İkince Dünya savaşının  başlangıcı olan 1. Eylül 1939  tarihi ile başlayan ve tüm dünyayı saran savaşlarda   bazı ülkeler harabe haline döndü. 60 milyon can kaybı onun kat kat üzerinde yaralı ve ile tarihin en kanlı savaşı yaşandı.

Bu acı gün  daha sonra Birleşmiş Milletlerce 2, Dünya Savaşının savaşın başlama günü  bir daha böyle  savaşlar olmaması için barış günü olarak kutlamanın  yanında  o acı günleri  hatırlara barışı özleme günü  olarak kutlanmaya  başlandı . Her yıl bu günde aynı barış nutukları atılıyor.

Barışı duyulan özlem dile getiriliyor. Tüm bu çabalara rağmen özellikle Ortadoğu’da özlenen  barış bir türlü gelmiyor.

Aynı dine inanan ve aynı ırktan inanan insanlar emperyalist ülkelerin oyununa gelerek  birbirini  boğazlıyor. Yine böyle olayların sürdüğü bir zamanda Barış Günü kutlandı. Barış özlemi konusunda nutuklar atıldı.

Özlemler dile getirildi.

---------------------------

ÜLKEMİZDE DE ÖZLENEN BARIŞ SAĞLANMIŞ DEĞİL

Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz sözü “ Yurtta Sulh Cihanda Sulh”  ülkemizin  barış politikasında izleyeceği yolu belirliyordu.

 Atatürk    Bu sözleriyle yurtta sulh sağlamadan  cihanda sulhun, barışın sağlanamayacağını bu arada komşu ülkelerle  dostça barış içinde yaşama  özlemini dile getiriyordu.

Atatürk savaş ortamında yetişmiş, savaşın bir ülke için son çare olduğunu bilen bir önderdi.

Onun için  konuşmalarında her zaman  barışa özlemini dile getirmiştir.

Atatürk’ün  bu  ilkesinden vazgeçilmesi sonucunda  ülkemizin bugün geldiği durum ortada. Çevremizdeki ateş çemberi  gibi. Dış politika ve sömürge ülkelerin bitmez tükenmez emelleri sonucu  çevre ülkelerde savaş eksik olmuyor..böyle bir ortamda  barışı sağlamak çok güç.

Halkımızın sağduyusu, devletine bağlılığı ülkemizde barışı baltalamak isteyenlerin amaçlarını kursaklarında kalmasına neden olmaktadır.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen halkımızın  en çok özlem duyduğu,  ülkemizde barışın tesis edilmesidir.

Bunu sağlamak da ülkeyi yönetenlere düşmektedir.

Ülkemizde özlenen huzurun sağlanması insanlarımızın yüzünü güldüreceği gibi ülke kalkınmasına da olumlu katkı yapacaktır.

Dileğimiz o ki,  barış gününde atılan nutuklardaki özlemler ülkemizde bir an önce gerçekleşir. Barışın gelmesi  ülkemizde olduğu gibi özellikle çevremizdeki ülkelere de barış ve huzur gelir.

----------------------------------

BARIŞ GÜNÜ TARİHÇESİ  

Ülkemizde ve dünyada 1 Eylül tarihinde kutlanan “Dünya Barış Günü” tarihçesi,  Bilindiği gibi  2. Dünya Savaşı’nın başlama tarihi olarak kabul edilen  ; 1 Eylül 1939’da Naziler Polonya’yı işgal etti böylece 2. Dünya Savaşı başlamış oldu.

Alman faşistlerin Polonya”yı işgali sonrasında başlayan  savaşlarda  60 milyon insanın hayatını kaybettiği 2. Dünyada en kanlı savaşlarından biri olan bu savaşın başlangıç tarihi  Birleşmiş  Milletlerin (BM) aldığı bir kararla 1 Eylül “Dünya Barış Günü” olarak tarihte yerini alıyor

Türkiye’de her yıl 1 Eylül tarihinde o acı günler anılıp  bir daha savaşların olmaması için  o gün  Barış Günü kutlanıyor..

-----------------------------

BELEDİYE TUVALETLERE DÜZEN GETİRMELİ

 İnsanların en önemli ihtiyaçlarının giderildiği  yerlerden  biri olan tuvaletlerde   eski usulde devem edilmesi,  modern ve her yaşta insanların rahatlıkla ihtiyaçlarını göreceği şekilde yapılmaması özellikle yaşlılar engelli ve yurt dışından gelen vatandaşlarca hoş karşılanmıyor.

Vatandaşlar bu konuda tepkilerini dile getirerek, “Bugünkü tuvaletlerde yaşlı ve sağlık sorunu olan kimselerin ihtiyacını görmesi mümkün değil. Tuvalet işleticilerine neden modern tuvalet yapılmıyor diye sorulduğunda “izin verilmiyor” şeklinde  yanıt aldıklarını, tuvalet hizmetlerinin yeterli olmadığını  belirten vatandaşlar,Edirne belediyesinin modern tuvalet yapılmasına karşı olması mümkün değil. Öyle olsa dahi Edirne gibi yurt dışından insanların eksik olmadığı  turistlik bir kentte bu tür medeni ihtiyaçlar  yaşlı vatandaşları ve turistleri de  dikkate alınarak yapılmalı. Ne yazık ki, Edirne’de bu ihtiyaç dikkate alınmıyor.

Belediyemizin  bu çağrımızı dikkate alacağını umuyoruz” diye şikayetlerini dil getirdiler.

DİYANETİN TAVRINI KINIYORUM

30 Ağustos  günü kutlanan ,ülkemizin kurtuluşunun simgesi olan  Zafer Bayramında Diyanet İşleri Başkanlığının camilere gönderdiği hutbe metinlerinde  ve mahalli basınımızda yayınlanan  yazıda kurtuluş Savaşımızın önderi olan Mustafa kemal Atatürk’ün adının geçmesi , kurtuluş önderlerinden bahsedilmemesi  yüce dinimizin ilkelerine de ters düşen bir tavırdır.

Bir barış ve kardeşlik dini olan İslam dinimiz temsilcilerinin ülke  önderlerine  bu tür yaklaşım  ülke barışına ve dinimize yarar değil zarar getirir.

Nitekim diyanet İşleri Başkanının bu tavrı ülke genelinde  tepki ile karşılandı..  Türkiye’de konumu ne olursa olsun Kurtuluş Savaşı önderi  bu ülkenin en büyük lideri olan Atatürk ve  ülkemizin  kurtuluşunu  gerçekleştiren kahramanlara karşı bu tür ilgisiz kalamaz.

Eğer o niyetleri varsa bir gün yanıldıklarını anlayacaklardır.

O nedenle Diyanet İşleri Başkanının bu tavrını  yadırgadığımı ve kınadığımı belirtmek isterim. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.