Burdur’dan gelen bir yerel gazete: SES

25 Ekim tarihli…

İSA Kayacan’ın “KONULARIN İÇİNDEN” köşesi..

Benim ve şiirlerimle ilgili bir yorum.. Önce o yazıyı aktarıyorum:

Başlık: Necdet Tezcan Hocadan

Necdet Tezcan hoca, “Nasıl Eserse” köşesindeki dikkat çekmeye devam ediyor.

Bu sütunda önemli görüşler ortaya koyuyor.

Kitap tanıtımlarıyla bu kitapların sayfalarından aldıklarıyla okurlarıyla buluşmaya devam ediyor.

Necdet Tezcan Hoca’nın şiirleri de va;r güçlü ve anlam yüklü mısralardan oluşuyor.

Bu şiirlerden birinin adı: Bitki-Sel , olarak karşımıza çıkıyor.

İki bölümden oluşan bu şiirdeki mısralar:

Hastalara ulaşan bitki sel eller/Sonunda kandırmaca havuzuna düşecek/Ben onda soluklanırım, nerede bir pırlanta dize/ Yer güllerine göz atınca kuraklarım.

Su büyürken sus küçüldü tam bir evlek/Çalsın isterim kahkahaların/Boğaziçi senfonisi/Duyulmaz oldu aşkın çöl rüzgarları

Necdet Tezcan yoksulun direksiyonundan sesleniyor, bir başka şiirinde. Sonranın şimdiki zamanından söz ediyor. Geçmişin çocuksu gölgeleri üzerinde duruyor. Tarihin derinliklerinde uzayıp gidenlerin satır başlarıyla okurlarının karşısına çıkıyor. Kuru dallara düşen anıların gölgelerindeki serinlikle rahatlamak isteyen bir görüntü çıkar karşımıza Necdet Tezcan Hoca’nın anlatımlarında. Sonunda şöyle seslenir:

Hay huy, huy hay… aşka zaman yine kalmadı/Zamanı sarhoş etsen, başka nakit yok/Tünel tünel raylarınca uzak tuzaklar/ İstasyonlarda unutulmuş uyaksız uygarlıklar.

Hocamızı, buradan selamlıyor , sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz efendim.

……………………

Ben de yazar dostuma sevgi, saygı ve başarılarının sürmesini diliyorum.. Benden söz etmesi benim için en duyarlı en yüce onur…

Sağ olsun beni böyle ikide bir duygulandırır. Teşekkürler yeniden…

----------------

Bir yazımda gündeme yeni bir bombanın düştüğünü yazmıştım. Bir süre önce andımız ve türban konusu oturmuştu, yeni banklara. Son günlerde de”öğrenci evleri” konusu patlak verdi. Kızlı erkekli aynı evde kalınmasının doğru olmadığı şuna buna yol açacağı , ahlak dışı olduğu… gibi dayanaksız savlar.

Ben diyorum ki;

Bu gençler on sekiz yaşını bitirmemiş mi?

Bunların ana-babaları ve yakınları yok mu?

Reşit olduktan sonra seçme ve seçilme hakları sahi değil mi?

Her insanın vücudu, yoksa kendine ait değil mi?

Hangi çağda yaşadığımız henüz algılanmamış mı?

Eee!... Daha ne?...

Kimse kimseyle değil önce kendisiyle hesaplaşması, yani öz eleştiri yapması daha uygun değil mi? Ancak gelenekler de kulak ardı edilmeden, kararında olmalı her şey…

Bir varmış, bir yokmuş değil miyiz? Bırakın da şu yalancı dünyanın verdiği ömrü insanca ve özgürce yaşasın insanlar. Bizim kuşaklar ve öncekiler yaşayamadı. Bari yeni kuşaklar yaşasın

Kimse kimsenin namus bekçisi değildir, olamaz da…

Yalan mı ? Yalansa yalan deyin yaniciğime…

---------------------------------

Üsmen Aga be yeniay çıkmış gördün mü?

Çocukken sülerdik: Ayı gördüm seni sandım/Seni gördüm ayı sandım.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.