1990 yılında 20 milyon dekar olan bakliyat ekim alanı, yüzde 65 azalarak 24 yıl sonra bugün 7 milyon dekara gerilemiştir. Üretim ise yüzde 41 oranında azaldı.

Ülkemizde bakliyat üretiminin düşüşündeki birinci etken, 1994 yılında Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) bakliyat alım desteğini kesilmesinden kaynaklandı destekleme olmadığı için daha sonra bakliyat üretimi azaldı. Bunun yanında Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri bakliyat üretimine 1990'lı yıllardan sonra çok önem verdiler.

Altyapı tohum ve toprak yapılarını buna göre hazırladılar. Kanada Devleti yeşil mercimekte dünyanın bir numaralı üreticisi olmayı başardı ve yüksek verim sonucu maliyet fiyatlarının bizlerden daha ucuz olması ile piyasada söz sahibi oldu.

Her yıl milyonlarca dolar harcayıp ithal ettiğimiz bakliyatı yurtiçinde üretmek için devlet desteği gerekiyor. Aksi durumda nüfusun artışıyla ülkede bakliyat açığı artarak devam edecek.

Soframızdaki yiyecekler arasında ülkemizde üretilen ürünler kalmayacak. Tarımda ihmal edilen bakliyat üretimi yapılacak yeni planlama ve desteklerle üretim artışı sağlanabilir.

HANGİ ÜRÜNÜMÜZ MİLLİ Kİ!

Bölgesel veya milli dediğimiz yiyeceklerimizin içendeki katkı maddelerine baktığımızda çoğunun ithal ürünlerden yapıldığını görüyoruz.

Milli yiyeceğimiz olan fasulye dahi milli olmaktan çıktı, ithal ürün haline geldi.  Bir süre sonra ekmeğimiz de milli olmaktan çıkacak.

Bir zamanlar slogan halinde halka duyurulan yerli malı kullanma sözcüklerini bugün unuttuk.

Yerli ürünü teşvik amacıyla her yıl yerli malı haftası kutlanıyordu.

Şimdi bu gelenek unutuldu. Yerli malı olarak kullanabileceğimiz ürünler de kalmadı.

Yerli ürünlerini birbiri ardına yok eden bir ülke nasıl tarımda kalkınabilir, halkını besler.

Daha önceki yıllarda tarım ürünlerinde kendi kendine yeterli olan 7 ülke arasında yer alan Türkiye şimdi ne duruma düştü kendi ürettiği ve ihraç ettiği tarım ürünlerini ithal eder hale geldi.

Uzmanlar gelecek yıllarda savaşların yiyecek ve su yüzünden olacağını söylüyor. Irak ve Suriye’deki savaşın ana nedeni Fırat ve Dicle nehirlerinin suyundan kaynaklanmadığını kim inkar edebilir.

Ülkemizin ne suyundan ne de toprağından yeterince yararlanamıyoruz. Yağmur yağışını sağlayacak ve erozyonu önleyecek. Yeşil alanları yok ederek binlerce dönüm verimli toprak verimsiz hale geliyor. Bu nedenle dünyada değişen iklim koşullarından olumsuz etkilenen ülkelerin başında Türkiye geliyor.

Siyasilerimiz birbiri ile didişmeyi bir yana bırakıp ülke tarımının gelişmesi için kafa yormaları gerekir. Milleti uyutan dizi filmleri yerine halkın bilinçlenmesine katkı yapacak programlara ağırlık verilmeli.

ÖZLÜ SÖZ

Sevdiğimiz şeyleri elde edemeyince, sahip olduğumuz şeyleri sevmeliyiz.

 Busey RABUTİN   

kalebet - klasbahis - kolaybet - liderbahis - makrobet

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.