Çiçekler açmış, yapraklar canlanmış, Toprak yeşil yeşil hareketlenmişken, sosyal yaşam da bahar, göreceli olarak göbek taşında kaynayan kazan. Boyuna kazanın altına odun kömür atanalar…Benzin dökenler… Görünmez çıkar kavgaları…
acı da olsa gerçek. Öyle bir karmaşanın içindeyiz ki, canını acımaktan üzülmekten başka yapacak bir şeyler bulamamak acı da , olduğu gibi düştüğü yeri yakıp geçiyor…
Terör belası , ben kendimi bildim bileli hep tepemizde. Ortadoğu kazanı kaynarken etrafına da zarar vermekte. Etkilenenlerin başında yine ülkemiz
Baharın güzellikleri bile, teselliden uzak. Şiirler bile bir yanık türküler söyler gibi.
Erken seçim olmasa bile ufukta seçim var, yine da az kaldı sayılır. Gergin bir ortamda umarım olaysız sonlanır. Sonrası da merak konusu. Bakalım, göreceğiz baharda olmasa bile.
Ocak ayı şiir günümüzde, yine şiirler okundu. Rahmetli Mehmet Ağırgan bir kez daha anıldı.
Bu arada eski ama eskimeyen meslektaşımız ve aile dostumuz, Emine Kaynak Mazlum’un okuduğu kendi şiiri ilgimi çekti. Emine Hanım’la aynı okulda çalışmıştık. Kendisi resim öğretmenimizdi. Aynı zamanda ressam .Kaç kez sergi açmıştı önceki yıllarda. Kitap fuarlarına katılmıştı…
İşte o şiiri yansıtmak istiyorum bu gün. Beğenirsiniz umarım. Edirne için çok şiir yazılmış, yazılıyor. Ama bu şiir daha başka:
BU ŞEHİRDE
Bu şehirde yaşamak
Gök kubbenin altında
Mevlana gibi olmaya
Yıkanıp arınmaya
Aşık olup, uçmaya benzer
Bu şehirde şair olur insan
Satır satır bezenir
Renk renk karışarak
Tuvallerde olur insan
Arda’nın Meriç’e aktığı gibi
Sevgiler dökülür ezanlarda
Selimiye’nin ihtişamında
Yabancıya yol gösterir Koca Sinan
Hele akşam olunca Meriç’te
Batan güneşle birlikte
Bütün ihtişamı ile Edirne
Yakut renkli mey olmuştur kadehlerde
Alipaşa’sı, Arasta’sı, çarşısı,
İmaret’in Selimiye’ye uzaktan bakışı
Sultanlar, şehzadeler, hanlar, hamamlar
Tarihtir, tarih yazar; Edirne’dir burası