Ülkemizde  toplum siyasilerin  tek yanlı , taraflı politikaları ile iki kutuplu duruma  getirilmek isteniyor.

Birinin  ak dediğine diğeri sadece  kara demekle yetiniyor.

Bu kutuplaştırıcı  renklerin ara renklerini dikkat alan yok.

Siyasilerin bu söylemlerinden  etkilenen  halkımız da  günlük yaşamında aynı siyaseti  aynı anlayışı sürdürüyor.

Bu ülkemizin  geleceği açısından  tehlike oluşturabilecek,iyi sonuç vermeyecek bir gelişme.

Bir doğru fikir  içinde yanlışların da olabileceğini  doğrular gibi eğrilerin de açıklanması gerektiği halde, siyasiler  buna gerek duymuyor. Sadece kendilerince mutlak doğrularla yetiniyor

Bakıyorsunuz iktidar kanadına göre ülke güllük gülistanlık her şey yolunda ülkenin hiçbir sorunu yok. İnsanlar huzurlu ve mutlu yaşamlarına devam ediyor.  Bunun aksini iddia edenler topluma   yalan söylüyor mantığı ile hareket ediyor. Onun karşıtı görüşte  olan muhalefet ise  bunun  tamamen aksini iddia ediyor. Ülke ekonomisinin  batma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu , iktidarın gerçekleri gizlediği görüşünde odaklanıyor. Enflasyonun açıklandığı gibi  olmayıp daha yüksek olduğu kanısında.  Bunun gibi iktidarın savunduğunun tamamen karşıtı iddialarla halkın kafası karıştırılıyor.

Bunları duyan insanlarımız kime inanacaklarını şaşırıyor.

Siyasette taraf olanlar  hangi koşulda olursa olsun  kendi siyasi sözcülerinin söylediklerine kanmaya devam ediyor.

 “Bizim partililer söylerse doğru söyler”  görüşündeler.

Aksi görüşte olanlar ise  günlük yaşantılarını dikkate alarak, işlerin kötü gittiğini  iktidarın izlediği politikanın sağlıklı bir politika olmadığını, her geçen gün işlerinin  daha kötüye gittiği görüşünü savunuyor.

Bu ikilem arasında  halk söylenenlerin  ne kadar doğru olduğu yorumunu yapma yerine siyasilerin söylediklerinin doğru olduğu  kanaatini taşıyor.

----------------

PİYASA EN DOĞRU  YÖNTEM

Sorunları objektif değerlendiren TV kanallarının yeterli olmaması nedeniyle halkımız bu iki kutup arasında  ne yapacağını bunların hangisinin gerçekleri yansıttığını irdeleyemiyor. Bazı TV programlarında konuşmacılar tarafından  gerçekler gündeme getirilse de  onun karşıtını savunan konuşmacılar doğruları çarpıtıyor söylenmesine  imkan tanımıyor.

Basınımızın da ülke gerçeklerime bu iki kutuplu yaklaşımı insanlarımızın da kutuplaşmasına zemin hazırlıyor.

Doğrular arasında yanlış, yanlışlar arasında da doğruların olabileceği  yorumunu yapmak  anlayışı  halkımız arasında gelişemedi.” Ya bendensin, ya karşımdasın” görüşünün hakim olduğu bir ülkede nasıl doğrular gerçekler bulunabilir.

 ---------------------------------------------------------------------------------------

BİR DE GÜNCEL HAYATTAN SORUNA BAKALIM

Siyasi partilerin kendi yandaşlarını kandıran söylemlerini bir kenara koyup ülkenin durumunu kendi açımızdan değerlendirelim.

Diyelim ki  sadece bir asgari ücretle geçinmek zorundasınız.

Elinize geçecek para iki bin lira civarında.

Eviniz kira olduğunu varsayalım  bugün en az ev kirası 700-800 lira, bunu bir kenara koyalım. Doğal gaz veya yakacak,elektrik parası su parası telefon gibi masraflara da 500 lira diyelim, etti mi bin üç yüz lira . Her pazar alışverişinde torbayı  en az  yüz liraya doldurabildiğinizi kabul edelim ayda dört yüz lira da oradan gidecek.  Çocuğunuz varsa onun masrafı diğer  masraflar la paranızın geri kalan bölümü geçiminiz için yeter mi?

