Bir şarkı sözüyle giriş yapmak geçti aklımdan. Çünkü Anneler Günü için yazmayı düşündüm, bu gün de. Şarkının bir bölümü:

 “Ana başta tac imiş,

Her derde ilaç imiş

Bir evlat pir olsa da

Anaya muhtac imiş…

Şarkılar bile en duyarlı ve içtenlikli biçimde hep seni söyler be anne. Duygularım depreşir her dinleyişimde.

Bizim kuşağın anneleri genellikle artık yok. Göçüp gittiler çoğu. Eee canlıların kaderi böyle. Üstelik her canlı için geçerli bu saptama. Analar için ne söylense ne yazılsa azdır. Çünkü o sevgi ciltlere sığmaz, söylenenlerse ne denli güzel ve içten olursa olsun uçar gider. Ona karşı davranışlarımızdır önemli olan.

Önce bu günün öyküsüne bir göz atalım.

ABD’de yaşayan öğretmen Anna  Jarvis’in annesi vefat eder. Annesini çok sevdiğinden olacak, her yıl ölüm yıldönümünde anılması için çabalar. Büyük bir istekle bu isteğinin peşinde koşar. Önce bir okulda  isteğini gerçekleştirir. İsteği büyüdükçe yaygınlaşır. Ve bir süre sonra resmileşir. Her yılın  ikinci Pazar günü “ANNELER  GÜNÜ” olarak benimsenir . ve kısa zamanda tüm dünyaya yaygınlaşır.

Böyle kutsal sayılabilecek bir günün ekonomik yönüyle ağır basması  Anna’yı rahatsız eder. Bunu önlemek için  davalar açar ama kazanamaz.

Bir süre sonra gün ülkemizde de kutlanmaya başlar.

Bilgisayardaki bilgilere de göz attım. Dünyanın mesajı var. Bir kaçını aktarmak istiyorum:

“Dünyada karşılık beklemeden çiğbörek yapan tek insan.”

 “Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar.”

 “Sizi dünyada en fazla sevebilecek insan.”

 “Çocukların ağzındaki kutsal kelime.”

“Hiçbir süs ve makyaj, analık sevgisi kadar güzelleştiremez.”

 “Bütün acılar üstüme yağınca sen bana açılan şemsiyesin  annem.

 “Annem senin sevgin dünyamı ıstan tek güneştir. Hiç ışığın eksilmeyecek biliyorum. Varlığınla mutluyum…”

Ne yazık ki analara ya da ana adaylarına yakışmayan insanlık dışı, saldırılar ve ölümler, öldürmeler çok ama çok can sıkıcı. Kadına ya da anaya el kaldırmak, pek insanca değil. Onlar saygısız , kaba saba ve acımasız tiplerdir benim gözümde.

İnsanlığın sonsuza taşınmasında en büyük ve önemli rol onlarından. Doğanın yüklediği bu görev olağan üstüdür. Kutsaldır ve saygınlık gerektirir. Yeni kuşağı büyütüp besleyen ve hamilelik dönemi yaşayıp, analık iç güdüsüyle evlatları için canını dişine takan onlardır.

Böyle yaklaşınca onlara saygı ve sevgi en önemli ödevlerimizden olmalıdır.

Bu arada feminist akımın tavırları da bazı yönleriyle iç açıcı değil kanımca. Yaklaşımları, erkek düşmanlığına yol açabilecek düzeydedir.

Kanımca anlar bir bütündür. Hep söylendiği gibi elmanın yarısıdır her biri. Bir söylem de can sıkıcı ”Evlilik aşkı öldürür”.  Ne demekse? Yani yaşamak yalnızca aşk yani cinsellik mi? Bunu söyleyenler  ailenin neleri paylaştığının ayırdında mı? Aşkın bile düzenli yürütülmesinde en önemli çatıdır. Böyle söyleyenler  hiç aile olarak yaşam içinde oldular mı?

Onlara şiddet yerine sevgi ve saygı duymamız, var olmamızın en önekli özelliklerindendir.

Bir minik şiirimle tüm  anaların “Anneler Günü”nü en içten dileklerle kutluyorum.

ANA   ELİ

Sevgiyi hamur edip

Ellerinde anamın

Biçimlenir güzelleşir

Oda oda ev

Bir ağaç gölgesidir

Bir serinlik

Değince parmaklarım

Bir özlem ezgisine

İçim alev alev

ANAM…

N.T      

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.