Kaşla göz arasında gazete kağıdının tonuna yüklü  bir zam yapılmış tonu 2500 liradan dolarda yükselme bahanesiyle  4500 liraya yükselmiş.

 Bu  zam en çok mahalli gazeteleri olumsuz yönde etkileyecek. Zorlukla ayakta durmaya çalışan yöresel basın girdi fiyatlarında yapılan artış nedeniyle görevini yerine getiremez hale gelecek.

Bu durum karşısında   ya çalışan elemanlarını azaltacak ya da gazetesinin kapısına kilit vuracak.

Bu pahalılığını ceremesi yine emekçi kesime, çalışanlara çıkacak. Mahalli basını hafife alıp önemsemeyen bazı çevrelere böylece gün doğacak.

Mahalli basını köreltilmiş ülkelere bir bakılsın demokrasisi hangi düzeyde ülkelerdir?

Çağdaş gelişmiş   batı  ülkelerinin en önemli haber kaynakları mahalli basındır.Yerel basınları   adeta haberleşme ağının kılcal damarları gibidir.

Bizde ise  son yıllarda  birbiri ardına gelen girdi zamları sonucu ne duruma düştü . önümüzdeki günlerde ne duruma  düşecek bekleyip göreceğiz.

Korkarım sonunda bu işin faturası her zaman olduğu gibi  basın emekçilere çıkacak

İBRET ALINACAK SÖZLER

ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissisnger 1970’li yıllarda, dünyada   sömürgeciliğin yaygınlaştığı dönemde bir söz etmiş söylediği şu,”Petrolü kontrol ederseniz ülkeleri, gıdayı kontrol edenseniz  insanları yönetirsiniz. Bu sözler bizlere bir şeyler hatırlatmalı.

Ülkemizin maden kaynaklarının tamamı satılmış durumda. Onun ötesinde devlet kuruluşlarımız ve limanlarımız da özelleştirme adı altında başkalarına satıldı.

Neredeyse milli diyebileceğimiz bir yiyecek ürünümüz de kalmadı. Acaba  ABD Dışişleri Bakanının yıllar önce söylediği sözler  ülkemizde de mi uygulanmak isteniyor?….

KISSADAN HİSSE

Son yıllarda tarımın ihmal edilmesi sonucu yaklaşık tüm tarım ürünlerimizi dışarıdan ithal etme noktasına geldik.

Bir kurbağayı sıcak suyun içine atmak istemişler. Kurbağa  ani refleksle   kendini kaynamakta olan suyun dışına atmış.

Bu kez soğuk suyun içine atılan kurbağa serin suda yüzmeye başlamış.

Bu arada su ısıtılmaya başlamış. Kurbağa da gittikçe ısınan suyun içinde dışarı çıkmaya fırsat bulmadan ölmüş.

 Bu hikaye bizlere bir şeyleri hatırlatmıyor mu?

Bazı, toplum yararına olmayan uygulamalar halkımıza   yavaş yavaş  enjekte edilmek istenmiyor mu?

Bir süre sonra kurbağanın akıbetine düşmeyelim.

ÇINAR AĞAÇLARI

Çınar ağaçlarının insan elini andıran yaprakları ve rüzgarlı havada bu yaprakların yelpaze gibi sallanıp çevreyi serinletmesiyle ayrı bir güzelliği vardır.

Çınarlar şairlerimize romancılarımıza  de ilham kaynağı olmuştur.

Asırları aşan yaşamları çevreye verdiği güzellikleriyle bana göre  doğa güzelliğinde çınar ağacının ayrı bir yeri vardır.

Evimden çıkıp çınar ağaçları ile süslü yolun kaldırımından yürüdüğümde  oksijeni bol caddede içime huzur gelir

Çınar  ağacı yapraklarının hışırtısı bir müzik dinletisi gibidir..

Bu aylarda çam ağaçlarının yeşil yaprakları sararmaya başladı.

Bu sonbahar aylarının hazan mevsiminin yaklaştığını gösteriyor.

 Bir süre sonra geniş yapraklarla bezenmiş çınar ağaçları kış aylarına yapraklarından yoksun olarak girecek.

Çınar yapraklarının bu aylarda sararıp yere düşmesi de bir ayrı güzellik oluşturur.

El görüntüsündeki çınar yaprakları dalından koparak kavisler çizerek yere düşer. Onların düşüşünü de seyretmek insana bir haz ve huzur verir.

