Bu kez gazetenin birinden (Cumhuriyet) Prof. Dr. Aysel Çelikel’in bir yazısından (Anayasa Hazırlanma Süreci ve Öncelikler) kısa bir alıntı yaparak başlamak istedim:
“… Anadolu İhtilali’nin getirdiği ‘Kemalist’ ilke ve uygulamalar; teori ve pratiğiyle cumhuriyetçi ve sürekli devrimcidir. Halkçı-devletçi sosyal ve ekonomik yön; ilerici ve toplumcu misyonu, ülkesel bazda ama evrensel etkiyle sergiler. Ulusalcılık, doğal bir yurtseverliktir.Lâiklik halktan yana özgür düşünceye öncülük eder…”
Ulusalcı olmak doğal yapının gereğidir. Küçümsenecek bir yanı da yoktur. Sınırlar devletler ve halklar var olduğu sürece de gereklidir. Ama elbette Atatürk ulusalcılık.
Ancak bu kavramı kafatasçılığa ya da baskı rejimine sürüklemek Yanlıştır. Çünkü ırkçılık başka ulusalcılık başkadır. Hepsinden önemlisi de mozaik yapımıza rağmen kardeşçe yaşamaktır. Ama kim anlar, kim dinler. Adam ya da adamlar kafaya takmış ön yargılarıyla yemek yediği kabı pisleme yarışında..
Şimdilerde tarihin derinliklerinde kalan ve tarihçilerin işi olan Dersim ayaklanmasını gündeme taşımanın anlamını anlamak gerçekten zor. Yani durup dururken mi öldürüldü insanlar? Olacak iş mi? Bu konu yanlı ya da yansız kitaplara geçmiş belgeleri var, hele böyle bir zamanda kurcalamanın çıkarı nerde. O zamanlar CHP iktidardaymış… Olay bu partinin işidir demeye getiriyorlar. Bu bir parti işi değil, devletin işidir. İktidardaki partiye her şeyi yüklemek yüklemeye çalışmak… olacak iş mi? Hasan İzzettin Dinamo’nun Kutsal barış kitabında ki “Dersim’in Kan Gülleri” bölümünü okuyun da ondan sonra yumurtlayın hiç olmazsa. Kulaktan dolma ve dedikodu boyutlarında ki bilgilerle gerçekler ortaya çıkamaz.
Sorunların çözümünde öncelik söz konusudur. Ortadoğu kazanı kaynarken, Van depreminin acıları ve enkazı ortadayken… PKK belası gündemdeyken.Dünya çapına yayılma eğilimi gösteren ekonomik bunalım tırmanıştayken…
Olacak iş mi? “lâf söyledi bal kabağı, dinledi asma yaprağı…” demezler mi adama? Yaklaşımlar parti başkanlarının söylemlerini çağrıştırsa da gerçekler böyle.
Bazı konuların gündeme taşınmasındaki zamanlama ve öncelik elbette çok önemli.
T.C milletvekilleri mi onlar, değimli? Ekmeğini yerken T.C'li ama söylemleriyle PKK’lı ya da sanal Kürdistan milletvekilleri. Ağızlarına yakışmayan, ve insanı çileden çıkaran konuşmalar. Bilmem kimlerle devlet görüşsünmüş! Devlet teröristlerle görüşmez. Çok eski bir söylem. Ama giderek unutulmakta sanki. Devlet hele katillerle asla görüşüp onlardan çözüm bekleyemez. Beklememeli.
Bunları çok yazdık. Hadi şimdi fırından yeni çıkmış bir şiir:
AKORTSUZ SAZIM
Rant ovasında açan çiçekten ne hayır gelir körolası
Meşin yuvarlak peşinde ün-para varken
Bulsalar oyuncak diye (s) atacaklar tren yollarını
Yaşamadan çekmek- göçmen hangi aklın ürünü
Bu yaşam ötesi, ötesi berisi için olmaz
Her şey yerinde, zamanında, dozunda…
Kimseler götürmemiş, hepsi kalmış giderken
İyi güzel ve doğrular kalmış yalnızca
Bir ömürlük buradayız, gerisi belli değil
Kendimizi kandırmak, o defter benim değil
Mal için , mülk için, çıkar için, toprak için
Hepsi sizin olsun bana bir dönüm sevgi yeter
“Yüreğimde açan kır çiçeği yeter de artar
İnsanlık köyünde bir kerpiç evim
Yanında ulu bir meşe bir dal ahlat
Atımda nal, heybemde azık, gövdemde sağlık
Bir de akortsuz sazım olsa yalnızlığıma
N.TEZCAN