Maksim Gorki: Mektuplar…

Müzehher Va-Nü Bir Dönemin Tanıklığı

Yeni Hayat: Orhan Pamuk.

Üç yazarımızın bu üç yapıtını epey önce okumaya çalışmıştm. Biraz ondan, biraz ötekinden, derken üçü birden bitiverdi. Gorki’nin mektupları okumam daha uzun sürmüştü. Ama o da dayanamadı.

Okumak dünyanın en yararlı hobilerinden biri. Bu arada o sözü de aktarmalıyım:”Hobisi olmayanın fobisi olur.” Yani meşguliyet varsa iyi, yoksa anlamsız korkular geliştirebilir insan. Bu nedenle kaç yaşında olursan ol, yaşına ve ilgi alanlarına göre meşgaleler edinmek ya da üretmek gerekir. Koşmak, zayıflamak,güzelleşme çabaları yeterli değildir. Onlar yalnızca modadır ve işin kolay yanıdır. Böyle şeylerin sonu gelmez. Vücudunla barışıksan , onunla dost olman ve iyi uyum sağlaman gerekir.Yaşlandıkça ilgi alanları azalırmış. Böyle der davranış bilimcileri . Ama kitap okumak ve bunu her zaman yapmak mümkündür. Aslında şimdilerde ekranlar, bilgisayarlar var. Kararınca olduktan sonra bunların da kötü olmadığını düşünüyorum. Bir eğitimci şöyle der.”Dinlenmek sırtüstü yatmak de yatmak değildir, değişik uğraşlar insanı ancak dinlendirebilir.” Bu uğraşların en iyisi de okumayı sevmektir. Okumak aynı zamanda gerileyen akıl değerlerini de kısmen de olsa engeller.

Uzun ve çok yağışlı bir kış geçirdik, sanırken geri geliverdi. Yani uzadıkça uzuyor .Lastik gibi desek sanırım, uygun olur.

Meriç’i Tunca’yı hiç böyle görmemiştim yıllardır. Gerçi Edirne zaman zaman su baskınlarını yaşadı hep. Yatakları dolu dolu aktı koca kış boyunca. Birçok yerde yatağına sığmadı. Akışları da öyle. Yüz metre koşusu olmasa bile, bayrak koşusuna benzetilebilir.

O denli akıntıya rağmen suları yine bulanık, yine pis.. Yazıma aldığım şiire hiç benzemiyor.

İşte o şiir:

MERİÇ

Eğer gözlerin Meriç’se senin

Meriç değilim dersem

Sakın inanma

Dallardan sarkınca

En olgun meyve

Akıp gittiğime

Sakın inanma

Derdim yaz ortası

Meriç’te ada

Dört yanım su

Aksim sularda

Bir şarkı olunca

Meriç baharda

Sevgi sevgi akmıyorsa

Sakın İnanma

N. Tezcan

Bir gıdım mavicik bile yok sularında Grinin tonları Enez’e doğru doludizgin sanki Meriç Tunca’ her an taştı, taşacak gibi, şaşkın ve huzursuz.

Dünya’nın ve şiir dünyasının durumu da hiç iç açıcı değil. Ülkemizin gündeminde de koyu-gri bulutlar dolaşıyor.Mavi, gökyüzümüzden elini eteğini çekmek üzere.Bir yerde iç sorunlar öte yanda dış kaynaklılar. AB ye uzun zamandır istenmiyoruz Yalancı Ermeni soykırımı taraftar bulabiliyor. Camilerin minarelerinden bile rahatsız olanlar var. Kendi yağımızla kavrulma yolunda bir türlü ilerleyemiyoruz. İç sorunlarımızı kavga-gürültü çözmeye çalışıyoruz. İşsizlik ve açlık sınırında olanları yalnız bırakıyoruz. Beş beş buçuk büyüklüğünde ki bir depremlerde yerle bir olan köylerimiz ve canından olan insanlarımız. Evler kerpiç bile değilmiş, Yığma taşlardan yapılmış. Şimdi yeni evler yapılması söz konusu. Bunlar ölümler olmadan önce yapılamaz mı? Türkiye genelinde kerpiç en biraz utanç verici değil mi? Gelir dağılımındaki dengesizlikler hiçbir zaman düzelmedi, düzelmiyor Bazıları bal, börek, bazıları kuru ekmek.

Sorunlarımızı el ele, gönül gönüle verip bir türlü çözemiyoruz. Türkiye genelinde kerpiç ev biraz utanç verici değil mi? Gelir dağılımındaki dengesizlikler hiçbir zaman düzelmedi, düzelmiyor Bazıları bal, börek, bazıları kuru ekmek…

  1. bir türlü çözemiyoruz. Yeni kuşağın gözü dışarıda. Bilim ve akıl bize yol gösterse bu sorular çözülür kanısındayım Gide gide çölleşmek gücüme gidiyor doğrusu.

Öylem değil mi “Üç güzel kardeş” Tunca, Arda, Meriç, öyle değil mi?

Yani dereler çağlıyor mu, ağlıyor mu, belli değil… Çünkü seddeler yeterli değil.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.