Her ülkede halkın sosyal, siyasi ve kültürel yapısını, inançlarını yansıtan özdeyişler vardır.
O özlü sözler halkın yapısı hakkında bilgi sahibi olunmasını sağlar.
Ülkemiz için de bu geçerlidir. Her ne kadar bölge bölge farklılık olsa da atasözlerimiz uzun yıllardan beri devam eden halkın güven duyduğu, sık sık kullandıkları sözlerdir.
Örneğin topluma doğru söylemenin zorluğunu anlatmak için “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” denir.
Yine bir başka özlü sözde sorunlara karşı ilgisiz kalan sadece kendi yararını düşünenler için “Beni sokmayan yılan bin yıl yaşasın” denilir.
Birlik ve beraberliğin önemini anlatmak için ”Bir elin nesi, iki elin sesi var” atasözünü kullanırız. Atasözleri de halkın yapısına göre değişiklik gösterir. Bugün toplumumuzun sosyal yapısında da bunu görürüz.
Örneğin bugün gündemde olan siyasi konuşmalarda bir kesimin uygun gördüğü siyasi uygulamaların onun karşıtı olan kesim tarafından benimsenmediğine tanık oluruz. 
Tıpkı atasözlerimizdeki çelişkiler gibi toplumumuz yapısı da aynı çelişkileri barındırır. İnsanın doğasında bu tür farklılıklar vardır, tarih boyunca da olmuştur.
Özellikle seçim dönemlerinde toplum arasındaki çelişkileri,birbirinin zıddı olan fikirleri daha net olarak görürüz.
    Birinin beyaz dediğine diğerinin siyah dediğine bunu taraftarlarına kabul ettirdiğine tanık oluruz.
Bu tanımlamada ülkemizin haberleri çarpıtarak taraflı olarak halka yansıtan basın yayın kurumlarının da etkisi büyüktür.
Oxford Üniversitesince yapılan bir araştırmada Türk basını haber çarpıtmada medeni ülkeler arasında ilk sırada yer alıyormuş.
Özellikle bugünlerde basında yer alan haberlere baktığımızda, birbirinin benzeri haberlerin onlarca gazetede televizyonda yer aldığını gördüğümüzde,
Bu haberlerin gerçekle ilgisinin olmadığına tanık olduğumuzda basınımız için bu olumsuz habere şaşırmamak gerekir.
   Bu koşullarda insanlarımız haklı olarak verilen haberlere ”Acaba doğru mu” diye kuşku ile yaklaşıyor. Basının toplumda inandırıcılığını kaybetmesi toplumda kutuplaşmalara neden olur.
 Bazı vatandaşlar gerçeği saptırarak da olsa verilen bu haberlere inanırken, bunun asparagas haber olduğuna kanaat getirenler yayın organlarına duydukları güveni kaybeder. 
Toplumda bunun yapacağı tahribat büyük olur. 
SEÇİM DÖNEMİNDE BAZI KURUM TEMSİLCİLERİ NEDEN İLGİSİZ
Pazar günü yapılacak seçimler tüm halkımızı yakından ilgilendiriyor. Ülkemiz bu seçim sonunda çok önemli bir yapı değişikliğine gidecek. 
Daha önceleri var olan kurumların yerini başkaları alacak.
Bu arada halkın temsilcilerinin yer aldığı parlamentonun etkinliği azalacak. Halkın sorunlarını çözüm merkezi cumhurbaşkanlığı kanalıyla yapılacak.
Bu önemli idari, değişiklik öncesi bakıyorum, ülkemizin etkili kurum temsilcilerinin sesi soluğu çıkmıyor. Bir zamanlat televizyonları değişmez konuşmacısı Barolar Birliği başkanı ve onların illerdeki, temsilcileri ülkemizdeki rejim değişikliği konusunda fikir beyan etmekten çekiniyorlar. Bu günlerde sesleri solukları çıkmıyor.
Yine işçileri temsil eden sendikalarımızın yöneticiler de koltuklarımdan olacakları korkusuyla olacak ki seslerini çıkaramıyor. 
  Bazı meslek kurum yöneticileri ise siyasi parti toplantılarında adeta amigoluk yapıyor.