Bir de  2000 yılı sonrası sigorta  emeklisi olup elinize bin lira geçiyorsa  o aile nasıl geçinecek.Ülkemizin en önemli sorunu işsizlik ve dar gelirlilerin geçim sorunu. Siyasilerin değer sözleri hikaye. Eğer ülkede  buna çözüm bulunamazsa  sorunlar artarak büyür bunun sonucunun da nelere mal olduğunun örneklerini başka ülkelerde görüyoruz.

Aç ve açıkta  kalan insanlar toplumun en önemli el atılması gereken  sorunu olduğunu kabullenmeliyiz.

Özellikle kış günlerinde  bu sorunlar artarak devam edecektir. Siyasilerimiz hamasi nutukları  bir yana bırakıp insanlarımızın hayati sorunlarına el atmak zorundadır.

Halk huzur içinde ve rahat olmazsa onların da huzurlu olmaları mümkün değildir.

-------------

TEKRAR HATIRLATIYORUM

Komşu ülkeler Yunanistan, Bulgaristan’dan  Edirne’ye alışveriş için gelenler bugün esnaflarımıza can suyu gibi geliyor. mesleklerini devam ettirmelerini  sağlıyor. Eğer onlar da  olmasa Yunan ve Bulgarların Edirne’ye girişi kısıtlansa  bugünkü ekonomik koşullarda çok işyeri kapanır.

Bunu kurum yetkilileri söylüyor.

Bu denli önemli bir kaynağın sağlıklı yürümesi  yine esnaflarımızın duyarlı davranmasına bağlı.

Bunun için komşu ülke insanlarımıza fahiş fiyat uygulamalarına engel olunmalı.

Bu insanların alışveriş yaptığı yerlerin sağlıklı denetlenmediği yolunda duyumlar alıyoruz.

Edirne’de alışveriş yapanların aldıkları ürünler başka  şeylerle takas edilmemeli.

Eğer bir işyeri sattığı üründe büyük indirim yapıyorsa,  onun altında başka nedenlerin olabileceği dikkate alınmalı.

Komşu ülkelerden gelenler neredeyse  her ihtiyacını ilimizden karşılıyorlar. Mobilya ihtiyaçlarını dahi Edirne’den temin edenler var.

Bu tür alışverişler yabancıya başka yerliye başka fiyatla yapılmamalı. Komşu ülke insanları  piyasayı iyi tahlil ediyor.

Onları kazıklamaya kalktığınızda  bunu sorup öğrenebilir. Bunun ien büyük zararı ise Edirne esnafımıza olur.

Bunun ceremesini daha önceki yıllarda  çektik.

Bu hatalar bir daha tekrarlanırsa  komşu ülke insanları Edirne’den  ayrılıp başka pazarlar arar bunu bulmaları da zor değildir.

"Altın yumurtlayan tavuk” kesilmez. Ne yazık ki kendi yararını düşünüp bu insanlara fahiş fiyat uygulayanlar var. Denetim organlarının gözü kulağı buralarda olmalı. Bu konuda yapılan şikayetler dikkate alınıp buna başvuranlar cezalandırılmalı.

Eğer o kişilere  “ bir daha yapma” diye geçiştirilirse  bunun önüne geçilmez.

Komşu ülke vatandaşlarının alışveriş yaptığı yerler ve ne şartlarda alışveriş yaptıkları yeterince denetlenmediği  bu yöre insanlarınca söyleniyor.Denetim  amacıyla  gidenler belli yerlere gidip dönüyorlarmış.Böyle uygulama ile  bu sorun çözümlenmez.  Piyasa hakkında  daha sağlıklı bilgi  bu semtlerde bulunan vatandaşlardan alınabilir.

Hatırlatırım.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------         

 FIKRA

İhtiyar giditli ölüm yatağında son anlarının  geldiğini hissediyordu.

Karısını yanına çağırarak:

“Bak hanım günden güne kötüleşiyorum” dedi.

“Sana bir şey soracağım ser de bana doğru cevap vereceksin. Bugüne kadar dört çocuğumuz oldu. sdn çocuğun gerçekten benden olup olmadığını  öğrenmek istiyorum. Görüyorsun ki artık ölmek üzereyim”

Kadın kocasının bu isteği üzerine tereddüt ederek;

“ ya ölmezsen?  der

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.