Yıllardan beri Edirne’nin turizm kentimi yoksa tarım kentimi sorusu sorulur.

Sanayi kenti mi sorusu elbette akla gelmez ve gelmemesi de doğaldır zaten.

1994 yılında açılan OSB den hala arzulanan verim alınamıyor ne yazık ki.

25 yıl geçmiş olmasına rağmen hala fabrika sayımız yirminin üzerine çıkamadı.

Onun için Edirne Sanayi şehri mi? sorusunun sorulmasını dahi hak etmiyor.

Ama Tarımda da turizmde de önemli mesafeler kat etti.

Her ikisini de tam anlamıyla hak eder boyutlara ulaşamamış olsak bile.

Neyse biz Turizm boyutunu ele alalım bu gün.

Son yıl verilerine göre 2018 yılında en fazla yabancıyı konuk eden 3.il konumundayız.

Bulgaristan’dan ve Yunanistan’dan gelen günü birlikçiler bu sayıyı arttırdı dense bile gelen kişi Turist olduğuna göre yanlış bir sıralama kabul edilemez.

Ramazan ayı bereketi her yıl olduğu gibi değil bu yıl.

Her Ramazan ayında bilhassa da 15 inden sonra ilimizi ziyaret eden vatandaşların yoğunluğu bu günlerde başlar gibi görünse de, İstanbul seçimleri bu yıl ki ziyaretçi sayısını çok düşürdü.

Çünkü Ramazan ayı ziyaretçilerinin çoğunluğu İstanbul İlçe Belediyelerinin düzenlediği turlar ile geliyorlardı.

Seçimler nedeniyle Belediyeler resmi prosedürü yerine getirme konusunda karşılaştıkları sorunlar nedeniyle bu turları yapamıyorlar ve dolayısıyla gelen konuk sayısı da bu oranda düşüyor.

Geçtiğimiz yıllarda Cami ve tarihi mekânları ziyaret için gelen günü birlik ziyaretler ufak tefek hediyeler alarak esnaflarımızın yüzünü güldürürken, iftar nedeniyle lokantaları dolduranların meydana getirdiği ekonomik katkı da küçümsenmeyecek boyutlara ulaşabiliyordu.

Ama bu yıl maalesef bu oranın % 50 düşük olduğunu söylüyor esnaflarımız.

Her şeyde bir hayır vardır demek lazım.

“Allah insanın rızkını keserse canını alır” sözünü hatırlamalı esnaflarımız.

Hep söyler dururuz, “Edirne’nin ekonomik anlamdaki kurtuluşu Turizm de” diye.

Turist, genellikle görsellikle ilgilenir.

Göze hitap eden ve hoş gelen gerek tabii, gerekse de yapay oluşumları merak eder.

Bunun ötesinde hepsinden önemlisi de tarihi eserlerin varlığı kendisini çok ilgilendirir.

Tabiî ki yiyecek konusu da bunlardan ayrılmaz bir parçadır.

Yani akıllara kazınmış ve reklâmı iyi yapılmış yöre yemekleri için bile insanlar kilometrelerce yol kat ederek bir yerden bir yere giderler.

Bu saydıklarımın tümü Edirne’mizde mevcut.

Allah bu şehre her türlü tabii güzelliği nasip etmiş.

Üç tane nehrin içinden aktığı bir şehir bulmak zor hatta mümkün değildir.

Türkiye’de yeşili bol şehirlerden on tane say deseniz mutlaka Edirne bu sıralamaya girer.

Ama kıymetini biliyor muyuz, yani iyi bir şekilde değerlendirebiliyor muyuz, bu tartışılır elbette.

Avrupa’nın herhangi bir ülkesinin şehrinde böyle bir imkân olmuş olsa zannederim etrafında yapılacak tesisler ile cennet olur.

Yapay güzellikler dedik.

Sayın belediye başkanı Recep Gürkan bu anlamda göze hoş gelen yenilikleri yapmakta mahir zaten.

Dışarıdan gelen birçok insan bu yeni düzenlemeler konusunda oldukça güzel şeyler söylüyorlar Edirne için.

Tarihi zenginlik itibariyle ilk üçe giren bir şehiriz.

Camileri, hanları, hamamları, çeşmeleri, kervansarayları ile koskoca bir imparatorluğun izlerini taşıyor Edirne’miz.

Bu güzel şehri, turizm sektöründen yeterince nemalanabilen bir şehir haline getirmek için elimizden geleni yapmalıyız.

Yeter ki ev sahipliğinde kusur yapmayalım.

İşte o zaman telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet vermemiş oluruz ki, buda en büyük Edirneliliktir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.