Ülkemizde ekonomi dibe vurmuş dolar aldı başını gidiyor. Esnaflar sattıkları malı yerine koyamıyor. Her ürüne yüzde elliden fazla zam yapılmış. Bu arada fırsatçılar devrede sattığı ürünün dolarla ilgisi olmasa da  o da  sattıklarına zam yapıyor.

Ülkemiz böyle  ekonomide  sıkıntılı önemli günler geçiriyor.

Peki halkın seçtiği milletvekilleri bu günlerde nerede  birçoğu deniz kenarında  tenlerini kızartıyor. Bazıları evlerinde ailesiyle  eş dostuyla  istirahatta.

Ülkenin böyle önemli günlerinde Milletvekillerinin Ankara’da olması, meclisin açık bulunması gerekmez mi?

 Gerçi milletvekillerinin, meclisin ülke yönetiminde pek etkisi yok. varlıkları ile yoklukları  belli değil.

Her şeye rağmen ülkenin böyle önemli aşamadan geçtiği bir dönemde Ankara’da bir araya gelip  fikir beyan etmeleri gerekmez mi?

Seçileli kaç ay oldu. Bu günlerde tatile çıkmasalar ne kaybederler.

Sizi halk kendisini temsil etsin diye oraya gönderdi.

Öyle meclis dışından gazel okuyarak temsil olmaz.

Şu günlerde  milletvekillerinden bir ses duyan , fikirlerini açıklayan var mı?

Gerçi bir fikir beyan eseler de  dikkate alınmayacak. Bu arada CHP’nin meclisi toplaması talebinde bulundu  bu yerinde bir öneri. Böyle  önemli zamanda Meclis üyelerimiz  kurtuluş Savaşında olduğu gibi  Ankara’da  olmasında yarar var.

 İşadamları derneği ile TOBB ortak açıklama yapmış. Hükümetin aldığı kararları desteklediğini bildirmişler. Bunun aksi bir açıklamayı beklemek mümkün değildi.

Bu açıklamaların bir bölümünde bu ekonomik sorunların  şu nedenle ortaya çıktığını  belirten   sözcükler, uyarılara kısaca değinilmiş.

Eğer oda ve borsalarımız zamanında hükümete gerekli uyarıyı yapmış olsalar akıntıya kürek çekmeselerdi belki de hükümet daha önce gerekli önlemleri alabilirdi.

Onlar ise koşulsuz olarak hükümete desteklerini sürdürdü.

Hiçbir zaman uyarıcı talepleri olmadı.

Daha öneki yıllarda hükümetlere yaptıkları eleştirinin bir bölümünü  bu hükümete yapma cesaretini gösteremediler

Bir anlamda bu ekonomik bunalımın sorumlusu durumuna düştüler.

Aslında bu kurum temsilcilerinin asli görevi, gerektiğinde devleti yönetenleri uyarmak olmalıdır.

Tabii onların her zaman tuzları kuru.

Ekonomik zorluklarda fazla etkilenmiyorlar.

Bunun faturası her zaman olduğu gibi küçük esnafa, dar gelirli emeklilere ve çalışanlara çıkıyor.

Yine de ceremesini onlar çekecek.

Onun için meslek kuruluşlarımızın tepesinde görev alan yöneticilerin artık koltuklarından kaldırılması gerekir. Bazıları on yılı aşkın o koltukları işgal ediyorlar.

Bu zatlar koltuklarından olmamak için gerekirse dokuz takla atarlar.

Aslında ülkemizde tasfiye işlemlerine kurumlarımızın Ankara’daki yönetimlerinden başlanmalı.

Amerika’da Başkanlar en çok iki dönem seçiliyor. Bizde hem siyasette hem de meslek kuruluşlarımızın üst yönetimlerinde ömrü billah o görevde kalanlar var.

Bazılarını ancak ölümleri halinde görevleri son buluyor.

He nedense delege oyunlarıyla koltuklarını koruyan bu muhteremlerin görevlerini sınırlandırmak kimsenin aklına ve işine gelmiyor.

