Uzun yıllar yurdun dört bir yanında güç koşullarda mücadele edip gençlerimize eğitim veren yarınlara  hazırlayan öğretmenlerimiz görevleri sonrası emekli oluyorlar.

    Bu  kadar uzun çileli yaşam sonrası emekli olup dinlenmeleri yorgunluk atıp ömrünün  son çeyreğini ailesiyle eşi dostuyla geçirmesi en doğal hakları ona kimse bir şey diyemez.

    Benim burada değinmek istediğim şu: Emeklilik yaşamını sürdüren   eğitim emekçileri arasında “ Görevim bitmesine rağmen  benim eğitim görevim farklı alanlarda devam etmeli, Ata’mız bize güvenerek  geleceğin gençliğini hazırlamada en önemli görevi bizlere vermiş. Biz bunun sorumluluğu içinde olmalıyız. Emekli olsak da yapacağımız işler olmalı” diyen  emekli öğretmenlerimizin olduğunu biliyorum.

     Emekli öğretmenlerimizin deneyimlerine  yılların verdiği  tecrübelerine bugün çok ihtiyaç var, onlar  çağdaş eğitimin   bence en sağlıklı ve ilkelerinden taviz vermeyen kadrolarıdır, bu deneyimlerini gençlerin geleceğe hazırlanmaları konusunda kullanmaları gerekir. Bence öğretmen sağlıklı olduğu sürece her zaman öğretmen olarak kalmalı toplumda bu yönde gördüğü eksiklikleri  görev sayarak  yerinde uyarıda bulunmalı.

       Gençlerimizi, geleceği emanet edeceğimiz yavrularımızı iyi gelecek günlerin zor koşullarına dirençli şekilde yetiştiremiyoruz.       

   Bunda eğitim sisteminin olduğu kadar ailenin , çevrenin ve medyanın da  olumsuz tesiri var. Gelişen teknoloji onun sağladığı imkanlardan gençlerimiz kendilerine yararlı şekelde faydalanamıyor.

     Her gencin elinde cep telefonu var.  Eller her zaman tuşlarda gereksiz yere beyinlerini meşgul ediyorlar. Aynı şekilde bilgisayarlar ve televizyonlar gençleri uyutma gelecekten uzaklaştırma aracı gibi kullanılıyor.

      Kuşkusuz gençler bu tür teknolojiden yararlanmaları yerinde ve doğrudur. Fakat genç neslin onun yanında ilgilenmesi gereken konular da var.

    Ülkemizdeki sorunlar, eğitim sisteminin bugün geldiği nokta, geçim  sıkıntıları en çok  gençlerimizin ilgi alanına girmeli.

    Gelecek onlarla şekillenecek o günlere hazırlıksız girdikleri takdirde  sudan çıkmış balığa dönerler.

   Eğitim sistemindeki belirsizlik ülkemizin dünya ülkeleri arasındaki durumu herkes gibi beni de endişelendiriyor.

  Onun için emekli öğretmenlerimiz kahve köşelerinde, sağlıksız ortamlarda,  zamanlarını tüketeceği yerde  gençlerin bu  durumu ile ilgilenmeli yeri geldiğinde  uyarıda bulunmalı.

     Gerektiğinde okuma arzusu olup, maddi imkansızlık nedeniyle okuyamayan sınavlara hazırlanamayan öğrencilere ders verip onları bu sınav maratonuna hazırlamalı.Bunu yaptıkları takdirde. Atatürk’ün bizlere emanet ettiği, ülkemizin kalkınmasını sağlayacak gençlik için çok önemli bir görev yapmış olacaklar.  

    Öğretmenlerimizin yapacakları bu görev onlara da huzur verecek, mutlu  edecek, sağlıklı olmalarını sağlayacak. Bunu hayalî bir istek olarak görenler olabilir. Ben toplumun genel durumunu, gençler arasında  lümpen sorumsuz kadroların artması nedeniyle  burada endişelerimi  sıraladım.

