Keşan ilçesinde kısa dönem  CHP ilçe başkanlığını yapan Özgür Heves Yıldız. Cumartesi günü yapılan genel kurul ile görevi yeni başkan Recep Pekcan’a devretti. Çok zor bir dönemde , ilçede uzun yıllardan bu yana sahip oldukları belediye başkanlığını kaybettikleri bir zamanda bu görevi üstlenen Yıldız, çok çileli görevini layığı ile yaptığını partililer söyledi.

İlçe başkanının görevi devretme sırasında yaptığı konuşmada  kendisini dinledim.

Gerçekten bu donanımlı  kardeşimiz  partide daha üst makamlara getirilmeli.

Yaptığı konuşmasında ilçe başkanlığını “ benden bu kadar” deyip  severek  görevine  veda etti ve partide beklentilerini de sıraladı.

Yıldız, konuşmasında  partide Birlik beraberliğin sağlanmasıyla  CHP’nin iktidar olacağını,  partideki kırgınlıkların son bulmasını istedi.

Tekrar başkan adayı olacağım diye ısrar etmedi.

Buna karşın  partisine hizmete devam edeceği kararlılığını gösterdi.

Özgür Heves Yıldız kardeşimizi dinleyince bu partide kadınların ne kadar önemli olduğunu, kadınların siyasete daha çok ağırlığını koyması gerektiğine inandım.

Keşan ilçemizde bunun güzel örneğini gördüm.

Görevine veda ederken  yaptığı  partideki birlik ve beraberlik  özlemi mesajı her partiliye örnek olacak nitelikteydi.

CHP’de Yıldız ve Yıldız gibilerinin  yönetimlerde görev alması CHP’yi  iktidar adayı haline getirebilir.

---------------------

TOPLULAŞTIRMADA  SORUNLAR VAR

Bölgemizde dağınık durumda olan toprakları bir araya getirmek amacıyla başlatılan toplulaştırma işleminin sağlıklı gitmediği yolunda yakınmalar  oluyor.

Bazı vatandaşlarımızın verimli toprakları yerine çorak yerlerde tarla veriliyormuş.

Bazen de  miktarda  azalma varmış. Bunun haksızlık olduğunu söylüyorlar.

Bu işlem hakkaniyet çerçevesinde yürütülmeli.

Topraklar çiftçilerimizin  en önemli , hatta tek gelir kaynağı.

Bu toprakları bir araya toplarken haksızlık yapılmamalı.

Bu uygulama  köylüler arasında  dargınlıklara da neden olabilir.

Topraklar bir araya toplanacaksa verimliliği dikkate alınmalı.

Bu yapılmadığı takdirde , verimli araziler verimsizler gibi kabul edilirse bu haksızlık olur.

Toplulaştırma yapılan yörelerde  köylülerin de taleplerinin dikkate alınması gerekir.

Yoksa bu toplulaştırma köylerde kutuplaştırmaya neden olabilir.

------------------------------------------------------------------------------

KENDİ  FİKİRİNDE  OLAN BASIN ORGANLARI OKUNUYOR

Ülkemizde  basını takip edenler kendi fikirlerine uygun gazeteleri okuyor, aynı görüşte olan televizyonları izliyor.

Bu arada sosyal medyada da kendi fikrinde olanları takip ediyor.

Onları yayınlıyor.

Farklı düşüncenin bulunmadığı, aynı düşüncede olanlarla insanlar aynı düşüncedeki bir yere hapsedilmiş duruma geliyor.

Kendilerinden farklı düşünen insanların görüşleri yok kabul ediliyor.

İnsanlar sürekli kendi düşüncesinin yankısını işittikçe bu düşüncelerin en doğru düşünce olduğuna iyice kanaat getiriyor onun esiri oluyor.

Böylece kendi kendimizi beğenmiş oluyor, fikirlerimizi ona göre odaklıyoruz.

Bu adeta kendi kendini  alkışlama gibi bir şey, olmuyor mu?

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

BİR ZAMANLAR MERKEZ MEDYA VARDI

Daha önceki yıllarda her iki görüşü de yerinde savunan , gerektiğinde eleştiren güçlü bir medya kuruluşu olan merkez medya denilen güçlü  medya kuruluşları  vardı,      .

