Edirne’mize hizmet edip istihdam yaratan kişi ve kurumları sahiplenmek zorundayız. Edirne7nin en çok iş alanına ihtiyacı olduğunu kabullenmeliyiz.
Geçim sıkıntısı işsizlik insanlarımızı başka illere göç etmesine neden oluyor. bugün İstanbul ve sanayi bölgesi Çerkezköy’de bin8lerce insanımız var. onlar atasının dedesinin yaşadığı topraklardan geçim sıkıntısı nedeniyle oralara göç ettiler.
Özellikle bölgemiz insanı iyice dara düşmeden kendi köyünden , kasabasından ayrılmak istemez. Toprağında geçinemediği bir geliri olmadığı için son çare olarak sanayi kuruluşlarının bulunduğu yerlere göç edip ekmek parasını orada arıyor.
Onun için bu kente hizmet getiren işyeri açan, insanlarımıza işyeri imkanı sağlayan herkese ama herkese sahip çıkmalıyız.Bu konuda aman şu bölgeden geldi buralı değil mantığı ile yaklaşmanın cezasını bugüne kadar çektik. Küçük hesaplar peşinde koşan yöneticiler Edirne’ye gelmek istenen yatırımlara engel oldular.
Eğer onlar gerçekleşmiş olsaydı. Edirne’de göç diye bir sorun yaşanmazdı . Edirne göç veren değil göç alan bir kent olurdu.
Mahalle aralarında bakıyorum. Küçük işyerlerimiz kapanıyor. Gelişen büyük marketler küçük işletmelerin yaşamasını engelliyor.
Mahalle aralarına kadar yayılan marketler zinciri mahalle bakkallarımızın kapanmasına neden oldu. şemdi her derdimizi paylaştığımız gerektiğinde veresiye alışveriş yapıp ay sonunda veya daha gecikmeli olarak ödediğimiz, başımız sıkıştığında borç para aldığımız bakalar kapılarına kilit vurup işsizler ordusuna katıldı
Küçük esnaflarımıza yaşam hakkı tanınmalı. Büyük marketler çıkarları olmadığı zaman işyerlerini kapatıp giderler. Bu marketlerin bölgemiz kalkınmasına bir anlamda zararı olduğunu kimse hesap etmiyor.
Bu büyük marketlerin vergi daireleri başka illerde olduğu için Edirnelilerin buralarda alışveriş yaparak verdiği paralar o illerin hanesine yarıyor. Devlet hizmetlerinin daha çok o illere gitmesini sağlıyor. Böylece bir anlamda kendi paramızla o illerin kalkınmasını sağlıyoruz.
YENİ YÖNETİMLERİN İLK HEDEFİ EDİRNE’NİN KALKINMASI OLMALI
Odalarımızda meslek kuruluşlarımızda genel kurullarla yeni yönetimler seçiliyor. Yeni yönetim yeni hedefler demektir.
Yönetime gelenlerin ana hedeflerinin kendi kuruluşlarının kalkınmasıyla birlikte Edirne’ye daha iyi hizmet götürmek bu güzel kentin tanıtımına katkı sağlamak olmalı. şöyle bir geçmiş yılları tarayalım bu yönde hizmet veren kaç kuruluşumuzu görürsünüz. Öyle devlet büyükleri veya etkin biri geldiğinde onun yanında poz veren meslek mensuplarıyla bu hedefe ulaşamayız.
Bazıları yadırgayabilir. Edirne’nin adını en çok duyuran ve turistlerin bu kente gelmesine büyük katkı yapan ciğerci Bahri Dinar ve Aslanzade sahibi Arif Meriç’in harecinde kaç kişi sayabilirsiniz.
Edirne’yi tanıtmak asli görevi olan devlet kuruluşlarımız ın da bu görevi yeterince yaptığını söyleyebilir miyiz . onun için bu yıl tüm kurum ve kuruluş temsilcilerimizin Edirne’ye tanıtma ve ekonomisine katkı sağlamak için yarış halinde olmalarını bu kentin şanına layık şekilde gelişmesine katkı sağlamalarını arzuluyorum.
Başta siyasi partilerimiz meslek kurum temsilcilerimiz olmak üzere Edirne’yi sıradan bir kent görünümünden kurtarmak için el ele vermeli.
Bu kente hizmet getirecek ekonomik katkı sağlayacak olanlara gereken desteği vermeliyiz. Saman birbirimizle didişme, küçük hesaplar peşinde koşma zamanı değil el ele verip Edirne’ye hizmet zamanıdır.
FIKRA
UÇSA DA YÜRÜSE DE KEÇİDİR
İki avcı arkadaş biri inatçı mı inatçı dediğim dedik diyor. Bir gün avlanmaya çıkıyorlar. Bir dağın yamacına geldiklerinde dağın tepesinde bir karaltı görüyorlar. Avcının bir bunun kartal olduğunu söylüyor. İnatçı olan her söylediğinde ısrarcı olan diğer avcı ise bunun keçi olduğunu iddia ediyor. Sonunda doğrusunu bulmak için birisi silahını ateşliyor. Gördükleri o karaltı kartal olduğu için uçuyor.
Bunun üzerine gördüğünün kartal olduğunu iddia eden avcı” bak gördün mü kartalmış” diyor. Dediğinde ısrar eden diğer avcı ise “ Bana göre uçsa da yürüse de keçi” diye ısrarını sürdürüyor.
Kıssadan hisse çevremizde , hatta siyasiler arasında böyle uçsa da yürüse de keçi diye iddia edenler yok mu?