  Halkın bir dizi sorunu varken bunarın gündeme getirilmesini beklerken bu zatlar kendi koltukları peşindeler. Bu kurum üyeleri  üst yöneticilerin yapıklarını, tavırlarını iyi değerlendirip, onların neyin peşinde koştuklarını bir kenara yazıp ona göre tavır elmalılar                  
       BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?
TÜRK ORDUSU 1938 YILINDA TRAKYA’YA GELDİ
  Türk Ordusu Trakya’ya 24 ağustos 1938 yılında yapılan büyük manevralar sonrası girdi.
 Ondan önce Lozan Antlaşması gereği, Trakya’da ordu birlikleri bulunmuyordu.
Bölgede güvenliği jandarma birlikleri sağlıyordu.
51 BİN KİLO KOZA ÜRETİLİYORMUŞ
 30-7-1938 tarihli Edirne Postası gazetesinin haberine göre Edirne ili sınırları içinde 51 bin kilo koza üretilmiş.
Daha sonraları koza üretimine son verildi. Koza mektebi ve depoları kapatıldı.
Bahar aylarında paraya ihtiyaç duyulduğu  bir zamanda yetiştirdikleri koza ile üreticilere  gelir sağlayan koza üreticileri de bu gelirsen mahrum kaldı . Koza üretimi için kullanılan dut ağaçları da tarlaya dönüştü. Bölgemizde ipekböcekçiliği son buldu.
RAKIMI 1500 METREYİ AŞAN YERDE ÜZÜM OLMAZ
 Rakımı 1500 metreyi asan topraklara ve yağışı bol olan yerlerde bağcılık olmaz.
BATI TRAKYA MUHTAR CUMHURİYETİ
1- Eylül- 1913 günü Erkan-ı Harbiye Umumiye Reisi Süleyman Askeri Bey” Batı Trakya Muhtar Cumhuriyetini” kurdu. Bu hükümet 29 Eylül 1913 yılında Osmanlı Devlerinin Bulgarlar  ile imzalanan anlaşması ile son buldu.
 MÜTTEFİKLER ARASI TRAKYA HÜKÜMETİ
15 –Ekim 1919’da Karaağaç, Dimetoka Gümilcine. İskeçe’yi sınırları içine alan müttefikler arası Trakya hükümeti kuruldu. 
Bu hükümet Fransızlara bağlandı. Bu hükümet ancak 7 ay yaşadı. Yunanlıları diplomatik kulisler sonucunda yapılan referandumla 23 Mayıs 1920’de Yunanlıların hakimiyetine girdi.
   Yunanlılar Kurtuluş savaşı sonrası savaş tazminatı olarak belirlenen 4 milyon frangı ödeyemeyince Karaağaç ve Bosnaköy’ü savaş tazminatı karşılığı Türkiye’ye verdi.   

BİRAZ OLSUN GÜLÜMSEME
  Ülkemizde sorunlar birbirini izlediği adeta akıl almaz boyuta ulaştığı,   yazın boğucu sıcağının insanı bunalttığı bir dönem yaşıyoruz.  
  Ülkemizin üzerindeki kara bulutların henüz dağılmadığı bu günlerde kafalarında çeşitli sorular biriken okuyucularımı biraz olsun gülümsetmek için köşe yazılarımın bir bölümünü fıkralara ayırıyorum. Sizleri biraz olsun gülümsetirsem kendimi mutlu hissedeceğim.
**************************************************     
              NASIL AĞLAMAYAYIM
 Nasrettin hocanın eşeği ölmüş. Hoca evinin kapısının önüne oturmuş iki gözü iki çeşme ağlıyormuş.
Hocanın ağladığını gören komşuları
-“Hoca karın öldüğü zaman dahi bu kadar ağlamadın, bir eşek için bu kadar ağlanır mı?”
Hoca:

-“Nasıl ağlamayayım karım öldüğü zaman hepiniz,” Sana ölen karından daha iyisini alırız dediniz, eşeğim öldü şimdi biriniz çıkıp da:
“hoca ağlama biz sana daha iyi bir eşek  alırız “demedi. Onun için ağlıyorum.
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.