Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar Uzunköprü ilçesi Türkobası köyünde çeltik hasadı olan bir köyde çiftçilerin toplantısına katıldı.
Edirne ve çevre ilçelerde gelen üreticiler başkanlarını dinlemek için meydana toplandığını gören Şemsi Bayraktar, bu ilgili görünce coştukça coştu. Tıpkı politikacılar gibi çiftçilerin yıllardın çözümlenmeyen taleplerini söylediğinde bir de köylülere tezahüratla onaylatmayı ihmal etmedi.
Bayraktar üreticilerin bilinen sorularını tekrarladı.
Girdi fiyatlarının yüksekliğinden, pirinç ithalinin üreticilere verdiği zarardan, banka kredilerinin yüksekliğinden, sulama maliyetinin Bir yılda %82 Gübre maliyetinin %64, İlaç bedelinin ise %34 arttığını söyledi.
Bu arada çeltik fiyatlarının yetersizliğine değindi.
Çiftçi borçlarının ertelenmesi gerektiğini hatırlattı. Tarım ,hayvancılık ve elektrik üzerinden alınan &18 KDV nin %1’e Enerji Fonunun %2’ye indirilmesi gerektiğini söyledi.
---------------------
TRT PAYI KALDIRILMALI
Konuşmasında, halktan kesiler TRT payına tepki gösteren Bayraktar. Bu Devlet kurumun çiftçilerin hiçbir etkinliğini haber yapmadığını TRT’ye kesilen payların kesinlikle kaldırılması gerektiğini söyledi. Bayraktar bir anlamda halkın büyük kesiminin yakındığı konuyu çiftçilerimize de duyurmuş oldu.
Çiftçiler başkanının bu konuşmasını dinledi ve alkışla karşılık verdi.
Bayraktar konuşmasının bir yerinde “ Biz çiftçilerimizi satmadık Satanın da satılacağını biliriz” diye bir veciz cümle kurdu.
Çiftçilerimiz bu sözlerin arkasını takip etmeli. Başkanın bu taahhüdünü yerine getirmede ne kadar kararlı olduğunu takip etmeli.
Köylüler toplantı süresince sissizdi. Her toplantılarında olduğu gibi çiftçilerimiz sadece genel başkanının konuşmasını dinlemekle yetindi.
Aslında hazır genel başkan burada iken çiftçilerimizin “ Genel başkanım tarlalarımız elden gidiyor bunun için ne yapalım?
Çiftçilik ve hayvancılık her geçen gün geriliyor sizler bu alanda ne gibi etkili önlem alıyorsunuz?
Sizin burada sorunları bizlere anlatmanız önemli değil, önemli olan bizim sesimizi duyuramadığımız Ankara’da sorunlarımızı hükümet yetkililerine duyurmanız.
Bu konuda bugüne kadar etkin girişimlerini olmadı.
Bu nereye kadar gidecek? Bıçak kemiğe dayandı sabrımız taşıyor. Bizim boş sözlere karnımız tok.
Bizim sorunlarımızı çözecek önlemler bekliyoruz.
Öyle ara bir televizyonlara çıkıp bilinen demeçlerle bu işler yürümüyor.
Bugün en mağdur olan çiftçi kesimidir.
Siz onların başı olarak bu gelişmelerden endişe duymuyor musunuz?
Böyle belli zamanlarda gelip bizlere nutuk atarak bu sorunlar çözümlenmediği anlaşıldı .
Dana etkin ve radikal çözümlerin alınması gerekir.
Sizden bunları bekliyoruz” demeleri gerekirdi .
Her gün kahvelerde tartıştıkları sorunları Genel Başkanlarına iletmeleri gerekiyordu.
Onların tuzu kuru Ankara’da koltuk kapan bir daha bırakmak istemiyor.
Genel Kurullar yaklaştığında da delegeleri bir araya toplayıp, turistlik bir yörede ağırlandığında iş bitiyor. Böyle gedikli genel başkanların karşısına bir başka adayın çıkması çok zor.
Siyasi partilerde olduğu gibi böyle meslek kuruluşlarının tepesindeki yöneticilerinin de gözden geçirilmesi gerekmez mi?
