Bugüne kadar dini bayramlarımız trafik kazalarında kaybedilen canla sonucu adeta kan gölüne döndü. Bayram telaşı trafiğin de yoğun olması nedeniyle trafik kazalarında artış görüldü . Her dini bayram tatilinde en az yüz vatandaşımız yaşamını yitirdi.
Onun kat kat üzerinde de yaralanan insanımız oldu. Bayram sevinci yaşamak isteyenlerin onun için yola çıkanların bu mutlu günleri mateme dönüştü.
Bu bayramda yine tatilden yararlanarak eşinin dostunun yanına veya tatile çıkacak vatandaşlarımız olacaktır.
Aman siz siz olun bu seyahatleriniz sırasında trafik kurallarına uymayı ihmal etmeyin.
Bu kurallar uzun deneyim sonucu uygulamaya konulmuştur. “ Acele gidenin ecele gideceği” kuralını göz ardı etmeyiniz.
Bunun yanında bir de yazılacak trafik cezaları kesenize zarar verecek. Yolda aracınızla seyir halindeyken yol kenarındaki trafik uyarı levhalarına dikkat ediniz.Oralarda hız limitleri belirleniyor.
Bunu aştığınız zaman trafik cezası yediniz demektir.
Bu kural ihlalleri gelişen teknoloji ile anında resimli olarak belirleniyor.
Siz bayram tatilinden döndükten sonra bir bakıyorsunuz yüklü bir trafik cezası gelmiş.
Bu cezalar öyle küçük rakamlı cezalar değil, dar gelirlilerin bütçesini sarsacak cezalar. Bunlar naçizane benim önerilerim.
Bayram günlerinin bayram gibi kutlanması sizin elinizde.
Bir de bayram günlerinin hiç ihmal edilmemesi gereken bir uygulaması ise Anne babalar, aile büyükleri ile bayramlaşmayı ihmal etmeyelim.
Bayramların dostlukların tazelendiği ,pekiştiği, dargınların barıştığı günler olduğunu unutmayalım.
Diğer yandan böyle günlerde rahmete kavuşan yakınlarımızın da kabirlerini ziyaret edip mezarı başında bir dua okuyalım.
Unutmayalım ki bu mezarlar bir gün bizim de gideceğimiz yerler olacaktır.
Biz bu görevimizi ihmal edersek gelecek kuşaklardan aynı duyarlılığı bekleyemeyiz.
--------------------------------------------------------------------------------
KURBAN ALMAK İÇİN EMEKLİ İKRAMİYESİ BEKLENİYORMUŞ
Bazı yayın organlarımızda emeklilere verilen bin liralık Bayram ikramiyesi o kadar abartıldı ki bazı ulusal dediğimiz gazeteler aylardır bu ikramiyeyi rakamları ile de oynayarak sanki büyük bir para imiş gibi sundu.
Bugün için bin lira nedir ki ; çarşı pazara çıktığınızda bir bakıyorsunuz cepten gitmiş.
Hayat pahalılığını kimse inkar edemez.
Her ne kadar enflasyon düştü düşüyor kandırmacıları olsa da halkın tüketeceği ürünlerin fiyatlarında indirim söz konusu değil. Temizlik malzemelerinden kasap ve manava giyim eşyalarına kadar etiketler bunu gösteriyor.
Hal böyleyken bazı yayın kuruluşlarımız “ Halk kurban almak için bayram ikramiyesini bekliyor” diye manşet attılar.
Allah aşkına alınacak bin lira ile hangi kurbanı alacaksın.
Kurban fiyatları ortada ancak evinde üç dört emekli olduğu zaman bir koyun alacak kadar paran olur.
Aslında zar zor geçimini sağlayan emeklilerin alacakları ile uğraşma yerine deveyi hamutu ile götürenlerle uğraşılsa daha iyi olmaz mı.
Kendi görevi dışında haybeden iki üç maaş alanların olduğu söyleniyor..Hiç işyerine gitmeden bankamatikle ay sonunda yüklü miktarda maaş alanlar var.
Emeklilerin üç kuruşluk ikramiyesi yerine bunlar gündeme gelmeli.
Onlar hiç konuşulmuyor.
Gariban emeklilerin aldığı bin liranın reklamı yapılıyor.