Çınar ağaçlarının bir başka özelliğinden çoğumuzun haberi yoktur. Çınar ağaçlarına hiçbir haşere yaklaşamaz.

Altları haşereden arınmış tek ağacın çınar ağacı olduğu söylenir. Çınar yapraklarının da kaynatılıp içildiğinde sağlık açısından kemik sağlığı, kireçlenmeye iyi geldiği  çınar ağacı kabuğu taninik  asit içerdiğinden  kaynatılıp içildiğinde ateş düşürücü özelliğe sahiptir.

Sağlık için kullanılacak yaprakların ağacın dalından toplanıp özenle kurutulması gerekmektedir.

İşte böyle doğa harikası olan çınar ağaçları bu günlerde yapraklarını dökmeye başladı. Bu sonbahar ve ardından kış aylarının geleceğinin habercisidir.

 Kış ayları geçip yine  bahar ayları geldiğinde çınar ağaçları yeşilin her tonunu kapsayan yaprakları ile  yine gelin gibi süslenir..

KIZMA BE  MEYHANECİ

 Bir meyhanece gece yarısından sonra  işyerini kapatıp eve gitmiş. Az sonra  bir telefon, bir sarhoşu andıran bir ses:

-“ Abi  ne zaman meyhaneyi açacaksın?”

 Meyhaneci kızmış:

-“ Ulan  şimdi kapadık dükkanı  yarın akşam gel!”

 Biraz sonra yine telefon , yine aynı ses:

-“ Abi ne zaman dükkânı açacaksın?”

 Meyhanece kızarak basmış küfürlü!:

Sabah yaklaştığında meyhaneciye aynı kişiden bir telefon daha:

-“ Abi ne zaman açacaksın?”

Meyhaneciyi uyku tutmamış neredeyse delirecek:

-“ Ulan bu saatte açsam  ne yapacaksın? “

-“ Abi kusura bakma  gece  meyhanenin içinde kalmışım da…

ÖZLÜ SÖZLER

Dünyada kedersiz hiçbir insan yoktur, varsa da o insan değildir.

SADİ

Cesaret bir tehlike karşısında akıl ve zekanın kullanılmasıdır.

EFLATUN

KENDİNİ YENİLEYEMEZSEN YAYA KALIRSIN

Gerek siyasette gerekse günlük yaşamda bazıları geçmişteki başarılarını gündeme getirip bunu daha sonraki yıllarda da başarı gibi kullanmaya meraklıdır.

Geçmiş başarılarını temcit pilavı gibi her konuşmalarında öne sürenler ve bunlardan yarar umanlar aslında kendisini günün gelişmelerine göre dizayn  edemeyip geçmişte yaptıklarıyla bunu telafi etmeye çalışanlardır, onunla övünme payı çıkarmak isteyenlerdir.

Herkes, geçmişin geçmişte kaldığını, günümüzde her alanda farklı ihtiyaçların ve konuların gündemde olduğunu kabullenmek zorundadır.

Aslında geçmişle övünmek kadar geçmişi suçlamak da haksız ve yersizdir. Geçmiş geçmişte kalıp geçip gitmiştir.

Önemli olan günün şartlarına göre kendimizi hazırlamak bu konuda donanımlı olmaktır.

Özellikle yaşı ilerlemiş politikacılar ve entel takımı hızlı gelişen teknoloji ve iletişim şartları karşısında bu değişime ayak uyduramayıp  aciz kalınca geçmişlerindeki başarılarını, yaptıklarını öne sürerek başarılarını kanıtlamak isterler.

Günümüz şartlarında bu pek inandırıcı olmuyor. Geçmişiyle övünmek, gelecek açısından pek başarı getirmiyor. Kendini günün şartlarına göre hazırlamayanlar, çağa ayak uydurmayıp bu yönde donanımlı olmayanlar bugünün yaşam şartlarında bir yerlere gelmek istiyorlarsa yaya kalırlar.

FIKRA

Temel iş icabı kasabaya gitmiş. Eve dönerken karısı Fadime’ye bir ayna almış.

Eve geldiğinde daha önce hiç ayna görmeyen Fadime’ye aynayı vermiş.

Fadime aynaya bakınca ağlamaya başlamış, annesinin yanına koşmuş.

 “Ana  şu Temel’in  yaptığına bak . bunca yıldan sonra  üzerine kuma getirmiş”.

Annesi aynaya bakmış;

“Tü gözün kör olmasın damat Bu karı hem yaşlı hem de çok çirkin”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.