Babam dize dokurdu, ben sarınırdım
Balkan soğuğunda şiirle ısınırdık
iki oda bir kitaplık evimiz,
besbelli Necatigil’den kiralık
babam şiir okurdu, ben büyürdüm
güvercinler üşüşürdü içime
dokuz sekizlik bir kentti bizimkisi
karlarla notalar aynı anda yağardı
babam anlardı, gölgeli ulu çınar
uçarı serçe acemiliği bende
kendimi dünyaya kanıtlama telâşı
gitmeye hevesli bir otoban içimde
babam dalar giderdi, ben de giderdim
başka kentlere, düşlere, sevilere
özleme boyanırdı upuzun yollar
otobüsler yanaşırdı şiirlere
babamın büyütmediği küçük kız
yırttı kozasını her tırtıl gibi
ipek düşlerle demirden gerçeklerle
kazdı durdu hayatının içini
ne zaman dönsem günebakan şehri
usulca salıncağımı sallıyor babam…
Özlem TEZCAN DERTSİZ
Haziranın üçüncü Pazar günü BABALAR Günü…
BU şiiri kızım yazmış ve bana telefonda okudu. Ben de göndermesini istedim. O da hemen bilgisayar’a gönderdi.
Ben de babalar gününü bu şiirle kutlamayı düşündüm.
Ailede her bireyin ayrı bir yeri vardır. Babaların yeri; koruyucu, kollayıcı ve derleyip toparlayıcı olmaktır. Bu nedenler otoriter olma görevini üstlenirler. Ancak otoriter tatlı-sert olursa insanca olabilir. Demokratik olmak ailede başlar çünkü. Aile kişiliğin temellerinin atıldığı en sevecen, güvenli ve çok önemli bir çevredir. Bu nedenle babalara da önemli görev düşer. Kırıp dökmek yerine sevgi ve saygı olmalıdır tavırlar.
Özetle çocuklarımız analı- babalı yetişkinliğe ulaşmalıdır. Aşırı baskı ne denli zararlıysa, aşırı yüz verip şımartmak da o denli zararlıdır.