     Bu yazılar arşiv olarak gelecek yıllara aktarılacaktır. Dilerim ben bu endişemde yanılmış olurum. Eğer haklı çıkarsam en çok üzülen ben olacağım. Emekli öğretmen arkadaşlarıma saygı ile duyururum.

                           LÜTFEN BİRAZ  SORUMLULUK

          Sonbahar ayları temizlik işçilerinin en zor olduğu aylardır. Bu mevsimde ağaçlar yapraklarını döker onları temizlemek temizlik işçilerimizi görevi oluyor. bakıyoruz ağaçları çok alan yerlerde temizlik işçilerimiz gün boyu  ağaçların yapraklarını temizliyor.

     Bizlere temiz bir ortam sağlamak için gayret gösteriyor.

    Bu arada  bizlerin de çevre temizliğinde gereken duyarlılığı gösterme yükümlülüğümüz olduğunu unutmayalım. Bunu yeterince yerine getirdiğimizi söyleyemeyiz.

   Yediğimiz bir yiyeceğin, içtiğimiz  suyun kabını  götürüp çöp aracına atma yerine, çevreye atmayı marifet sasıyoruz. Baktığımızda insanların yoğun olarak bulundukları yerler hatta okul ve diğer resmi kurum çevreleri bu atıklar nedeniyle çöplük haline dönüşüyor.

 Bir türlü medeni ve çağdaş bir il insanının uyması gereken kurallara uyamıyoruz.

     Dinimizce de temizliğin imandan geldiği belirtilse de biz bu uyarıyı dahi dikkate almıyoruz. Bu konuyu önemsemeliyiz.

    Bir ayağı Avrupa ülkelerinde olanlarımız var oradaki durum biliniyor. Biz neden  bu medeni vasıfları kazanamıyoruz?.

     Israrla bu konuların üzerinde durulmalı, eğitimler ve uyarılar olmalı ve sonunda herkesi bu kurallara uyması gereği hatırlatılmalı.  

      Uzun yıllar yurdun dört bir yanında güç koşullarda mücadele edip gençlerimize eğitim veren yarınlara  hazırlayan öğretmenlerimiz görevleri sonrası emekli oluyorlar.

    Bu  kadar uzun çileli yaşam sonrası emekli olup dinlenmeleri yorgunluk atıp ömrünün  son çeyreğini ailesiyle eşi dostuyla geçirmesi en doğal hakları ona kimse bir şey diyemez.

    Benim burada değinmek istediğim şu: Emeklilik yaşamını sürdüren   eğitim emekçileri arasında “ Görevim bitmesine rağmen  benim eğitim görevim farklı alanlarda devam etmeli, Ata’mız bize güvenerek  geleceğin gençliğini hazırlamada en önemli görevi bizlere vermiş. Biz bunun sorumluluğu içinde olmalıyız. Emekli olsak da yapacağımız işler olmalı” diyen  emekli öğretmenlerimizin olduğunu biliyorum.

     Emekli öğretmenlerimizin deneyimlerine  yılların verdiği  tecrübelerine bugün çok ihtiyaç var, onlar  çağdaş eğitimin   bence en sağlıklı ve ilkelerinden taviz vermeyen kadrolarıdır, bu deneyimlerini gençlerin geleceğe hazırlanmaları konusunda kullanmaları gerekir. Bence öğretmen sağlıklı olduğu sürece her zaman öğretmen olarak kalmalı toplumda bu yönde gördüğü eksiklikleri  görev sayarak  yerinde uyarıda bulunmalı.

       Gençlerimizi, geleceği emanet edeceğimiz yavrularımızı iyi gelecek günlerin zor koşullarına dirençli şekilde yetiştiremiyoruz.       

   Bunda eğitim sisteminin olduğu kadar ailenin , çevrenin ve medyanın da  olumsuz tesiri var. Gelişen teknoloji onun sağladığı imkanlardan gençlerimiz kendilerine yararlı şekelde faydalanamıyor.

