“Şehir Merkezi” bizi, kentin en hareketli yerine, yani kentin merkezine bırakır. Ne ararsanız orada bulursunuz.

Bankalar ordadır…

Alışveriş yerleri, parlak camlı vitrinler yine ordadır…

Hasılı! Yani özetle ne ararsanız oralardadır…Aradığınız her şey bu merkezdedir. Aramadıklarınızı bile bulabilirsiniz de diyeceğim ama , kimseyi inandıramayacağım için demiyorum,

Her kentin bir de içi vardır. Görünmez pek. Binaların dışı görür de içinde yaşananları, geride kalan anıları göremezsiniz. Yaşantı dilimleri kendini pek göstermez

İzmir’e uzayan yolda güneşli bir gün yaşadık.

Edirne’den çıkmadan önce sıcaklık artı beş dereceydi.. Araba yol aldıkça yollar yavaş yavaş azaldı sıcaklık artmaya başladı,

Arabamız bir çok yerde indi-bindi yaptı.

Asker sevkiyatı günü nedeniyle bir coşku yaşanıyordu soluklandığımız yerlerde. Ancak Uzunköprü otogarında yaşanıyordu.Olanı biteni bizler de arabadan izledik.

Davullu-zurnalı ve bayraklı bir cümbüş. Askere gideceklerin yakınları ve arkadaşları…Ellerinde bayraklarımız; atılan sloganlar ve özel hareketler ve umulmadık bir coşku. Arabamız hareket etmek üzereyken aynı grup arabanın önünde toplantı ve İstiklal Marşımız okundu.. Dorucu çok duygulandım ve gözlerim yaşardı.

Ve İzmir’e yaklaştığımızda sıcaklık, akşam olmasına rağmen on yedi derecelerdeydi.

Ilıman bir sonbaharı yaşıyordu Ege.

Yol boyunca zeytin ağaçlarını İzledim bol bol. Şimdilik şanslıydılar. Daha sonraları ne olur, bilemem. Çünkü Soma’da santral uğruna altı değil, altmış altı değil… tam altı bin zeytin ağacı bir gecede kesilivermişti. Aklıma geldikçe içim sızlıyor.

Zeytin, hem çok yararlı bir servet hem de barışın simgesi. Bu açıdan bakınca sızlamaz mı insanın yüreği. Bu kadar ağaca nasıl kıyılır anlamakta güçlük çekiyorum doğrusu.

Dünya, ağaçları koruyup çoğaltırken, bu tavır?...

Bunlar Çöle dönüşümün belki de ilk adımları (mı?

Santral bu gün var ama yarın yok ama bu güzel yeşil deniz sonsuza değin ekmeğimize yağ olacak bir varsıllık

İzmir’ın içine yine bir türlü giremedik yine.

Bu kez fırsatımız oldu. Mutlaka görülmesi gereken “Tasalı Doğal Yaşam Park”ına uzandık.Hiç bir zaman yakından göremeyeceğimiz hayvanları ve kuşları canlı olarak yakından gördük.

Park tüm gördüklerimi doğal yaşantılarına göre düzenlenmiş. Hele o ayakta uyuyan (su aygırı) tüm heybetiyle insanın gözlerini kamaştırıyordu. Uzun boyuyla bilinen zürafa, ve zebralar, flamingolar ve diğerleri. Hele çocuklar için çok önemli bir kaynak.

Gez gez, gör gör… bitimsiz bir yerleşim.Sanal bir kent gibi.

Kentte öyle. Gezmekle bitecek gibi değil İzmir her şeyiyle güzellikler toplamı sanki.

 “İzmir’in dağlarında çiçekler açar”

Bu dize geliverdi aklıma birden. Oysa bu kent kedi çiçek zaten

Çiçek İzmir…O sanki bir seçkin Ege çiçeği…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.