------------------------
DAHA NE KADAN İZİN VERİLECEK
Bir arkadaşımla Edirne’nin yeni yerleşim alanlarında bir tur attım.
Kıyık semtinde göğe uzanan on katın üzerindeki binaların sayısı her geçen gün artıyor.
Bu yapılaşmaya izin verenler aslında Edirne’nin temiz hava koridorunu kapattıklarının farkında değiller mi?
Bu binaların sayısının artmasıyla Edirne en önemli hava koridorundan, kuzey rüzgarlarının önü kapanmış oluyor.
Buradan gelen rüzgarlar binaların yükselmesiyle Edirne’nin alçak semtlerini teğet geçecek . Burada biriken kirli havanın temizlenmesi için güneyden ve batıdan bir rüzgarın esmesi beklenecek.
Edirne’de en çok kuzeyden rüzgar alıyor.
Ve oradan gelen hava akımı şehrin alçak semtlerinin kirli havasını temizliyor.
Bu yöreyi yüksek binalarla kapattığımızda Edirne’nin yeni yerleşim alanı alçak semtlerini kirli havaya mahkum ediyoruz.
Bu kış bunun ceremesini çekeceğiz.
Bir de kömürle ısınan kaloriferlerden yükselecek kirli hava ile bu semtlerin hava kirliliği daha da artacak. Vatandaşlar yetkililerden hava kirliliğini önleyecek önlemler bekliyor.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------
KIRK DEREDEN SU GETİRMEK
Karşısındakini inandırmak için türlü gerekçeler ileri sürenler için söylenen “ Kırk dereden su getirmek” tabirinin hikayesi şöyle:
Derebeylerinden biri bir zamanlar el koyduğu bir toprağın üstüne bi su değirmeni yaptırmış.. Fakat bir süre sonra gelen fırtına değirmeni yerle bir etmiş.
Derebeyi değirmeni yeniden yaptırmış. Fakat bu sefer de şiddetli bir deprem olması nedeniyle değirmene gelen su kanalı yön değiştirmiş.
Derebeyi uzak yerlerden su getirmişse de bir süre sonra gelen sular taşarak değirmeni sürükleyip götürmüş.
Derebeyi haram para ile yaptırdığı değirmenin kapısına nihayet şu kitabeyi astırmış
-Kırk dereden getirdim ab (su)
-Yine dönmez bu asiyab (Değirmen)
---------------------------------------
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
SİNAMAYA 1908’DEN BERİ GİDİYORUZ.
Ülkemizde ilk sinema salonu 1908 yılında kuruldu. İstanbul Tepebaşı’nda Şehir Tiyatrosunun eski komedi binasında Pate şirketinin Türkiye temsilcisi Vaynberg tarafından yaptırıldı.
Pate adındaki bu sinema salonunun mimarı Kampaniki’ydi.
Bu yapı 2. Abdülhamit devrinde Rıdvan Paşanın şehreminliği sırasında yapılmıştı. Sinemanın adı sırayla Pate,Anfi, Asri ve Ses olarak değişti.
1912 yılında İzmir’de Kordon’da açılan ikinci sinemadan sonra 1914 yılı başlarında İstanbul’da Beyoğlu’nda Palas sineması açıldı.
Onu biraz sonra Taksim alanında şimdiki Venüs sinemasının yerinde bulunan Majik sineması izledi. Bu sinemanın adı da sırayla Majik,Türk, Taksim, Yeni Taksim, Venüs olarak değiştirildi.
--------------------
FIKRA
HERKES UYURKEN ÇALARIM
Babası doğum günü hediyesi almak için oğlunu oyuncakçı dükkanına götürdü. Çocuk bütün oyuncakları inceledi ve sonunda bir trampeti beğendi.
Babası oğlunun bu tercihi karşısında biraz şaşırdı ve:
“ Bu kadar oyuncağın içinde neden trampeti seçtin? Onun sesi çok çıkar böylece evde herkesi rahatsız edersin” dedi
Çocuk:
“ Sen hiç merak etme baba ben kimseyi rahatsız etmem herkes yatıp uyuduktan sonra trampetimi çalarım.