Karşıt görüşte olanlar,  kendi fikirlerini  test etmek için bu medyayı takip etmek zorunda kalıyorlardı.

Böylece doğru kararları  ve fikirleri oralarda test ederek  öğrenmek mümkün oluyordu.

Şimdi bu durum ortadan kalktı.

Merkez medyanın taraftar medyaya yanaşmasıyla ülkemizde basın yayın kuruluşları iki kutuplu duruma geldi.

Bu bölünme öyle eşit şekilde bölünme değil. Bir yanda ezici bir çoğunlukta olan medya  diğer tarafta  yayını  sınırlı karşı fikri savunan yayın kuruluşları.

Bu koşullarda insanların gerçekleri öğrenmeleri çok güç.

Bu durum  basında kutuplaşma insanlarımızın kutuplaşmasına neden oluyor.

Bu, senden ,benden anlayışının iyice yaygınlaşması toplumun her kesimine yayılır günlük yaşantıya  sirayet ederse o ülkede huzur ve güven nasıl sağlanacak?

Yaşı 60’ı geçmiş olanlar bunun ilk örneğini gördü.

O zaman da ülkemizde “ Vatan Cephesi” adında  bir kutuplaştırma  fikri yaygınlaştı.

Pilli radyolarda her akşam” Vatan cephesine iltihak edenler” adında hava raporu gibi haberleri dinliyorduk.

Toplumun kutuplaşması  o topluma yarar huzur  sağlamaz.

Halk arasında birlik ve dirlik zedelerin , insanların birbirine güveni kalmaz.

Ne yazık ki günümüzde bu bölünmüşlüğü  toplumun kutuplaşmasını körükleyen  yayın organlarımız var. Bunlar halkın yararını bir görev yapmıyor.

Toplumda birbirine zıt iki görüşü mutlak görüş olarak savunmak bunun arası görüşleri yok saymak, toplumu bu iki görüşün esiri durumuna getirir.

Bu görüşlerin içinde objektif doğru haberleri bulmak mümkün olmaz.

Bugün böyle kutuplaşmaya çanak tutan basın kuruluşlarının  topluma yanlı bilgileri körüklediği bir  zamanın içindeyiz.

Dilerim bu kutuplaşma çabaları  kısa sürede son bulur.

Toplumda sadece iki rengin değil ara renklerin de olduğu  fikirlerin objektif olarak tartışıldığı günlere kavuşuruz.

------------------------------------------------------------------------------------------------  

UÇSA DA YÜRÜSE DE KEÇİ

İki avcı dağlık bir bölgede ava çıkarlar. Bu avcılardan biri çok inatçıymış hani bir tabir vardır dediğim dedik cinsindenmiş.

Bu iki avcı arkadaş ava çıktığından bir süre sonra dağın yamacında bir karaltı görürler. Avcılardan biri o karaltının keçi olduğunu savunur. Diğeri ise onun kartal olduğunu, keçinin oraya ulaşmasının mümkün olamayacağını iddia eder. Kartaldı-keçiydi diye iddiaya giren avcılar sonunda bir silah atarsak ne olduğu anlaşılır diye kararlaştırırlar.

Silah sesini duyan kartal oradan uçar. Böylece görünen karaltının kartal olduğunu savunan avcı haklı çıkar.

Kendi söylediğinde ısrarcı olan arkadaşı bunu kabullenmez ve o karaltı bence uçsa da keçidir yürüse de keçi diyerek inatçılığını sürdürür. 

-------------------------------------

BUNLARI BİLİYOR HUSUNUZ?

İLK HARİTAYI KAŞGARLI MAHMUT ÇİZDİ

Tarihimizde ilk harita Kaşgarlı Mahmut tarafından yapıldı.

Bu ilk Türk haritası Kaşgarlı Mahmut’un 1072 yılında yazdığı Divan-ü Lügat-ı Türk'ün metnindedir. Türk boylarının oturduğu yerlerle çevresindeki yabancı yer ve toplulukları göstermekteydi.

Haritanın ortasında ise Karahanlılar'ın ilk başkenti olan Babasagun vardı..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.