Aylardır dolarla yatıp dolarla kalkıyoruz. Bugünkü dolar, yarın doyup dolar diye bekledik  bugüne geldik.  Dolar ne doydu ne de doldu.

Şaka bir yana ABD doları başımıza bela oldu.

Dünyaya hakim olan bu para tüm ülkelerin yaşamını olumsuz etkiliyor.

Dolar fiyatının karşısında durmak mümkün değil.

Dolar yükselince o ülkenin parası düşerken her şeyin fiyatı zamlanıyor.

Dünyamız böyle bir sermaye kıskacında.

Bundan olumsuz olarak en çok etkilenen ise ülkemiz oldu.

Bundan iki yıl önce üç liralarda seyreden dolar şimdi yedi lirayı aştı. Bazılarımız farkında olmayabilir.

Ülkemizde ticaret dolara endeksli “ Dolardan bize ne “ diye işin içinde çıkamayız.

 Ticaret piyasalar dolarla dönüyor. Alınan satılan mallar finans sektörü ona göre hesaplanıyor.

Dolar fiyatı artınca  piyasa alt üst oluyor. Bazı ev sahipleri evlerini kiraya dolarla veriyor.

Sanayide kullanılan ürünler  dolarla alınıp satılıyor. Bu denli yaygın pazarı olan bir para haliyle piyasayı çok olumsuz etkiliyor.

Bunun etkilerini önümüzdeki aylarda daha net olarak göreceğiz.

Doların artması fabrikalarda işçi çıkarmasına neden olacak.

Küçük işyerleri dolar üzerinden yaptıkları alışverişlerde ödeme yapamayacak.

En önemlisi eczaneler ilaç bulmada zorlanacak. Pahalı ilaçlar piyasadan çekilecek. Tarım girdileri bir kat arttı, daha da artacak. Bu dar gelirlilere yansıyacak.

Bazılarının dediği gibi, dolar kurunun artması bizi etkilemez mantığı ile  yaklaşmak , “onların doları varsa bizim liramız veya başka güvencemiz var” demek bu sorunu çözmez.

Bu arada  bakıyoruz, odalarımız, borsalarımız, meslek kuruluşlarımız  bu soruna yardımcı olmaları, çözüme katkı yapacakları yerde  su pus oldular.

 Daha önceleri böyle bunalımlı zamanlarda piyasada ahkam kesenler şimdi ortalıkta yok.

Bu sorunun kaynağı her neyse ortaklaşa çözülmeli. Milli birlik ve beraberlik sağlanmalı. Nedenleri her ne ise kaynağına inilmeli.

Bu iş öyle geçici, günübirlik önlemlerle çözülecek gibi değil.

Zira,  bu bunalım başka ülkelerde olmayıp sadece bizim ülkemizde olması da ayrı bir muamma.

Bu sorunun  da nedenleri sorgulanmalı.

Siyasi partilerimiz aralarında didişmeyi bir kenara bırakıp bu milli sorunun çözümüne katkı yapmalı.

Eğer bu sağlanamazsa bunun ceremesini her zaman olduğu gibi dar gelirliler çekecek, fatura onlara çıkacak.

EDİRRNELİ OLDUĞUMUZU UNUTMAYALIM

Her ne hikmetse, bazı vatandaşlarımız  uzun süredir bu kentte yaşayıp burada ikamet etmeye karar vermelerine  rağmen  bir türlü Edirneli olmayı hazmedemiyorlar.

Kuşkusuz insanların doğdukları yöreyi unutmaları mümkün değildir. Soyu sülalesi oralarda kalmıştır.Atalarının mezarları oradadır. Oranın kültürü ile yetişmişlerdir. Bunu kabullenmek gerekir.

 Yalnız, oralardan göç ederek geçimini sağladıkları çoluk çocuğu ile mesken tuttukları  bir ilde yaşıyorlarsa oraya da intibak etmeleri orayla  uyum sağlamaları oranın gelişmesine katkı yapmaları  lazım.

 Sen bu güzel kentte yaşayacak buranın havasını teneffüs edecek, bu kentin imkanlarından yararlanacaksın,. sonra da bu kenti karalama yarışına gireceksin. İşte bu olmadı.

 Maalesef   yurdun başka  illerinden  gelip buranın rahat ortamında yaşamını sürdüren vatandaşlarımızın bazıları bir türlü Edirneli olmayı içine sindiremedi.

Bu  kişiler bir türlü Edirneliyim diyemiyor. Bırakınız Edirneli olmayı her fırsatta yaşadıkları kenti kötüleme, karalama yarışına girenlere tanık oluyoruz..    

Yurdun başka bölgelerinden gelen insanlarımızın gittiği bir kahveye bir çay içmek için oturduğumda  böyle konuşmalara tanık oldum. Kuşkusuz, Edirne’yi yönetenlerin yönetimlerinde eksiklikler olabilir, bu doğaldır. Peki, bu kentin buradaki insanların hiç takdir edilecek yanı  yok mudur?Zaten geçimi zorlaştıran  bir durum olsa bu insanlarımız  memleketlerini bırakıp burada yerleşmezler.

Onun için  başka illerden gelen halkımız Edirne’nin güzelleşmesi , tanıtımı turizmde gelişmesi  için  katkıda bulunmalı.

Bu kenti kötü tanıtmak olumsuz propaganda  yapmak  kimseye yarar getirmez.

Edirne’nin gerçek değerini ancak başka illere gidildiği zaman anlayabiliriz.

Yaşanacak kentler, güzel binaları yolları parkları ile ölçülmüyor. Oranın beşeri sosyal yapısı  rahat yaşam ortamı,   kentin güzel olmasında en büyük etkendir. Bunu akıldan çıkarmayalım.

FIKRA

CİMRİ KAYSERİLİ

Cimri bir Kayserili ölümünün yaklaştığı günlerde oğullarını yanına çağırır. Üç oğluna vasiyetlerde bulunur:

- “Ben öldüğümde hepiniz mezarıma   teker teker birer milyon lira  koymanızı istiyorum” der.

-Babaları öldükten sonra oğullarından birinci ve ikinci oğlu mezara gidip birer milyon lira koyarlar.

Daha sonra babası gibi parayı çok seven üçüncü küçük oğlu  da mezara gider. Mezarda ağabeylerinin  koyduğu  paraları alır  yerine ise babasının adına   3 milyon liralık  çeki koyar.

*****************************************************************

ÖZLÜ SÖZ

Kadını küçümseme, saygı duy!

Çünkü o hem seni dünyaya getiren hem de cennete ulaşman için var olan kutsal bir geçittir.

BUNU BİLİYOR MUSUNUZ,?

UZUNKÖPRÜ ADI

Edirne ilimize bağlı Uzunköprü ilçesi Osmanlı Padişahı 2. Murat tarafından Ergene adıyla kuruldu.

 Uzunköprü  Osmanlılıların Rumeli yakasında kurdukları ilk şehirdir.Şehrin diğer adı ise” Cisr-i  Ergene”dir

KATİBİM TÜRKÜSÜ

Sevilen   türkülerimiz arasında yer alan “ katibim” türküsü Kırım Savaşında İstanbul’a gelen etikli İngiliz askerleri için bestelenmiştir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.