Onlar ise lüks bürolarında kayak maaşlarıyla saltanatlarına devam ediyorlar.

FIKRA

FIRINCIDAN AL BAKKALA VER

Bir Bektaşicin geçmiş zamanın parasıyla kırk parası varmış.

 Yirmi parasıyla ekmek almış. Kırk kuruşu vermiş parasının üstünü istemiş fırınca : “ Verdik ya” demiş

 Bektaşi fırıncı ile kavgaya başlamış. Fakat başa çıkamayacağını anlayınca

“ Allah seni bildiği gibi yapsın” demiş oradan parasını almadan ayrılmış.

Biraz ötedeki bakkala gitmiş.Bakkaldan yirmi paralık peynir istemiş.

Parasını vermeden bakkaldan çıkmış. Bakkal arkasından bağırmış:

 “Baba yirmiliği vermedin.”

Bektaşi:

“ Verdik ya..”

-“ hayır vermedin”

 Bakkal belki verdi de unuttum diye tartışmaya son vermiş.

Bektaşi bir kenara çekilip karnını bir güzel doyunduktan sonra :

–“ Allah’ım  sen bu işin esasını biliyorsun, parayı fırıncıdan al bakkala ver de haksızlık olmasın”

SURATI SİRKE SATMAK

Toplumda asık suratlı,yüzü hiç gülmeyen insanlara halk arasında  sevilmediğini belirtmek için “ Suratı sirke satıyor deyimi kullanılır.

 Bu sözlerin hikayesi şöyle:
 Bir zamanlar yüzü hiç gülmeyen sinirli bir bakkal varmış.İşyerinde sattığı balın en iyisini  getirip çok ucuza satmasına rağmen dükkanına alışveriş için gelenler çok azmış.

Bu arada güler yüzlü sevecen görünüşlü komşusunun işyerindeki  mallar pahalı olmasına rağmen müşteriyle dolup taşıyormuş.

Müşterisizlikten canı sıkılan  asık suratlı bakkal, bu işin sebebini araştırmaya karar vermiş.

  Durumu bu işin ehli olan bir tüccara açmış.

-“ İşyerime müşteri gelmiyor bunun sırrı nedir “ diye sormuş.

 Tecrübeli tüccar bakkalın hiç gülmeyen yüzüne bakıp:

-“ Evlat demiş. Sen işyerinde en kaliteli balı satıyorsun ama, suratın sirke satıyor. Bu suratla sana hiçbir müşteri gelmez” uyarısında bulunmuş.

KURUMLAR ARASI YAZIŞMALAR  BÖYLE KONULARLA OLMAMALI

Edirne Makine Mühendisleri Odası kanalıyla yazılar bir yazıda Edirne Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasına bağlı araç plaka basım yerinin adresinin Makine Mühendisleri binasının yanına taşınmasından sonra bu yeri bulamayan vatandaşların bu adresi Makine Mühendisleri yetkililerine sorması oda yöneticilerini rahatsız etmiş. Araç plakaları basım yerinin daha net bir şekilde belirtilmesi ( O nasıl olacak bilmiyorum zira binanın önünde tabelası var) için ŞOFDER’e” “yerinizi belirten levhalar  asınız”  şeklinde  bir uyarı yazısı göndermiş. Böyle sudan gerekçelerle yazışmaya ilk kez tanık oldum.

Bunlar bir telefonla çözümlenecek işler, yazışmalara gerek yok.

Aslında Makine Mühendislerimizin yapması gereken çok daha önemli işleri olduğunu sanıyorum.

Örnek  vermek gerekirse, Edirne’de üç kat üzeri binalarda asansör zorunluluğu var. bu yeterince denetleniyor mu?

Mevcut asansörler sağlıklı bir şekilde çalışıyor mu?

 İnşaatlarda meslekleri ile ilgili denetimlerde aksaklık olmuyor mu?

 Buna benzer meslekleri ile ilgili işlerde buradaki duyarlılığı gösterseler daha iyi olmaz mıydı? 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.