Sabah… Sessiz, yorgun ve akşamdan kalma bir Edirne. Havada karga sesleri ve soğuk bir güneş, gök parçalı bulutlu bir kubbe. Yer yer mavi görüntülerle benek benek.
Sıcak mevsim akranlarına göre yazdan kalma. Bayağı sert bir lodos.
Bu sersem eden lodos yağmur getirir diye boşuna umutlandık. Ama umduğumuzu bir türlü bulamadık. Oynak havalar şaşırta dursun, bahar kokuları bile duyumsanmamakta.
Meriç ve Tunca bu yıl, yani geçtiğimiz günlerde taşmadı bu kez. Komşumuz bir kez daha ve gözümüzün içine baka baka baraj kapaklarını açınca oldu bunlar. Bereket zamanında haber vermişler de gerekli önlemler alınmış.
Geçtiğimiz yılın son gecesi yenildi içildi, şanslar denendi. TV izlendi. Saraçların orda toplananlar da iyi eğlenmiş, orda girmişler yeni yıla. Tam 24’te yeni yıl sesli bir biçimde karşılandı. Havai fişek gösterileri de renklendirdi ortalığı. Yani aydınlık bir yıl bekliyordu bizi. Sabahlara değin oturanlar uykulu gözlerle sabahladı. Evliliğimizin 50. yılında evde; eşimle baş başa kalarak karşıladık yeni yılı. Öyle sabahlara kadar da oturmadık hani. İlk gün, yani bir ocak sabahı, gece uyumayanların yüzlerinden belli oluyordu.
Şöyle ya da böyle ertesi gün er ya da geç, yataklar boşalıvermişti. Öğleye doğru yollar hareketlenmeye başladı. Günlük işler esneye esneye de olsa yerine getirilecek Böylece yeni yılın ilk adımları atılmış, normal yaşantıya yeniden dönülmüştü
Yıllar ne çabuk geçiyormuş meğer. İnsan bir yaştan bunu çok daha iyi duyumsuyor.
Sona doğru yaklaştıkça ilgi alanları da azalıyor. İnsan kendini artık işe yaramayan biri olarak düşünmeye başlıyor. Hastalıklara karşı direnç için de aynı şeyler söylenebilir. Azala azala geldiğimiz yere dönmek acı da olsa en büyük gerçek.
Geçtiğim yollara dönüp bakma isteğime boyun eğsem de çoğu zaman içinde erimiş, uçup gitmişti.
Bir önceki yıla damgasını vuran açılım, Ergenekon,Deniz Feneri ve domuz gribi sorunlar bu yıla da aktarılacak gibi. Dalga dalga tutuklamalar da işin bir başka yönü.
Terör bu yıl da yapacağını yaptı. Şehitlerimiz tüm ulusun bir kez daha canını yaktı. SözdeKürt önderler söylediklerine sığmadı. Partileri kapatılınca gösterdikleri tavırlar, açılm sırasında da yadırganmıştı. Çünkü mide bulandırıcıydı, baştan sona. Söylemleri ve tavırlarıyla hak etmişlerdi bunu. Buna rağmen yine de söylemlerini sürdürdüler. İyi mi ettiler? Bunu söylemek mümkün değil bence. Çünkü gerçekten istedikleri toprak ve bağımsız Kürdistan. Bu kışkırtmalara daha önceleri de aldanmışlar, bir çok istenmeyen olaylara neden olmuşlardı.
Umarım 2020’de herkes aklını başına toplar, akılcı yaklaşımlarla, varsa; sorunlar çözümlenir. Hiç umudum yok ama istediğim bu…Olaylardan ders almak, akılcı ve mantıklı davranmak…Tarih aklımızı başımıza toplayıp barış yazması insanın elindedir. Yeter ki objektif davranalım, bilimsel yaklaşalım…
Duvara astığımız takvimin ilk yaprağını koparıp göz gezdirdim. Gün bir dakika uzayacakmış… Uzun günlere doğru yol almaya başlamışız demektir. Sonra balkona çıktım. Hava yine fırtınalı ve buz gibiydi. Dışarı bıraktım kendimi…
Oh be! Dünya varmış… diye söylendim.
Kimse duymadı ama boş ver!..
BİR BAŞKA BİR BEN
Bıldır kar incisi öncesi
Bu yıl yazınca açtı çiçekler
Doğanın yazım kurallarına uygun
Ve kulaklar çınçınladı
Tanrılar tanrısı Zeus’un
Duydum
Orpheus geçmiş TEM’den
Lirine kazımış Türkçeyi
Selam bırakmış Istıranca’lara
İnsanca yüreğinden yaşamın
Erguvanlar öyle söyledi mor
Öyle gülümsedi güller günlerce
Yeni baştan okuyup yazıyorum
Yediden yetmişe Atatürk
Şaşar Zeus
Ve bana bakar Olimpos’tan
Bir başka bir ben
N.T