     Her gencin elinde cep telefonu var.  Eller her zaman tuşlarda gereksiz yere beyinlerini meşgul ediyorlar. Aynı şekilde bilgisayarlar ve televizyonlar gençleri uyutma gelecekten uzaklaştırma aracı gibi kullanılıyor.

      Kuşkusuz gençler bu tür teknolojiden yararlanmaları yerinde ve doğrudur. Fakat genç neslin onun yanında ilgilenmesi gereken konular da var.

    Ülkemizdeki sorunlar, eğitim sisteminin bugün geldiği nokta, geçim  sıkıntıları en çok  gençlerimizin ilgi alanına girmeli.

    Gelecek onlarla şekillenecek o günlere hazırlıksız girdikleri takdirde  sudan çıkmış balığa dönerler.

   Eğitim sistemindeki belirsizlik ülkemizin dünya ülkeleri arasındaki durumu herkes gibi beni de endişelendiriyor.

  Onun için emekli öğretmenlerimiz kahve köşelerinde, sağlıksız ortamlarda,  zamanlarını tüketeceği yerde  gençlerin bu  durumu ile ilgilenmeli yeri geldiğinde  uyarıda bulunmalı.

     Gerektiğinde okuma arzusu olup, maddi imkansızlık nedeniyle okuyamayan sınavlara hazırlanamayan öğrencilere ders verip onları bu sınav maratonuna hazırlamalı.Bunu yaptıkları takdirde. Atatürk’ün bizlere emanet ettiği, ülkemizin kalkınmasını sağlayacak gençlik için çok önemli bir görev yapmış olacaklar.  

    Öğretmenlerimizin yapacakları bu görev onlara da huzur verecek, mutlu  edecek, sağlıklı olmalarını sağlayacak. Bunu hayalî bir istek olarak görenler olabilir. Ben toplumun genel durumunu, gençler arasında  lümpen sorumsuz kadroların artması nedeniyle  burada endişelerimi  sıraladım.

     Bu yazılar arşiv olarak gelecek yıllara aktarılacaktır. Dilerim ben bu endişemde yanılmış olurum. Eğer haklı çıkarsam en çok üzülen ben olacağım. Emekli öğretmen arkadaşlarıma saygı ile duyururum.

                           LÜTFEN BİRAZ  SORUMLULUK

          Sonbahar ayları temizlik işçilerinin en zor olduğu aylardır. Bu mevsimde ağaçlar yapraklarını döker onları temizlemek temizlik işçilerimizi görevi oluyor. bakıyoruz ağaçları çok alan yerlerde temizlik işçilerimiz gün boyu  ağaçların yapraklarını temizliyor.

     Bizlere temiz bir ortam sağlamak için gayret gösteriyor.

    Bu arada  bizlerin de çevre temizliğinde gereken duyarlılığı gösterme yükümlülüğümüz olduğunu unutmayalım. Bunu yeterince yerine getirdiğimizi söyleyemeyiz.

   Yediğimiz bir yiyeceğin, içtiğimiz  suyun kabını  götürüp çöp aracına atma yerine, çevreye atmayı marifet sasıyoruz. Baktığımızda insanların yoğun olarak bulundukları yerler hatta okul ve diğer resmi kurum çevreleri bu atıklar nedeniyle çöplük haline dönüşüyor.

 Bir türlü medeni ve çağdaş bir il insanının uyması gereken kurallara uyamıyoruz.

     Dinimizce de temizliğin imandan geldiği belirtilse de biz bu uyarıyı dahi dikkate almıyoruz. Bu konuyu önemsemeliyiz.

    Bir ayağı Avrupa ülkelerinde olanlarımız var oradaki durum biliniyor. Biz neden  bu medeni vasıfları kazanamıyoruz?.

     Israrla bu konuların üzerinde durulmalı, eğitimler ve uyarılar olmalı ve sonunda herkesi bu kurallara uyması gereği hatırlatılmalı.  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.