Bu gün biraz ucundan kıyısından biraz kendimden söz etmek istiyorum. 40. Sanat Yılı kutlamaları beni yeniden motive etti. Kendime döndüm, yıllarımın geçtiği izlerde yaşamak istedim. Bilmem becerebilecek miyim.

Çünkü insanın kendini anlatması, değerlendirmesi çok zormuş meğer. Kendini övüyor! Dedirtmemek gerekir ilk önce. Ama gerçekleri söylemekten de korkmayınız diyenler de var.

Hocam Uluğ Turanlıoğlu yaşarken derdi ki. : Bir sanatçıya ne yapılacaksa yaşarken yapılmalı, ki; kendisi de görsün ve yaşasın.

Montaigne de şöyle demiş: Fazla alçak gönüllü olma, inanırlar.

“Bu dengeyi sağlamak oldukça zor gibi geliyor bana. Bazıları gerçekleri bile söyleseniz mutlaka bir kulp bulur. Bulsun. Siz yine de onlara da kulak verin ama kendi düşündüğünüzü yapın. Tek başına kalsanız bile bildiğiniz yolda yürüyün.

On tane kitabım oldu. Bunlardan biri(Karaya Vuran Martı Çığlıkları” düz yazılarımdan oluşmakta. “Rüzgarsız Uçurtma” ve ilk kitapçığım “Şiir ve Öykülerle Edirne” çocuk şiirlerimden oluşmuştur. İkincisinde yine Edirne ile ilgili öyküler yer alıyor.

Uluğ Hoca derdi ki; En çok benim kitaplarım satılıyor. Şaşkın şaşkın yüzüne bakardık. Hemen açıklardı: çünkü hep bedava veriyorum.

Ne yazık ki şiir kitaplarının kaderi böyle. Hele isminiz duyulmamışsa bir tane bile satılmaz. Yayınevleri de şiir kitabı basmaz. Ancak parasını öderseniz, basar.

Bu konuda ben de aynı yolu izledim, izlemek zorunda kaldım, hep. Ancak Karaya Vuran Martı Çığlıkları ve Çağla tadı kitaplarımın basımını Türk Kütüphaneciler Derneği Edirne Şubesi (Başkanı Ender Bilar’dı o zamanlar) üslenmişti.

Bir kitabımın basılmasına bir aile dostumuz sponsor oldu.

Ötekiler hep cepten Bereket eski öğrencilerim, arkadaşlarım ve dostlarım pazarlama konusunda hep yardımcı oldu.

Son şiir kitabım (Az Bulutlu Kuşlar.) Kültür Bakanlığınca (200)ü satın alındı. Kitabı basan yayınevi bana bir şey göndermedi henüz.

Kitaplarımın büyük bölümü satıldı, bir kısmı dostlara gönderildi.

Bir araştırdım ki Bazıları bende bile kalmamış. Bunlardan biri Karaya Vuran Martı Çığlıkları, öteki de Medeniyet Yuları.

Kırkıncı Sanat Yılı izlencesini sunan Prof. Dr. Engin Beksaç ‘bende olmayan bir kitabım (Medeniyet Yuları) var.Vesileyle katkılarından ötürü teşekkürlerimi iletiyorum. O kitabı bana armağan etmesiyse beni dağlar kadar sevindirdi. Şimdi kendimde hiç olmayan bir kitabım kaldı: Karaya Vuran Martı Çığlıkları. Gönderen olursa sevinirim.

Bu arada 40. yılımı kutlama inceliğini gösteren, telefonla arayan dostları da ayrıca ve sevgiyle kutluyorum.

40. Sanat Yılımda emeği geçenlerin tümüne sevgiler, saygılar…Darısı ozan dostların başına. Ve yıllar sonra bulunan kitabımdan bir şiir:

MEDENİYET YULARI

Yazın sıcağında

Bu kalın paltoyu kim giydirdi?

Gölgeler içinde gölgeler

Gölgeler, çölken semirdi

Bitirdi, kuruttu, eritti suları

Çöle ulaşan caddeden

Bir hayvan gibi geçti,

Belinde ip, boynunda medeniyet Yuları

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.