Edirne’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 97. Yıldönümünü  yöne coşku ile   kutluyoruz.

Kurtuluş gününü  Edirneliler açısından büyük önemi vardır.

Her yıl bu kutlama  günü halkın katılımı  ile kutlarlar.

Edirne  halkı tarih oyunca  düşman işgalinden en çok çile çekmiş acılar yaşamıştır . 

Kurtuluş Savaşı öncesi  Edirne ,Yunanlıların,  Bulgarların,  Rusların işgaline uğramıştır.

Balkan Savaşında Edirne’nin Bulgarlar tarafından işgali sırasında   Sarayiçinde toplanan Edirne  halkının bir bölümü yaşamını yitirdi, bazıları ise ağaç kabuklarını yiyerek hayatta kalmayı başaran  çileli insanların yaşadığı bir bu kent, Edirne.

Bugüne kadar  tüm engellemelere ,suçlamalara ve hizmetten yoksun bırakılmasına rağmen halk her zaman kentine  ülkesine sahip çıkmış  demokrasiye  bağlılığını göstermiştir.

Ülkemizde çağdaş   insanların yaşadığı bir ilin insanları  her zaman Atasına,  bayrağına  bu güzellikleri bizlere sağlayanlara  saygı duymuş onları sahiplenmiştir..

Onun için bizim halkımız kurtuluş bayramına çok değer verir ,büyük  ilgi gösterir.

 İşgal sırasında ilimizde   birçok haneden   düşman  işgallerde canını veren savaşın  çilesini çeken insanlarımız olmuştur. Halkımız atalarından  acı  hatıralarını dinleyerek bugünlere geldik.  Bu çileleri çeken insanların torunları   Cumhuriyetin değerin  herkesten çok iyi  bilir ve onu sahiplenir.

Bu ilin halkı bazı çevrelerin  yaptığı gibi Cumhuriyet ve ülkenin kurtuluşunu sağlayan önderlere cumhuriyet ilkelerine  karşı tavır almaz..

Edirne halkı 25 Kasım kurtuluş günü yıldönümünde   bir kez daha böyle mutluluk dolu bir gün yaşıyor. Edirne’de kurtuluş günü coşkusu bir başka güzel  kutlandığı kanıtlandı.

O günde hava koşulları nasıl  olursa olsun  kurtuluş törenlerini izlemek için  elinde Türk  Bayrağı ile çoluk çocuk  bayram kutlama alanına  koşar.

Bir kez daha dedelerinden duyduğu o acı hatıralardan sonra kurtuluşun coşkusunu yaşar.

Kutlama sırasında  bazılarının gözleri dolar duygulanır. Onun için düşman işgalinden kurtuluş günleri Edirneliler için bir başka anlam taşır .

Bu duygularla tüm halkımızın 25 Kasım Kurtuluş gününü en içten duygularla  kutlarım.

 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

SİYASİLERİN  TARTIŞMALARINDAN BIKTIK USANDIK

Televizyonlarda siyasi parti üst yöneticilerinin ve komisyonlarda yapılan  sokak kavgasını andıran görüntüleri gördükçe Demokrasimizin geldiği  durum  açısından üzüntü duyuyoruz.

Ülkemizin elit tabakası  olan halk tarafından seçilen  özellikle ülke yönetiminde söz sahibi olunan bir  yerde  böyle çirkin sözler kullanmamalı.

Siyasiler bu sözleriyle halka kötü örnek oluşturuyorlar.

Onları duyup  bu konuşmaları halk da benimserse  ülkemiz ne hale gelir?

Gelişmiş iletişim araçlarıyla bu çirkin görüntülerin halkı yansıtılmasının faturası ağır olur.

Onu gören halk “ Onlar öyle yapıyor ve suç oluşturmuyorsa  ben de yaparım” anlayışının yaygınlaşmayacağını kim garanti eder.

Hani bir halk deyişi vardır” İmam yellenirse  halk daha büyüğünü yapar” mealindeki göz  bunu yansıtmıyor mu?

 Halk bu çirkin görüntüleri ekranda gördükçe televizyon izlemek istemiyor.

Bu görüntüler toplumu kutuplaştırıyor.

Buna sebep olanlar aslında ülkemize  yararlı bir iş yapmıyorlar

Çok yazık. 

-----------------------

KREŞ SORUNUNA EL ATILMALI

Özellikle çalışan aileler için kreş sorunu hayati önem taşıyor.

Küçük çocuğunu güvenilir ellere bırakmada güçlük çeken ailelerin bir bölümü ya ücretsiz inine ayrılıyor  ya da  işini terk ediyor.

Bunun için ülkemizde  olduğu kadar bölgemizde de kreş sorunu çözüme kavuşmalı.

Daha önceki yıllarda  kurumlarımızın kreşleri vardı.

O kurumda çalışan aileler güvenle oralara çocuklarını bırakabiliyorlardı.Annelerin gözleri arkada kalmıyordu.

Şimdi bu imkanlar yok denecek kadar azaldı.. Bazı çalışan aileler çocuklarını ya yakınlarına teslim ediyor ya da imkanı olanlar  çocuklarına bakıcı tutuyor

Çocuk bakımı öyle herkesin yapabileceği bir görev değil, o konuda beceri ve eğitim isteyen bir görev.

Bu alanda yaşanan  çocuklara yönelik çirkin görüntüleri izleyen aileler çocuklarını emanet etmede endişe duyuyorlar.