------------------------------------------------------------------------------------------------
MESLEK KURULUŞ TEMSİLCİLERİ DE ÜLKE SORUNLARINI SAHİPLENMELİ
Günlerdir gündemde Kaz Dağlarındaki ağaç katliamı ve bunun doğuracağı sonuçlar konuşuluyor.
Bu konu öyle hafife alınacak bir konu değildir. Buralarda resmen doğa katlediliyor.
Güzelim ormanların yerleri adeta çöle dönüşüyor. Bu uygulamaya tepki gösteren kuruluş temsilcilerine bakıyoruz bir elin parmakları kadar yok.
Peki meslek kuruluşlarımız anlı şanlı odalarımız sendikalarımızı bu konu ilgilendirmiyor mu?
Onların bir sorunu olduğunda, siyasi partilerden bu konuya duyarlı olan meslek kuruluşlarından destek uman bu tuzu kuru yöneticiler
Kaz Dağındaki ağaç katliamına bunun yaratacağı sonuçlar karşısında neden sus pus oldular.
Bakıyoruz bu muhteremler sanki bu sıradan bir olay gibi kabul edip tepki gösterme gereğini duymuyor.
Eğer böyle olaylar karşısında ilgisiz kalınırsa yarın bu tehlikeler yaygınlaşır. Ülkenin dört bir yanı altın sevdalıları nedeniyle topraklarımız delik deşik olur,çöle döner.
Bunun sonunda doğa katliamı insan yaşamını tehdit eder boyuta ulaşır.
O zaman sesiniz çıksa da iş işten geçmiş olur.
Bakıyoruz bu meslek kuruluşlarımız tatilde yaz uykusunda olsa gerek. Ülkede olanlar karşısında ilgisiz . Hani “ dünya yansa hasırı yanmaz” diye bir tabir vardır, onlar da o durumda.
İyi uykular beyler.
---------------------
SOLDA SIFIR
Atatürk bir toplantıda sol yanında oturan dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’e sorar:
-“ Hasan Ali Bey sıfır ne demektir tarif eder misin.?
Hasan Ali Yücel:
-“ Senin solunda sıfır benim Paşam” diye cevap verir
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İNİŞ VAR ÇIKIŞ VAR BENİMKİNİ VEREMEM
Toplumda ancak kendisi çalışarak elde edilen malın değerinin bilineceğini anlatmak için şöyle bir hikaye ile örnek gösterilir:
Tuzun kıt olduğu zamanlar adamın biri evde kullanılan tuzu eve oldukça uzak olan tuzladan sırtında taşıyarak getirmek zorunda kalırmış.
Tuzun eve kadar getirilişinde ne zahmet çekildiğini bilmeyen karısı hiç idareli kullanmazmış.
Her isteyene bol bol verir, evdeki tuzu çabucak tüketirmiş. Bu savurganlık adamın canına tak etmiş.
Bir gün karısını da tuzluğa götürmüş. İkisi de sırtlarına birer tuz çuvalı yüklenerek evin yolunu tutmuşlar.
Yol inişli çıkışlı tuz çuvalı da ağır olduğu için, bin bir zorlukla evlerine ulaşmışlar.
Kadıncağızın henüz yorgunluğu geçmeden, komşularından birkaçı kapısına gelip her zamanki gibi tuz istemişler.
Kadın komşularını şöyle demiş.” İnişi var çıkışı var benim getirdiğim tuzu veremem. Kocamınkine ise karışmam” demiş.
FIKRA
POLİTİKACILAR
Zamanın birinde bir otobüs dolusu politikacı seçim kampanyası için Sivas’ın köylerini dolaşıyorlarmış.Otobüs bir çiftliğin yanından geçerken şoförün dalgınlığı yüzünden derin bir şarampole yuvarlanmış.
Olayı gören çiftçiler hemen yardıma koşarlar. Gece kurda kuşa yem olmasın diye cesetleri gömmeye başlarlar. Ertesi sabah jandarma komutanı soruşturma için çiftliğe gelir.
Jandarma komutanı:
“ Otobüsteki bütün politikacıları gömdünüz demek…. Tamamının öldüğüne emin misiniz?” diye sorar.
Çiftçi şöyle cevap verir:
-“ Bazıları yaşadıklarını iddia ettiler fakat politikacıların nasıl yalan söylediklerini bildiğim için inanmadık gömdük” der