Yaz günleri  ve sonbahar geçti Toprağa doyurucu yağmur yağmadı. Daha önceki yıllarda sonbahar ayları genellikle yağışın bol olduğu aylardı.Baharın  son ayında kar yağdığı hatıralardadır. Son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi  bölgemizde de kuraklık hüküm sürüyor.

Eski yağışlardan eser kalmadı.Bu kuraklığın ancak  yeşil alanların, yağışı çekecek ormanların çoğalması ile önleneceği biliniyor.Bölgemize az yağış düşmesinin ana nedenlerinden biri ormanlık alanların günden güne azalması.

Şöyle bir kırk elli yıl öncesine hatırlayalım.O zamanki orman alanlarından bugün eser yok.Bazıları tarla olarak açıldı, bazıları ise yakılarak  toprak çorak hale geldi. Yeşil alanı olmayan yere yağmur yağması mümkün değil.

Bu nedenle batıdan ,Balkanlardan gelen yağmur bulutlarının kuzey ve güneyimizdeki ormanlık alana dağıldığını görüyoruz.O nedenle yağmur bulutlarından Edirne çok az yararlanıyor.

--------------------------------

EDİRNE’NİN ORMAN ALANI ÇOĞALMALI

Bölgemizdeki ormanlık alanlar birbiri ardına yok edildi.

Tarla sınırlarındaki asırlık ağaçlar da “ürüne gölge yapıyor” diye kesildi.Bir avuç ürün adına sınırlardaki ulu ağaçlar yok edildi.

Şimdi tarla kenarlarında ormanlık ve ağaç görmeniz mümkün değil. Onun için, bölgemizde orman alanı yaratma seferberliği başlatılmalı     

Bunun için resmi ve özel kuruluşlarımız seferber edilmeli. Hatta, evlenme,ölüm ve çocuk doğumlarında birer fidan dikme  alışkanlığı yaratılmalı.

Bunu gören halkımız yeşil alan kazanımına  katkı yapar  ormanları yok etme çabasında bulunmaz. Ağaç dikme seferberliğinin başlatılması durumunda Edirne ormanlık alanlarla kaplanacak, Ormanlar insanlarımız için de oksijen deposu haline gelecek.Bunun sonunda batıdan gelen yağmur bulutları çevreye yönelme yerine Edirne’ye bol yağış bırakır.

---------------------------------

BU GÖRÜNTÜLER ADLİYE SARAYI YANINA YAKIŞMIYOR

Her gün ilimizden ve başka illerden Adliye’ye gelen vatandaşlar.Bu önemli resmi kurumumuzun yanında eski araçların terk edildiği çevresi çöplüğe dönüşen çirkin görüntülerle karşılaşıyor.

Buraya terk edilen hurda araçlar mikrop yuvası gibi, insan yaşamı için de tehlike oluşturuyor.Edirne Adliye Sarayı gibi önemli bir binanın çevresinde bu çirkinlik bulunmamalı.Bugüne kadar defalarca gündeme getirilmesine karşın bu çirkinliğin önüne geçilemedi.

Boş alandaki hurda araç sayısı gittikçe artıyor.

Bu arada bazı kişiler burasını çöplük olarak da kullanıyor. Burası aynı zamanda kentimize gelen Bulgar ve Yunanlıların gelip geçtiği yolun çevresinde bulunuyor.

Bu durum  kentimizin imajı açısından da olumsuz bir durum yaratıyor.Bu çirkinliğin önü alınıp Adliye Sarayı çevresi daha düzenli duruma getirilemez mi?

-------------------------------

FIKRA

DOLMA NİNE

Bir köyde Dolma nine diye bilinen yaşlı bir kadın varmış.

Köye gidip gelenlerde bir eksik bulup kendilerini taktığı isimle çağırırmış.

Köyün ağası oğlunu evlendirip bir gelin getirecekmiş.

Düğün öncesi ağa dolma nineyi davet eder.Yiyip içirdikten sonra:

-“ Bak Dolma nine herkese bir ad takıyorsun sakın bizim yeni geline bir lakap takmaya kalkma ”der.

Dolma nine bölge insanının şivesiyle:

-“Vış oğul öle heç olir mi?

“Ben yeni gelinimize hiçbir kusur bulmam” demiş.

Ağa oğluna görkemli düğün yapmış gelin köye gelmiş

Ağa dolma nineyi tekrar çağırmış yine yedirip içirmiş.

Ağa daha sonra:

“Söyle bakalım Dolma nine gelin nasıl.?” Demiş.

-“ Vala oğul gelini ben çok eyi buldum. Ama aşağı mehellenin garıları geline at suratlı demeseler eyi olacak ”demiş

-------------------------------

BUNLARI BİLİYOR MSUNUZ.?

İLK POSTANEMİZ 1840’TA AÇILDI.

Ülkemizde ilk postane 1840 yılında açıldı.

İstanbul’da Yeni Cami avlusunda açılan bu ilk postanenin adı” Postane-i Amire’ydi”

Osmanlı padişahı 2. Mahmut’a gelinceye kadar posta görevleri sadece devlet haberleşmeleri için  yapılmaktaydı.

Zaman zaman halkın da resmi postadan yararlanması sağlanmış olsa da bu iş doğru dürüst yapılmamıştı. Bugünkü anlamda halkın haberleşmeden yararlanmaya başlaması ikinci Mahmut’un 1838 de yayımladığı kesin fermanla mümkün oldu.

 Bu konuda gerekli hazırlıkları yapmakla görevlendirilen kurulun kararına uyularak 1839 yılında ilk Posta Nezareti kuruldu. İstanbul’da açılan postaneyi 1843’te  Bağdat,Sivas,Musul ve Diyarbakır’da açılanlar izledi.

1863’te  Posta Nazıra Agah Efendindin önerisiyle posta ücreti pul karşılığında alınmaya başlandı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.