Giderken çiçekler (Erik, badem, kayısı elma…)ağaçlarına gelinlikler giydirmişti. Çoğu pembe beyaz gülümsüyor, baharı müjdeliyordu sanki. Toprak yeşermiş, ama ağaçlar henüz yeşermemişti.Karpuz kabuğunu görmeden denize girenler vardı yine de.

İki ay sonra döndüğümüzde ağaçlar da dahil her şey yeşermiş, hatta sararmalar başlamıştı. Yemyeşil ama sıcak mı, sıcak bir Edirne bulduk.

Bu yılın özelliği midir nedir; hemen hemen mayıs sonlarına değin serince giden havalar ani bir virajla yakıcı konuma dönüşüverdi.

İzmir’de, en başta palmiyeler olmak üzere değişik bir bitki örtüsü var. İzmir’den başlayıp Gelibolu’ya değin zaman zaman çam ve zeytin ormanları, yalnızca seyretmek için bile değer.Zeytincilik ve zeytin yağı o bölgenin en önemli geçim kaynağı, bilindiği gibi.

Trakya’ya ayak basınca, ilk duyumsadığım ıhlamur kokuları oldu. Oralarda görmedim ıhlamur. Belki var da ben göremedim.

Ihlamurların görkemli duruşu, şifalı çiçekleri hep ilgimi çekmiştir. Yine ve her zaman öyle.

Bunun bir nedeni de Vize olmalı. Vize’nin tek caddesi iki yanlı ıhlamur.Açtıklarında koku tüm caddeyi kaplar. Yani o cadde ‘ıhlamur kokulu cadde’ konumuna dönüşür ıhlamurlar açınca.

Balkanda yetişen ıhlamurlar hem daha görkemli, hem daha temizdir. Toz-topraktan uzakta oldukları için hem daha değerli, hem daha sağlıklıdır. Kaç yıl önce ıhlamur festivali başlatılmiştı Vize’de. Devam etmedi nedense. Geri kafalılar kulp buldular hemen.

Sıcaklar böyle aşırı seyredince İnsanın aklına deniz gelir hemen. Edirne’ye ve Edirnelilere en uygun deniz Enez-Saros Körfezi. O kıyılarda öyle hızlı bir papılaşma var ki, sorma gitsin. Sıcağı sırtında hissedenler doğru Saros’a. Enez-Gülçavuş sahilindeki ev de bizi bekliyor. On ay ıssız ve yalnızdı, özlemiştir. Çağırıp duruyor da nazlanıyoruz. Ama Edirne sıcaklarını da çekmek istemiyoruz.

Bakalım hangi kefe ağır basacak?

Eve dönüşün de ayrıcalığı ve başka bir tadı varmış. Onu da yaşamalı insan.

Kürkçü dükkanı örneği..

GAZEL

Cılız mavi güneşlenen sümbüller

Sırtlarında martın soğuk yüzü

İri sarı nergisler kışın bittiği yerden

Japon güllerini tablosuna resimler

Çiğdemin adı var menekşenin moru

Şurdan buradan kulvarında eksi-artı al

Vitrin güzellerine son misli yanık dal

Kendini uyanık sanan meyvesiz

Gölge etmese de ikiz kuleler

Kandırmaca vitrinlerden soygun el eder

Ormanı bile ceylandan, geyikten gazel

Aşkın suyu döküldü kırılınca vazo

Dökülen su değildi kalp çizdiler halıya

N.T

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.