Dünyada ve ülkemizde haber almada İletişim araçları o kadar çok gelişti ki, ülkenin veya dünyanın bir yöresinde meydana gelen olayların haberleri anında dünyanın dört bir yanında duyuluyor. Doğrusu ve yanlışı ile halk bilgi sahibi oluyor.

Son günlerde duyduklarımız, siyasetin gündemine oturan haberler iddialar “ bunlar nasıl oluyor” dercesine hafızalarımızı zorluyor. Bu olaylarda kimin doğru kimin yalan söylediğini, kimlere inanacağımızı şaşırdık.

Bakıyorsunuz kamuoyuna yolsuzluk hırsızlık olayları yansıtılıyor. Bu konuda belgeler teşhir ediliyor iddialar ortada geziyor. Bunun karşılığında bu suçlamalarda suçlananlar tarafından halkı tatmin eden inandırıcı bir cevap verilmiyor.

Buna karşın suç isnat edilenler çareyi uzun yıllar öncesinden bu olaylarla ilgisi bulunmayan suçlamalarla adeta bu hatalarının üzerini kapatmak istiyorlar.

Bu yenilir yutulur yanı olmayan ağır ve onur kırıcı olan ülkemiz açısından da üzüntü verici suçlamalar karşısında duyarsızlık bunların yok sayılması daha ne kadar devam edecek.

SUSMAK KABULLENMEK DEĞİL MİDİR?  

Ortada çok önemli ve devlet adamlarına yakışmayacak ağır suçlamalar olduğu halde bunlar karşısında olanları yok saymak “ susmak kabullenmek anlamını” getirmez mi sorusunu gündeme getiriyor.

Bu konularla ilgili yurt dışından da tepkiler gelmesine rağmen bu pişkinlik bu suçlamaları yok sayma bir süre sonra nasıl olsa unutulur beklentisinde olmak halkın devlet yöneticilerine karşı güvensizliğini arttırabileceği hesap edilmiyor mu?

Haydi, bu yönde suçlananlar kendi kabahatlerini örtmek çabasındalar. Peki, o siyasi görüşte olanlar” Ülkemizde neler oluyor. Bu suçlamalarda gerçek payı yok mu” diye bir merakları olayları sorgulamaları gerekmez mi?

Onlar nihayetinde seçmen bu kişilerin tabası onlara günahları ve sevapları ile bağımlı kimseler değil,siyasi parti taraftarı olmak onun hatalarını da kabullenmek ve onaylamak anlamına gelmez. Bu demokrasiyi benimsemiş tüm parti taraftarları için geçerli.

 Bu durumda parti yöneticileri yanlış yaptığında onları uyarmak hatalarına ortak olmamak gerekmez mi? Ne yazık ki, suçlanan parti taraftarlarından bu konuda ses soluk çıkmıyor.

Eğer o suçlamalar iddialar doğru ise “Temennimiz yanlış olması” o zaman bu siyasete kol kanat gerenler bu suçların ortağı konumuna düşmüş olmayacaklar mı?

Partili olmak o siyasi görüşü koşulsuz desteklemek, onaylamak anlamına gelmez. Demokrasisi gelişen ülkelerin seçmenleri böyle davranıyor. Bakıyorsunuz bu ülkelerde bir partiyi militanca destekleyen taraftarları partisinin ilkelerini zedeleyen bir uygulamasını gördüklerinde muhalefeti dahi beklemeden kendi parti yöneticilerini bu yanlışlıkları nedeniyle kıyasıya eleştirip bu yanlışlıktan ders almalarını, cezalanması gerekirse çekinmeden cezalandırılmasına onay veriyorlar.

BENİM PARTİM YANLIŞ YAPMAZ    

Ne yazık ki bizde böyle bir uygulama yok “benim partim yanlış yapmaz” anlayışı siyasiler arasında hâkim olduğu için parti üst yöneticileri bu anlayıştaki seçmenlerine güvenerek yaptıkları işlerde suçlu olsalar dahi, seçmenlerinin bu suçlamalara inanmayacaklarını düşünerek hatalarını suçlarını bir başka suçlama ile gizleme yolunu seçiyorlar.

Olaylara düz mantıkla bakıp benden senden bakışı ile değerlendirenler aslında ülke geleceğinin tehlikeye girmesine çanak tutmuş olmuyorlar mı?

Siyasetin tepesindeki bu belirsizlik gündemde olan akla durgunluk veren bu suçlamalar ancak o siyasi görüşü savunanların uyarıları ile o siyasi parti yöneticiler aklını başına getirir hizaya gelmesini suçlarından dönmelerini “ sade benim dediğim olur bundan başka doğru tanımam” mantığından kurtulur. Bu sağlanmadığı takdirde hatalar zinciri devam eder. Bunun olumsuzluğu zararları ülkemizin geleceğini de tehlikeye sokabilir

***********************************************************************

                    HARFLERİ TOPLAYAMIYORMUŞ

      Anadolu’nun bir köyünden, üç genç askere gitmiş. Asker olan bu gençler köylerinde okuma imkanı bulamadıkları için asker ocağında “Ali Okulu” tabir edilen kurs yerine okuma yazma öğrenmeleri için gönderilmiş. Burada ilkokul öğrencileri gibi ders görmeye başlamışlar.

     Bir süre sonra okuma yazma kursu sona ermiş. Köyden gelen iki asker okuma yazmaya sökmüş yapılan sınavda başarılı olmuş.

    Üçüncü asker ise bir türlü sınavda başarılı olamamış. Harfleri tanıdığı halde yan yana getirip cümle kuramıyormuş. Okulda kurs veren komutanı askere “Neden başarılı olamadın harfleri tanıyorsun fakat okuyamıyorsun ” dediğinde asker;

“Komutanım ben bütün harfleri tanıyorum tek tek okuyabiliyorum fakat harfleri bir araya getirip cümle kurmayı başaramıyorum” demiş

cepbahis - cratosslot - dinamobet - dumanbet - efsanebahis

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.