Ülkemizde emeği ile çalmanlar, emekliler çiftçiler zor koşullarda yaşamlarını sürdürüyor.
Büyük bölümü açlık sınırı altında aldıkları ücretlerle yaşam savaşı veriyorlar.Emeklilere verilecek zam oranı ikinci altı ay için %5 olarak belirlendi.Hayat pahalılığı onun kat kat üzerinde emeklilere verilen hak ancak onun dörtte biri.
Bu konuyu gündeme taşıyan DİSK üyesi Emekli Sen yöneticileri yaşı ilerlemiş sendika mensuplarından oluşuyor.
Son aylara baktığımızda ülke genelinde emek mücadelesi veren sendikaların önderliğini Emekli Sen çekiyor. Her platformda onları görüyorsunuz.
Sağlık sorunları olmasına rağmen bu yaşı ilerlemiş insanlar kendilerinin yanında diğer kesimlerin de haklarını savunuyor.
-----------------------------------------
DİĞER SENDİKALAR NEREDE?
Ülkemizde her iş dalında hak savunuculuğuna soyunan sendikalar var. Onların üyeleri de bu yaşam zorluklarından etkileniyor.
Piki onlar bu günlerde neredeler; yaz sıcağından etkilenmiş olacaklar ki sesleri solukları çıkmıyor. Sanırım sendikacıların büyük bölümü deniz kenarlarında tenlerini kızartmakla meşgul.
Lafa geldiğinde mangalda kül bırakmayan bu muhteremler bugün haklarını savunmayacak da ne zaman savunacaklar? Eleğini eleyen ve asan emekliler bu konuda mücadele verirken çalışanların hakkını savunacak olanların neden gıkı çıkmıyor.
Bakıyoruz sendika yöneticileri “ bize şu kadar hak verdiler biz bununla yetinmeyiz” deyip kenara çekiliyorlar. Aslında hak aramada yaptırım güçleri de yok.
Sadece sitem etmekle yetiniyorlar. Bölgemizde de tuzu kuru sendika yöneticileri var.
Bu günlerde onların da sesleri çıkmıyor.
Aslında hiçbir zaman bu yönde gayretlerini de görmedik. Bunlara kendi çabaları dışında işverenlerin veya yöneticilerin verdikleriyle yetiniyorlar.
Onları tek amacı koltuklarını kaybetmemek.
Diğer taraftan çalışanlar hakkını alamıyormuş, işten çıkarmalar çığ gibi büyümüş onları pek ilgilendirmiyor: Yeter ki koltuklarını kaptırmasınlar.
Çalışanların hakkını sonuna kadar savunan bu konuda yasalar çerçevesinde yapılması gerekeni yapan sendikacılık mazide kaldı.
Şimdikiler ne verilirse kabulüm demekle yetiniyor. Bu arada tabandan da yeterli tepki gelmeyince sendika ağaları koltuklarını korumayı sürdürüyor.
Kendilerine hiç olmazsa emekli sendikasından örnek alınız önerisinde bulunmak isterim.
Onlar kadar sesleriniz çıksın.
Onlar ki az da olsa emeklilik hakkını kazanan kesim. Sizin üyelerinizin hakları daha kısıtlı emeklerinin karşılığı verilmiyor binlerce işçi işinden oldu. Alo…. Neden sesiniz çıkmıyor. Bu günlerde hangi sahildesiniz.
-----------------------------
GÜREŞİN MERKEZİNDE YAĞLI GÜREŞE DESTEK ARTMALI
Ülkemizde Kırkpınar yağlı güreşin merkezi sayılıyor. Her boydaki pehlivanlar Kırkpınar’a gelmeden önce farklı illerde güreş yapıyor.
Son olarak Kırkpınar’da final güreşleri yapılır .Türkiye’nin yağlı güreşin her dalında birinci olan pehlivanları belirlenir.Baş pehlivan altın kemeri Kırkpınar çayırında takar.
Güreşin merkezi olan Edirne’de belli kurumların dışında güreşe ilgi yeterli oranda değil.
Diğer spor dallarına özellikle futbola gösterilen fakat netice alınamayan ilgi güreş sporuna gösterilse Kırkpınar çayırında başka illerin anonsu gibi Edirne’nin de anonsu duyulup bölgemiz güreşçilerinin başarılarını izleme imkanı yaratsak bölgemizde yapılan bu spor organizasyonundan çok daha mutlu olacağız.
Bakıyoruz, Edirne’de Belediye ve Trakya Birliğin haricinde bu spora katkı yapan kurum yok denecek kadar az. Aslında yağlı güreş sporuna katkı için ilgili kurumlarımız kampanya açmalı.
Bu alandaki başarı, futbolda her yıl hüsran yaratan futbol gibi spor dalından çok daha önemlidir. Bu spora gereken desteği verdiği için Edirne belediyesi ve Trakya Birliği kutlamak gerekir.
Bu arada diğer kurumlarımızın da Yağlı güreşe gereken katkıyı yapmalarının kendi başarılarını Kırkpınar alanına taşıyacağını orada firmaların seslerini duyuracağını hatırlatmak isterim.
