Başta Edirne olmak üzere genelde Trakya Şaptan ari bir bölge olarak bilinir. Bu bölgemiz açısından önemli bir avantaj. Bundan yeterince yararlandığımızı söyleyemeyiz.
Halkımız hayvanlarına kendi evlatları gibi bakıyor. Bölgemizde hayvancılığın gelişmesinde en önemli etken bu.
Hayvan yetiştiricilerimize gerekli destek sağlanmış olsa Başta Trakya olmak üzere bölgemiz ülkemizin en büyük hayvan merkezi olur. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı önemli bir uygulama başlatmış.
Tam zamanlı Saha Tatbikatı ve Salgın yönetimi eğimi genzekleştirildi.
Trakya’nın kamuda görevli veterinerlerin katıldığı tatbikatlı toplantıda şap hastalığına yönelik etkin önlemler gündeme geldi.
Burada yapılan açıklamada Şap hastalığının aşışız olarak önlenmesi amaçlanıyor. Böylece Trakya hayvancılığına karşı güven daha da artmış olacak.
Bunun sonucunda Avrupa’dan hayvan ithalatı yerine ilerdeki yıllarda belki de Avrupa’ya hayvan ihracı gündeme gelebilecek.
Onun için diyebilirim ki, Edirne’de hayvancılığa çok önem vermeliyiz. Bir de Alpullu Şeker Fabrikasının özelleştirilmesi engellenmiş olsa bölgemizde pancar ekim alanları gelişecek oradan elde edilecek küspe ile hayvancılıkta girdi masrafları daha aza indirilmiş olacak.
Silaj ekiminin artmasıyla bölgemizde hayvancılık bilimsel olarak gelişiyor. Devletimizin de desteğini biraz arttırması halinde Edirne ve genelde Trakya, ülkemizin hayvansal ürünleri ihtiyacını karşılayacak seviyeye gelebilir.
Bir süre önce Tarım İl müdürlüğünde yapılan hayvancılıkla ilgili bir bilimsel toplantıya Edirne ve ilçelerinden yoğun olarak katılım halkımızın bu konuya ne kadar önem verdiğinin göstergesidir .
MUHTARLARIN BİR ÇATI ALTINDA TOPLANMASI YARARLI OLUR
Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan Muhtarlar derneğine bir yer tahsis etti. Muhtarlarımız gelecek misafirlerini orada ağırlayacaklar. Onların da belli bir adresi olacak. Bu birlikteliğe köy muhtarlarımızın da katılması yararlı olur.
Muhtarlarımızın birlikten kuvvet doğar anlayışı ile hareket etmeleri halinde etkinlikleri daha da artacaktır. Köy ve mahalle muhtarlarımızın değerinin bugüne kadar yeterince anlaşıldığı kanısında değilim. Birlikte olmaları ve karşılıklı fikir alışverişinde bulunmaları halinde güçleri daha da artmış olacak ve böylece muhtarların taleplerini karşılamada getirilen engelle el birliği ile aşılmış olacaktır.
Şahsi olarak temennim o ki köy ve mahalle muhtarlarımız siyasi görüşlerini ve bazı kişilerin etkilerini dikkate almadan bir çatı altında toplanmalı. Hangi meslek gurubunda birliktelik sağlanmışsa onların güçlerinin daha çok olduğunu biliyoruz. Muhtarlarımızın da birlik ve beraberlik halinde olmaları halinde her alanda güçleri katlanarak artacak, her alanda söz sahibi olacaklardır
***************************************************************************************
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?
İLK GİZLİ HABER ALMA SERVİSİ 1903 YILINDA KURULDU
Ülkemizde ilk gizli haber alma örgütü1903 yılında Eşref Şener Kuşbaşı’nın kurduğu “ Teşkilat-ı Mahsusa” dır. Eşref Şener 1903 yılında Miralay Rasim Beyin desteğiyle ilk Türk haber alma örgütü olan Teşkilat-ı Mahsusa’yı kurdu.İlk olarak Kıbrıs’a oradan da Avrupa’ya geçerek Paris’teki Jön Türklerle bağlantı sağladı.
Makedonya’ya gitti. Oradaki üçüncü orduda hoca olarak görev aldı.Niyazi, Eyüp Sabri, ve Enver beylerle işbirliği yaparak Meşrutiyetin ilanında yararlı oldu. Trablusgarp ve Balkan Savaşları, Edirne’nin kurtuluşu,Batı Trakya’da ilk Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşu ,1. Dünya Savaşı sırasında ve Türkistan’da Rus çarlarının yıkılmasını sağlayan ayaklanmayı düzenlemede Teşkilat’ı Mahsusa’nın başı olarak büyük ve önemli işler yaptı.
GEREKÇEYE BAK
Bir otomobil hırsızı, çaldığı otomobille yakalanmıştı. Komiser sordu:
-“ Bu otomobili neden çaldın?”
Hırsız:
-“ çalmadım komiser bey bu otomobil bir mezarlığın yolu üzerinde bomboş duruyordu. Ne bileyim sahibi ölmüş zannettim”
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?
MART 1917 YILINDA TAKVİMLERİMİZE GİRDİ
Türkiye’de Mart deyimi ilk kez 1917 yılında takvimlerimize girdi. Rumi takvimde yılın ilk ayıydı. Miladi takvimin 1- Ocak 1926 günü kabulünden sonra mart ayı, yılın üçüncü ayı oldu.
Mart başı 1790 yılında Rumi yılın kabulüyle hem mali yıl, hem de yılbaşı sayıldı.
Mart ayının başında Türkiye’de gün 11 saat 26 dakika; gece 12 saat 34 dakika; mart sonunda da gün 12 saat 47 dakika; gece 11 saat 13 dakikadır. Halk ağzında “kocakarı soğukları” diye anılan soğuklar bu ayda olur.
ÖLÜM SEBEBİ
Endişeli olan hasta doktoruna soruyordu:
“Doktor iyileşeceğime emin misiniz?
Doktorların bazen yanlış tedavi uyguladıklarını duyuyorum. Mesela zatürree diye yanlış teşhis koyup tedavi ettikleri hasta sonradan tifodan ölmüş.”
Doktor, ”Saçma bir şey bu” diye homurdanır. “Ben adama zatürree tedavisi yaparsam o zatürreeden ölür”
KİBRİTİN SAĞLAMI
Akıl hastasının biri kibrit kutusunu açtı, içinden bir kibrit çekti, çaktı yanmadı. Onu attı. Bir yenisini çıkardı, çaktı o da yanmadı. Onu da attı. Sonunda üçüncü kibriti çaktı ateş aldı.
Akıl hastası, “Güzel bu yanıyor onu saklayayım” dedi