Edirne’den halkın oyları ile seçilip ilimizi TBMM’de temsel eden vekillerimiz Ankara’daki görevlerinin tamamlanmasından sonra soluğu büyük illerde alıyor. Kendisine oy verip o makama gelmesini sağlayan seçmenlerini unutuyorlar, yeni dostlar ediniyorlar.
Edirne’de kalanlar ise burada işi olanlar.
Onlar da yanında birkaç arkadaşı dışında halkın sorunları ile ilgilenme gereğini duymuyor.
Bu halk size belki de aklınıza dahi gelmeyen bir imkan sağladı. Kıyak maaşa kavuştunuz.
Bunu size oy veren halkımız sayesinde kazandınız.
Peki bu şartlarda sizlerin görevleriniz sona erse dahi seçmenlerinize minnet borcunuz yok mudur?
Başka illerde ikamet etseniz dahi belli zamanlarda kendi ilinize gelip düğünlere cenazelere halkın sorunlarıyla ilgili toplantılara katılmanız gerekmez mi?
Ayrıca sizi o makama taşıyan partililerinizle bağlarınız iyice koptu mu?
Başka illerdeki arkadaşlarla konuştuğumda oralarda eski vekillerin kendi bölgeleriyle bağlarının kopmadığını kentlerinin her sorununda halkın yanında olduklarını öğrendim.
Ne kadar güzel.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
SADE SEÇİM DÖNEMLERİNDE HATIRLIYORLAR
Bizim vekillerimizin böyle bir sorumluluğu yok. Seçim dönemlerinde kısa süre Edirne’ye gelip “Belki bir defa daha bana kısmet olur “ beklentisi ile buralara gelip kulis yapıp halktan ilgi görmeyince tekrar yeni konforlu yerlerine dönüyor.
Vefat eden kaç milletvekilimizin kendi seçildiği ilde mezarı var.
Kendileri gibi mezarlarını da başka illere taşıyorlar.
Bence önümüzdeki seçimlerde seçilecek vekillerle ilgili seçilme kıstası olmalı. seçildikten sonra görevi sona erdiğinde kendi iliyle bağlarını koparıp başka illerde yaşamaya meraklı olanlara halkımız oy vermemeli.
Eski parlamenterler pazara kadar , değil mezara kadar seçildikleri ile sorumlulukları olmalı.
Edirneli olmayı yok sayan, ismini dahi hatırlamak istemeyen, görevi bittikten sonra kendi kentine adım atmayanları Edirneliler de hayır dua ile anılmıyor. Eğer bu muhteremler kente çok yararlı hizmet yapsalar şimdi kentin sokaklarına adı verilirdi.Bu arada bazıları siyasi etkileriyle sokaklara isimlerini verdirmiş. Onların da adı var kendi yok halka sorulsa sokağın adını dah bilmez.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
HANGİ VEKİLİN ADI SOKAKLARA VERİLDİ
Bu dahi onların kendi iline ne kadar ilgisiz kaldığını gösteriyor.
Bazılarını özel işleri nedeniyle Edirne’ye geldiklerinde ancak uzaktan da olsa görme imkanımız oluyor, bir de bu ilde yaşayıp haftanın belli günlerinde masa başında buluşan parlamenter eskileri var.
Onlar olsa olmasa ne olur.
Bu konuyu sık sık gündeme getireceğim.Edirne’yi sevmeyen bu kentte yaşama yerine başka illeri tercih edenler bu kenti TBMM’de temsil etmemeli.
---------------------------
NE ZAMAN AKLIMIZ BAŞIMIZA GELECEK
Bakıyorum siyasilerimiz gibi meslek kuruluş temsilcilerimiz dahi Edirne yararına olacak hizmetlerde bir araya gelmede yeterli değil. Birlikten kuvvet doğacağını, tüm kurum temsilcilerimizin Edirne’ye yapılacak hizmetler konusunda bir araya gelmeleri halinde sorunların büyük oranda çözülebileceğini.Edirne altyapısı ile kaynağın sağlanmasında gördük.
