Atatürk’ün adı ve başarıları yabancıların dilinden düşmezken bizim ağzımıza almaya korktuklarımızı onların dilinden duymak…

İşte sanırım o günlere ya geldik ya gelmenin kıyısındayız sanki.

İstanbul’da yapılan bir toplantıda yabancı temsilciler de var.

Hint kökenli beyin cerrahı Prof Anil NANDA .

Okuma yazmayı çok kısa sürede % 10’ lardan , %80’ lere çıkarttığını vurgulayan konuşmasında:

 “Atatürk’e hayranım. Gandhi Hindistan için ne ise, Atatürk’te aynı şeyleri temsil ediyor.”

Konuşmacı Prof. Atatürk, Churchill, ve Gandi’nin ortak noktaları için de:

“Üstün yetenekli olmaları, mükemmeli yakalama arzuları , alçakgönüllülük , şiddete karşı farklı yaklaşımları benimsemeleri.”

Bizim doruklarda bile esmeyen söylemler, yaklaşımlar bunlar. Hele yabancı birinden böyle sözler duymak gururumuzu okşamakta doğrusu. En asil bir rejim olan Cumhuriyet, Kurtuluş Savaşı, başarımızın en güzel ürünlerindendir.

O’nu sevdirmemek için yıllardır çalışanlar ve başarılı olanlar da hep var, her zaman oldu. Başarıları da yadsınamaz. Bir TV programında Atatürk’ê Humeyni’yi tercih ettiğini söylenebilmesi kimin ve hangi koşullandırmanın ürünü?

Yabancıların bile takdirlerini toplayan bu dehayı başkalarının seslendirmesi onur verici elbet. Bizim bu kadarcığını bile yapamamamız bence en büyük ayıplarımızdan

Şu seçim sonrası oluşan kargaşadan sonra bile O’nu yaşamamız gerekmez mi?

Halk iradesinin şu ya da bu biçimde yıpratılması en azından hoş değil.Madem vekil olamayacaktı, neden seçime sokuldu? Neden adaylığı benimsendi? Oysa adaylık konusunda Anayasamızda bile vekil adayı olabilme koşulları var. Onlar dikkate alınmadı mı ki?

Bu Cumhuriyet her şeye rağmen yaşıyor, yaşayacak diyebilmemiz bile mutlu ediyor insanı

Oktay EKİNCİ’ye kulak verelim biraz da:

BAYSAN’ın son yapıtından bir alıntı bu: “ Yoksulduk ama gururluyduk;Cumhuriyet sayesinde en çok 5-6 yılda dünyanın en kalkınmış dört ülkesinden biri olacağımıza inancımız tamdı.”

Olduk mu? Olamadık demek sanırım daha gerçekçi. “İşte hamam, işte tas.”, “

Görünen köy kılavuz istemez.”

Gibi deyişlerle derdimizi anlatmamız olası.

Neredeyse bir asır geçmek üzere. Şu ülke bir türlü istenilen düzeyde bir kalkınma gerçekleştiremedi. Sistemden mi, milli gelir dağılımındaki adaletsizlikten mi? Sömürünün ve eşitsizliğin ortadan kaldırılamamasından mı? Yoksa kısır çekişmelerden, terör belasından mı?

Galibi hepsinden biraz olan bir yumak bu. Söylemek istemesem de kısaca bizim suçumuz, yanlışımız hepsi de. Biri plan der, öteki pilav… Biri laiklik dedi. Öteki “dinsizliktir” diye fetva verdi. Şu ülke için , çıkarlarımız için bir türlü elele veremedik anlayacağınız. Sömürülmekten bir türlü kurtulamadık. Tam bağımsız olamadık

Kendi yağımızla kavrulup sonra dış ilişkilerimizi geliştirme çizgisini bulamadık.

Yüz yüze boşuna yani. Balık tutmasını öğrenemedik bu güne değin. Bir öğreten de çıkmadı. Öğretmek isteyenlerse yanlış öğretti

Unutmayalım Başka Türkiye yok. Olmayacak da…

ATATÜRK GELİYOR/UM

Sonsuzdan sonsuza uçan sevdaya

İşte barış, işte özgürlük diyorum

Anıtkent anıtkent ve yeniden

Atatürk geliyorum.

Her On Kasım’da güz hüznüyle

Ve ülkemle ürperiyorum

Kavalımdan barışa

Atatürk üflüyorum

Yaşamak için çağı yeniden özlüyorum

İlke ilke, düşün düşün

Uzak yoldan , dört koldan

Atatürk geliyorum

Taşımak isterlerse beni karanlığa

Birden çoğalıyorum

Gençliğin gözleriyle gerçeğin sözleriyle

Düşünce düşünce, ok ok

Atatürk geliyorum

Yeşere yeşere ovalar, çiçeklenince dağlar

Samsun’dan, Erzurum’dan

Ankara’dan yürüyorum

Düşün düşün, ırmak ırmak

Atatürk geliyorum

Hangi taşı kaldırsan, hangi çağa göz atsan

Dumlupınar, Sakarya soluyorum

Göz göre göre yarınları

Atatürk görüyorum

Bu nasıl iş ürperiyorum düş bu ya

Atatürk olup aşılmaza ulaşılmaza

Bağımsızlık köprüsünden giriyorum

Ve safları sıklaştıra, çoğala

Atatürk geliyorum

İnce uzun yollara, ışıl ışıl aylara

 “Övün güven çalış” çağlara

Yenibaştan evreni Atatürk görüyorum

Yeni baştan Dünya’ya

Atatürk geliyor/um

N. Tezcan

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.