EGE’nin yosun ve iyot kokuIu güz  güzeli renk cümbüşünün çekiciliği…

Bir mıknatıs gibi.

Körfezleri, koyları ve kıvrımlarıyla… açtığı olağanüstü sergi, bir kez daha bizi de çekti kucağına.Yalnız onlar mı? Çekik gözlü ve barışa dallarını uzatmış zeytin ağaçları ve top çamlarıyla göz alıcı görüntüler…

Hafif puslu bir deniz günü,. Rüzgarsız kıyılar ve dağ-tepeleri ve güz çiçekleriyle “Aklım Ege’de kaldı” dedirten  şarkılarıyla işte  Ege ve işte; incisi İzmir.

 “İzmir’in dağlarında çiçekler açar…” hem de her mevsimde, beşinci mevsim de dahil. Kurtuluşumuzun odak noktası ve incisi. Bu beşinci mevsim bile insanı taa ötelerden  özlemle çağırır  durur.

Hele, Ege’nin birbirinden güzel ve yakışıklı   ,ilçeler… Evleri ve kıyılarda ki yazlık görüntüleri..

Zeytinlikler Gelibolu’nun oralardan başlar. Ve ozanların gözünden kaçmaz.

“Önde zeytin ağaçları arkasında yar/Sene 1946 mevsim sonbahar…’

Şu anda evet; mevsim sonbahar ama sene  o sene değil, yıllar sonrası…

Meyve bolluğu dallardan sakarken türlü çeşir sebzeler otlar albenisiyle  göz alır. Yani bolluk ve bereket tanrısı buralarda kol geziyor olmalı.

Edirne-İzmir yolu artık eskisi gibi değil. Tümüyle otoyol. Arabalar desen sorma gitsin. İnsanlar daha çok gece yolculuğunu tercih emekte. O güzellikleri bir kez daha görmek için gündüz yolculuğu yapıyoruz. Ancak her yerleşim birimlerine girip çıkmak, zaman yitirmek açısından can sıkıcı. Boğazı geçmek bazen uzun zaman alabiliyor.  Bence o Boğaza bir köprü ister. Olur mu, olmaz mı? Onu da ilgililer bilir.

Ancak, şöyle yada böyle göze çarpan fabrika bacalarından yükselen dumanlar can sıkıcı. Zararlarını bile bile önlem alınmaması da dikkat çekici.

Böyle dalmışken, yaralı bır ceylanı andıran  bizim Istıranca Dağları geliyor aklıma.

Trakya’nın kuzeyini, Balkanlardan gelip kaplayan İstanbul’a kadar uzanan Yorgun Istıranca’lar…Trakya’nın gözdesi, canı ciğeri… Istıranca’lar. Karadeniz’le kucaklaşan, bütünleşen, meşe gürgen, çam ormanlarıyla bezeli Isırancalar… Yaralı gövdesi, yanık yüreğiyle, bin bir güzelliği içinde barındıran ve bizi arayan Istıranca’lar… Belki de “Ne oluyor? ‘ diye soran bakışlarıyla bizi arıyor, bulamıyor.

Bu dağları tehdit etmek amaçlı  üretilen projeler…

Orman köylerinde kırılmadık cam bırakmayan taş ocakları, rüzgar tribünleri, santraller.. Kim bilir kaç ağacı canından etti? Bundan sonra nelerin olabileceği zamanla ortaya çıkacak. Zamanla aklımız başımıza gelir mi? Müneccim değilim ki…

Sayısız iş makineleri ormanlarımıza saldırmakta yarışıyor gibi.Ormanlarımızın bereketi yok edilecek gibi.

Oysa bu dağlar, bu ormanlar. Bölgenin oksijen deposu gibi, can kurtaranı. Onlara gözümüz gibi bakmalıyız, diye yalvaran iç sesimizi işiten olmaz mı acep diye sormak istiyorum. Yani dağların ve ormanların nimetleri saymakla bitmez.

Unutmayalım: bu günlerin yarınları da var. Sonraki kuşaklara yaşanılası bir dünya bırakmak, bu kuşağın görevi değil mi?

Ege ve İzmir güzelliğinden söz ettik. Diğer ; ilimiz, ilçemiz, köylerimiz alınmasın. Çünkü bir karış toprağımız bile bir başka Ege, bir başka İzmir..

Yani kısaca, ya da özetle:

 “Bir başkadır  benim memleketim…”

NE YAZAR

Ne kükrersen kükre  “İnleyen nağmeler”

Öyle bir kazık çakmış ki, orta yerine aşkın

Kime ne dersen de, ne söylersen söyle

Borazancı başı, tellal havası

Gedikli doruklarda eksik olmaz kar bulut

Sivil ağaçların çürük çarıktır meyveleri

Sabah, enson sönen gök—yıldız, işte o beni

Dönek bir karga gibi öter seherden

Ne sevda var, ne aşk kaldı DNA ları bozuk

İstediğin denli ağlaş, söylen yalvar

Cepçinin hortumcunun borusu öter hep

Çoğunluk olsa da olmasa da, dillanirdi sürüngenler

Kurulu bir sofranın salıncağında  oh be…

Elmanın kırmızısı, armudun en sulusu aynı cebe hep

N.T

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.