Tüm siyasilerimiz bir araya geldi.
Seslerini üst makamlara duyurdular.
Yıllardır beklenen kentin altyapı kredisi sağlanmış oldu.
Başlanmış iş takip edildiğinde bitmiş iştir.
Edirne’nin altyapı sorunun bir süre sonra tamamlanacağına umuyoruz.
Bu birliktelik diğer hizmetlerde de sağlanmalı. Yine vakıf kiracıları konusunda da aynı birlik yeterli olmasa da olumlu sonuç verdi.
Şimdi bir de Selimiye yanındaki kaza alanının son bulmasıyla ilgili birliğin sağlanması gerekiyor.
Toplu olarak siyasi partilerimiz, kurum ve kuruş temsilcilerimiz bu konuda ısrarlı olursa onun da kasa sürede sonuçlanacağını umuyorum.
Halkımız ve bizleri temsil edenler Edirne’ye gelecek hizmetlerin ancak birlik ve beraberlik durumunda gelebileceğini kabullenmeliyiz.
Bu hizmetlerde küçük çıkar hesapları olmamalı.
Halkın yararlanacağı hizmetlerde siyasi çıkarlar gündeme gelmemeli. Yapılacak hizmet yararlı olduğu zaman halk onu sağlayanlara gereken önemi verir, partisine de destek sağlar.
Bir de sınır kapılarında yaşanan sorunlar da gündeme gelmeli.
Buralarda da sıkıntıların olduğu biliniyor.
Edirne ekonomisi için komşu ülkelerden gelen, burada alışveriş yapan insanlar ilimiz için çok önemli.
Buna engel olmak isteyenler , sıkıntı yaratanlar oluyorsa onlarla yasal sınırlar içinde mücadele edilmeli.
Bu bölge ekonomimiz için hayati bir mesele.
Her meslek kuruluşu kendi üyesinin yararını düşünmenin ötesinde Edirne’nin genel menfaatini da düşünmek zorunda olduğunun bilincinde olmalı..
--------------------
DÜNYANIN EN TUHAF MAHLUKU
Akrep gibisin kardeşim,/Korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim/ Serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim/ Midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil, beş değil,/Yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,/Gocuklu celep kaldırınca sopasını
Sürüye katılıverirsin hemen/ Ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,/Hani şu derya içre olup
Deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf./ Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende/ Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
Ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin,
Demeğe de dilim varmıyor ama / Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!
Nazım HİKMET
------------------------------------
FIKRA
ÖĞRENİM DEDİĞİN İŞTE BÖYLE OLUR
Ziraat Fakültesini yeni bitirmişti. Bir gün babası ile konuşma sırasında:
_” ne kadar iptidai usullerle modası geçen yöntemlerle çalışıyorsunuz,babacığım” dedi.
“ Eğer bu tarzda alışmaya devam ederseniz, mesela şu ağaçtan kilo elma dahi almanız mümkün olmaz”
Babası bu söz üzerine:
-“ Elbette alamayız oğlum bu ağaç elma değil armut ağacı”
FIKRA
BENİM GİBİ PARASI YOKSA
Nasreddin hoca bir ara parasız kalmış. Bna cını çok sıkılmış ne yapsam diye düşünmeye başlamış.
Bunu fark eden bir arkadaşı, Hocanın moralini düzeltmek için. Başlamış soru sormaya:
-“ Hocam şeytan nerede yaşar”
Hoca bu sorunun cevabını bilmez fakat sorusunu da yanıtsız bırakmamak için cevap verir:
“ Cehennemin dibinde yaşar”
Adan sorularına devam eder:
-“ Peki hocam şeytan ne yer ne içer”
Hoca bu soru karşısında sinirlenerek:
-“ Benim gibi parası yoksa zıkkımın kökünü yer” der
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
ÖZLÜ SÖZ
Doğru olan şeyi gördüğü halde yapmamak cesaretsizliktir
Konfüçyüs