Bizim çocukluğumuzda bile sinema vardı, bizim orda. Derme çatma makineler kullanılır olmalı ki:

Film ikide bir kopardı.

Anında ıslıkla protestolar başlardı. Derme çatma da olsa sinema hep oldu o yıllarda. Son zamanlarda bildiğim kadarıyla yok. Bir çok yerde birer birer kapandılar.

Kasabaların yazlık ve kışlıklarıyla önemli bir eğlenceydi, sinemaya gitmek.

Çünkü başka eğlence yeri yoktu. Parklara pek giden olmazdı. Ya kahvehanelere ya da meyhaneye.

Kahvehaneler ya da lokaller yine var. Uzantıları da çoğalma yolunda.

Özellikle internet kafeler sürekli açık ve gençler arasında rağbette. Öte yanda cep telefonları, bilgisayarlar

Gençler ve çocuklar arasında yoğun rağbet görmekte. Bir ara birahaneler de ilgi odağı idi. Onlar da yok.

Hele şu cepler, cepçiler.. Elden düşmüyor. Çoğunlukla herkesin eli kulağında.

Yani artık sokakta oynayan çocuklar, sokak aralarında top oynayan delikanlılar neredeyse yok.

Oysa çocukluğumuzda sokak bizim ikinci adresimizdi. Çocuk parkları, kütüphaneler, spor alanları giderek

Önemini yitirmekte.

Gazete ve kitaba para verip satın almak tarihe karıştı gibi.

Sinema sanat olarak yine var. Filmler çekilmekte sinemacılık yeniden canlandırılmaya çalışılmakta ama

Nafile, fi,le file nafile gibi.

Çünkü artık evimizde TV’ler aracılığı ile sinema izlenebilmekte.

Çocukluğumuzda sinemaya gitmeden önce, gidenlere sorardık:

-Kavga var mı?

Varsa, o film bize göre iyiydi.

Aramızda yaptığımız eleştirilerden biri de; Her filmde mutlaka kadın var. Olmasa daha iyi… gibilerden.

Yani zaman yeni buluşlarla gelişip değişmekte, sakıncalarına rağmen.

İnsan ister istemez bu değişikliklerden etkilenmekte ve yeniliklere ister istemez uymak zorunda.

Çünkü eskiler demiş ki: “Zaman sana uymazsa, sen zamana uy”

Yenilklere uymayan kafalar yok mu? Olmaz olur mu?… Çook.

Hurafeler,

Şeriat özlemcileri,

İnanç sömürüsü,

Kadercilik…

Say say bitmez yaniciğime.

Yüz yıllar öncesinin sistemini geri getirmek isteyenler, ne yazık ki az değil.

 “Gavur icadı” Lafı bile uzun süre gündemde kaldı. O tür aşı yapıldı aklını çalıştırmayanlara.

Yine de iyi gelişmeler de var. Bu yenilikler o kafalara rağmen yaşantımızda.

Bu kafaları değiştirmek, çağa uymak aklın ilkelerine göre düşünmek, zamanı geldi geçiyor.

Gözümüzü açıp insanca yaşamak; sorun bu galiba.

Akılını çalıştırmayan bilim,i sollayan, bu insancıl yolları kapayan tutsaklıktan ve sömürülmekten kurtulamaz.

Zaman değişiyor, değişmeyen ne? Öyleyse?. Biraz düşünsek ne güzel olurdu, sanıyorum

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.