---------------------------
SİYASİ PARTİLERDE FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK
Tüm siyasi partilerimizde İstanbul belediye seçimleri sonrasında bir sessizlik hakim .Tüm parti yöneticileri acaba bu sonucu partilerine nasıl yansıyacağı beklentisi içinde.
İktidar partisi AKP’de önümüzdeki aylarda önemli gelişmeleri olabileceği, kurulmak istenen yeni partinin AKP’ye nasıl yansıyacağı endişesi hakim.
Her ne kadar parti yöneticileri yeni parti girişiminin başarılı olamayacağı yönünde açıklamaları olsa da yeni parti kurma girişiminde olanların tüm illerde olduğu gibi Edirne’de de bazı kişilerle görüştükleri, bunların arasında parti yöneticilerinin de olduğu yönünde iddialar var. Diyebilirim ki bu son siyasi gelişmeleri iktidar partisine yansıması olacak.
Onu da önümüzdeki aylarda göreceğiz.
CHP’de de sissizlik hakim. İstanbul seçiminde izlenen politika , sağlanan birlik ve beraberliğin başarı yönteminin ülke genelindeki parti örgütlerine de yansımasının gündemde olduğu söyleniyor:
Bu uygulama şu anda yönetimde olanların rahatını kaçıracaktır.
Bunu için parti yönetimlerinde köklü değişiklikler, yeni stratejinin belirlenmesi için yepyeni kadroların devreye girmesi gündeme gelebilir.
CHP eğer iktidarı amaçlıyorsa bunu yapmak zorunda . Bunu da bugünkü statik gelişmeye açık olmayan kadroları ve parti içinde yeterli birliği sağlayamayan partililerle mümkün olamayacağı biliniyor.
Erken seçimin her an olabileceğini dikkate alan parti üst yöneticileri başta genel merkez kadroları, daha sonra da alt kademeler olmak üzere gerekli revizyonun yapılması kaçınılmaz olacaktır.
Tüm parti yönetimleri buna hazırlıklı olmalı.
----------------------------------------------------------------------------------
KISSADAN HİSSE
Kavak ağaçları arasına ekilen bir kabak o yıl köken salarak, birkaç ay içinde yükselerek kavağın boyuna ulaşmış.
Son baharın gelmesi ve havaların soğuması ile birlikte kavak kökene solmuş.
Bunun üzerine kavak, kısa sürede kendi boyuna ulaşmak isteyen kabağa “ ben bu boya ulaşmak için yıllarımı verdim Sen ise buna birkaç ay içinde ulaşmak istedin. Bak sonunda soğuk havaya yenik düştün.. olacağı buydu” demiş
Bir yere çaba harcamadan kısa sürede ulaşma sevdasında olanlara çarpıcı bir örnek.
---------------------------------------------------------------------------------------------------
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
Osmanlı devletinin son dönemlerinde Mahmut Şevket Paşa ve Hüseyin Hüsnü Paşa 31 mart ayaklanmasını bastırmak için Selanik’ten gelen komutanlardı.
Harekat Ordusunu İstanbul Yeşilköy’e kadar Hüseyin Avni Paşa komuta etti.
Daha sonra görevini Mahmut Şevket Paşa’ya devretti.
Mahmut Şevket paşa, 31 mart ayaklanmasından 4 yıl sonra sadrazam ( Başbakan) oldu.
Sadrazam olmasından 4 ay sonra 11 Haziran 1913 günü İstanbul’da suikast sonucu öldü.
Hüseyin Avni Paşanın çocuğu olmadı. Ailesini kardeşi Hikmet Süleyman devam ettirdi.
Hikmet Süleyman, krallık döneminde Irak’ta başbakanlık yaptı. Kızlarından biri olan Ayser, YÖK kurucusu İhsan Doğramacı ile evlendi. Hikmet Süleyman’ın büyük oğlu Tahsin Bey Mehmet Ali Aybar’ın babası.
Hikmet Süleyman’ın eşi Hayriye hanım, aslen Alman olan Müşir ( Mareşal) Mehmet Ali Paşanın kızıydı.
Hayriye hanımın kız kardeşi Ressam Celile Hanımın oğlu ise Ünlü şairimiz Nazım Hikmet’tir
--------------------------------------------------------------------------------------------
KAMİL EFENDİ
Kamil efendi bir at bakıcısıdır. Bir Cuma günü camiye gelir. Bakar ki camide hiç kimse yok. Vaaza hazırlanan hoca camide cemaatin olmadığını görünce, camideki tek kişi olan kamil Efendi’ye sorar:
“Camide senden aşka kimse yok. ne dersin; vaaz edeyim mi, etmeyeyim mi?”
Kamil Efendi “ Ben seyisim bu işlerden anlamam. Beni yirmi atım var. hepsi kaçıp gitse biri kalsa onu ihmal etmem yine bakarım” der.
Bunun üzerine hoca, camide uzun uzun vaaz verir.
Sonra kamil Efendiye sorar:
“Nasıl vaazımı beğendin mi?”
Kamil Efendi şöyle der:
“Ben seyisim vaazdan anlamam:Ancak ben yirmi atın suyunu ve yemini bir ata verip onu ç atlatmam”