Bu denli önemli bir hizmet için ne mahalli idarelerin ne de devletimizin yeterli  gayret gösterdiğine tanık olmuyoruz.

Evladı güvende olan  çalışan aileler çalıştıkları kurumda da daha faydalı olurlar.

İstirahat saatlerinde gidip çocuklarını görebilirler.

Böyle önemli bir hizmet halkımızdan neden esirgeniyor? Ülkemizde  bu denli öneli, çocukların sağlığı ve güvenliği  için  gerekli  olan  bir hizmet neden göz ardı ediliyor acaba.

-----------------------------------

KÖY ENSTİTÜLERİNİN ÖNEMİ ŞİMDİ  DAHA İYİ ANLAŞILIYOR

Ülkemizde eğitimde devrim yaratan, kıt imkanlarla eğitimde ayrı bir çığır açan, pratik ve teorik eğitimi bir arada yürüterek  ülkemiz eğitimine damgasını vuran  Köy Enstitülerinin eğitimimizde ne kadar önemli olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyoruz.

Elde para yok, imkanlar kısıtlı. Öğrenciler okulların yapılmasına katkı yapıyor, okul inşaatında ve tarlalarda  bir amele gibi çalışıyor.

Onun yanında eğitimine  de devam ediyor.Bu okullarımızı bitiren, eğitim ordusuna katılanlar okullarında bir enstrüman çalmasını öğreniyor. Eğitimleri sırasında  halkla içi içe olması,  okulun bazı ihtiyaçlarının öğretmenler tarafından karşılanması  öğrencilere öğretiliyor.Tüm bölgelerin folklorunu öğrenmek  eğitimleri kapsamında yer alıyor.

Öğrencileer bir yanda eğitime devam ederken diğer taraftan  dünyanın tüm klasik eserlerini  okuma zorunluluğu getiriliyor.

Okulda tiyatro ve sportif etkinlikler yapılıyor. Köy Enstitülerinden böyle donanımlı olarak mezun olan öğretmenler göreve başladıklarında  halkla diyalogda sorun yaşamıyor.

Eğitimde başarılı oldukları gibi halkla ilişkilerde de  başarılı oluyorlar.

Öğretmenlerin böyle halkla bütünleşmesi  toprak ağaları ve sermaye çevrelerinin  saltanatını sarsacak konuma gelince buna karşı  olan  siyasiler devreye sokularak  Köy Enstitülerinin kapatılmasına karar veriliyor.

Ülkemizdeki  köy Enstitüsü eğitim sistemini  örnek alan  bazı Güney Amerika ülkeleri bugün  eğitimde bizden kat kat üstün durumdalar.

Bugün eğitimde ülkemin içine düştüğü açmazı  , başarısızlığı gördükçe  keşke Köy Enstitüleri hiç olmazsa  bir on beş yıl daha yaşamış olsaydı.

Oradan yetişen  çağdaş eğitimcilerle  ülkemizde bugün karşılaştığımız sorunlarla karşılaşmazdık.

Onun için  öğretmenler gününü coşku ile kutlanacak bir gün olarak görmüyorum.

Böyle günlerde  eğitimdeki sorunlar gündeme getirilip tartışılmalı . Kutlama olan bu gün eğitimde özeleştiri yapma günü olmalı.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------   

FIKRA

Bir yemekli toplantıda, yaşı hayli ilerlemiş bir kadın çok yakışıklı genç bir adamı köşeye sıkıştırmış durmadan onunla konuşuyordu.

 Bir süre sonra durdu:

-“ Gevezeliğimle sizin canınızı sıktım galiba” dedi.” Sizin gibi genç bir adam benim gibi yaşlı bir kadının anlattıklarıyla  ilgilenir mi hiç,?

Adam kibarca cevap verdi:

-“ Ne münasebet hanımefendi. Sizli yaşlı sayılmazsınız ki”

-“ Sahi mi ? Peki benim kaç yaşında olduğumu tahmin ediyorsunuz,?

 Adam kadını şöyle bir süzdü . Sonra:

-“Bakınız göğüsleriniz için 20..Saçlarınız için ancak 16 yaşında.. Bacaklarınız da 25 diyelim..

 -“ Oh beni çok mahbup ettiniz “diyerek kadın kırıtır.

-“ Ama bir dakika hanımefendi saydıklarımı toplamadım ki “ 

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------

FIKRA

EV HANGİ YÖNDE

Yargıç mahkemede sanığa sordu:

 “Oturduğun ev yolun hangi yanında?”

Sanık cevap verdi:

“ Her iki yanında ..”

Yargıç sanığa bir kez aha sordu:

-“ Nasıl olur, bir insan yolun her iki yanında oturabilir mi?”

 Sanık hiç istifini bozmadan sözlerine devam etti:

-“Olur efendim eğer  yolda yukarıdan aşağı gelirseniz evimiz yolun  sol yanında , aşağıdan yukarı çıkarsanız o zaman  evimiz yolun  sağ yanında olur yargıç bey."

-----------------------------------------

ÖZLÜ SÖZ

O DA SANA LAYIK DEĞİL

 Büyük İskender  ile bir fakir karşılıklı konuşuyor

Fakir:

 “ Az bir şey olsa da bana ihsan etmez misiniz,?” der

İskender:

“Az şey vermek bana düşmez”

“ O halde çok ihsan ediniz”

“ O da sana layık değildir”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.