelsin kadın cinayetleri, çocuk evlilikleri, çocuklara tecavüz.

Zaten yaşanıyor da. Köy öğretmenliğim sırasında şöyle bir uyarı da söylenirdi. Ruslar demiş ki bir insan eğer lambadan yakarsa sigarasını, bitik demektir

O zamanlar aydınlanma aracı olarak (benim yaşlarda olanlar bilir) lamba kullanılırdı. Yeni evlenen bir kişinin “bağlandığını da yine o yıllarda duymuştum. Daha neler neler. M. Makal’ın bir yapıtında bunların tümü derlenmiş. Aklımda kalan biri. Çok sıcak bir gün. Baba oğul o sıcakta orakla ya da tırpanla ekin biçmekte. Baba , bunalmış; terliyor. Oğlu demiş ki ; Baba şu tepeye çık biraz serinlersin. Yüksekçe olduğu için eser, daha serindir. Yaşlı adam kızar ve şöyle söyler. Yani orasının tanrısı mı başka?

Yine çocukluğumuzda¸vaaz veren kadınlar vardı. Söyledikleri: “Dünya sarı öküzün boynuzunda bir pındık tanesi kadadır. Sarı öküz kılını bilem kıpırdatsa zelzele olur.

Sokakta top oynarken oyunumuzu bozan ve bize saldıran bir cehalet. Diyordu ki; o top bilmem hangi peygamberin kafası! Aklımız ermez, dağılırdık.

  1. işsiz, okuma-yazması olan eşinin terzilikten kazandığı parayla idare eden biriydi.

Şiddet neden giderek tırmanıyor dersiniz? Araştırılması gereken bir konu değil mi? Bu sorunların başında eğitimsizlik, yani cehalet ve bencillik yok mu? Cehaletin kol gezdiği yerlerde demokrasi birişe yarar mı. Veo insanlar “cehaletin verdiği cesaretle” her şeyi yapar ve çok tehlikeli olabilirler

Şiddet bizim buralarda pek yoktu. Keşan falan derken Edirne’ye de bulaştı.”Sokakta Hayat var” denilen yerde tartışma. Çatışma derken bıçaklar ve arkasından silahlar. Biri yaşamını yitirirken

iki ya da üç kişi hastanelik. Yani yaralı. Hırsızlık zaten hep vardı. Nedense bu günlerde ivme kazandı.

Kimdi bilemiyorum. Biri demiş ki, PKK’lılar benim çocuklarım. Eee güzel, yanlarına gidip beslesene onları!..Onlar resmen katil ve terörist. İşte o senin çocukları elli bin insanımızı askerimizi acımasızca canından etti. Bir de şehit analarına, yakınlarına sor bakalım onlar ne diyecek. Şöyle deseler az kalır sanıyorum. Onlar bizim can düşmanımız. Onlar insan bile değil, resmen katil!

Bebekleri bile canında n eden bu sürüye insan bile denmez, denemez.

Benim “Yalnız ve güzel” ülkemi bölmek isteyenler ne denli azıtsalar da başarılı olamayacaklar, Zaman bunu gösterecek. Daha önceleri de denemişlerdi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.