Toplumlar her zaman tarihi geçmişi ile övünür, onunla mutlu olurlar parlak geçmişini gelecek nesillere aktarırlar.
Türk toplumu diğer toplumlara oranla geçmişi parlak ve bin yıllar öncesine dayanan köklü başarılı geçmişli bir toplumdur..
Cumhuriyet tarihimizin temellerinin atıldığı, Toplumun, Osmanlı Devletinin çökme aşamasına gelmesinden sonra yek vücut haline gelip eski tabirle “ Yedi düvele” karşı zor imkanlarda mücadele verdiği savaş Çanakkale Savaşıdır.
Bu ulusal savaşın sonunda 250 bin şehidimiz toprağa verildi.
Ülkemizin her hanenin geçmişinde bu topraklarımızın kurtuluşu için şehit olan dedelerimiz vardır.
Bu savaşların önemini ve milli birlik için değerini dikkate alan Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Çanakkale Savaşlarının geçtiği Gelibolu yarımadasına her mahalleden kafileler halinde , rehber nezaretinde vatandaşlarımızı gezilere gönderiyor.
Böylece, ülkemiz insanı için çok kutsal ve önemli bir görevi yerine getiriyor.
Bu turlara genellikle ev hanımları katılıyor. Gezi turlarına katılan bayanlarla konuştum. Bu geziler sırasında çok duygulandıklarını söylediler. Rehberler sayesinde bugüne kadar bilmedikleri tarihleri hakkında bilgi sahibi olduklarını ifade ederek, bu imkanı sağlayan Belediye Başkanına teşekkürlerini ilettiler.
Gerçekten,, her insanımızın o kutsal toprakları ziyaret etmesinde, Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı bu toprakları görmelerinde milli birlik ve bütünlüğü pekiştirme açısından çok önemi var.
Yakın tarihimizi, özellikle bu toprakların hangi şartlar altında düşman işgalinden kurtarıldığını unutmamalıyız.
“Geçmişini bilmeyen tanımayan toplumların geleceği de olmaz” diye bir özdeyiş vardır.
Bu sözde belirtildiği gibi, geçmişimizi en iyi şekilde tanıma yeri Çanakkale Savaşlarının geçtiği alanlardır.
Oradaki her hatırayı dinleyip, savaş alanını gezdikten sonra duygulanmamak mümkün değil.
Bu savaşta Balkan Savaşlarında ve 1. Dünya savaşından sonra şehit düşen gençlerimizin tamamına yakını Gelibolu’da Çanakkale Savaşında şehit oldu.
O yıl, İstanbul’daki Tıbbiyeden savaşa katılan son sınıf öğrencileri Çanakkale Savaşında şehit olduğu için okul mezun vermedi.
Edirne dahil tüm illerden, lise ve orta okul öğrencileri Bu Ulasal savaşta can verdi.
Okullarımızda, Çanakkale ve İstiklal Savaşı tüm detaylarıyla öğrencilere anlatılmalı.
Milli birliğimizin sağlanmasında, bu ülkenin kimler tarafından hangi koşullarda kurtarıldığının herkes tarafından bilinmesi gerekir.
Bu birliği bozmak ve toplum arasında nifak yaratmak isteyen iç ve dış güçlerin dün olduğu gibi bugün de olduğunu unutmamalıyız.
Her soruna bir çare bulunur.
Yalnız ülkemizde milli birlik zedelenirse ona çözüm bulmak çok zor olur.
Çevremizdeki Ortadoğu ülkelerini gördüğümüzde bunun ne denli önemli olduğunu görürüz.
SENDİKALAR VAR MI YOK MU,?
İşçilerin ve memurların sosyal ve kültürel haklarını savunmak amacıyla sendikalarımız kurulmuştur.
Edirne’de de bu amaçla kurulu ona yakın memur ve işçi sendikamız var.
Bugün bu sendikalarımızın sesleri solukları çıkmıyor.
Köşelerine çekilmiş koltuklarına yapışmış durumdalar. Faaliyetleri hakkında kamuoyuna bir açıklamaları da yok.
Sendikalar genel kurulları geldiği zaman ancak bazılarından haberdar oluyoruz.
Eğer bir işlevi yoksa bu sendikaların bulunmasında ne yarar olabilir.Sendikalar ancak temsil ettiği kurum ve kitlelerin haklarını savunmak amacıyla kuruluyor.
Ne yazık ki, bugün faaliyette olan sendikalarımızın bu görevi yeterince yerine getirdiğini iddia edemeyiz.
Gazetelere göz atıyorum. Hiçbir sendikanın son yıllarda kamuoyuna yansıyan bir etkinliği yok.
O zaman bu sendika mensuplarının sendikacılara” sez ne iş yapıyorsunuz bizim sorunlarımızı dile getiriyor musunuz” diye sorma hakkı yok mudur,?
Bu konuda bir işçinin dediği gibi, bugünkü sendikalar sadece “tabela sendikacılığı yapıyor ”Onun ötesinde bir işlevi yok. tamamı işverenler ne verirse onunla yetiniyor.
ŞİKAYET EDECEĞİMİZ KURUMLARI BİLMİYORUZ
Ülkemizde son yılarda kurumlar arasında büyük değişiklik yaşandı.
Halkımızın bir bölümü bunlardan haberdar değil.
Bazı vatandaşlarımız arasında elektrik kesildiğinde bunun belediyeden kaynaklandığını söyleyenler de var.
Emniyet Müdürlüğü Trafik Şubesi ile ilgili konularındaki şikayetlerini belediyeye aktaran insanlarımız var.
Selimiye önündeki kazı alanının düzenlenmemesinin suçunu Edirne Belediyesine havale eden yüzlerce şikayet duyduk.
Bazı yollarımızdaki düzenleme Karayollarına, bazıları ise belediye yetkisinde. Oralarda da halk arasında yetki bilinmezliği var.
Halkımız yapacakları şikayetlerinde şikayetlerini hangi kuruma yapacağı konusunda yeterli bilgiye sahip değil.
Bazıları bunu halka yanlış yönlendiriyor. Buna fırsat verilmemeli. Kim nereden sorumluysa eksiklikler ve şikayetler de oralara iletilmeli. Bakıyoruz, bazı vatandaşlarımız tarihi köprülerin üzerindeki taşların bozulduğundan yakınıyor, Bunun suçunu Edirne Belediyesine yüklemek istiyor.
Oralarda belediyenin ilgisi ve yetkisi yoktur. Bu alanlar Vakıflara aittir. Özellikle tarihi kentlerimizde bu tür aksaklıklar oluyor. Bazı kurumlarımızı yetkileri bulunmadığı halde gereksiz yere suçluyoruz, buna meydan verilmemeli.
LEB DEMEDEN LEBLEBİYİ ANLAMAK
Kıvrak zekâlı, bir konuyu kolaylıkla anlayanlar için “leb demeden leblebiyi anlıyor” deyimi kullanılır
Bu sözlerin hikâyesi şöyle:
Leb Farsç’ada dudak anlamına geliyor. Eskiden medresenin birinde çok bilmiş geçinen bir molla varmış. Molla Farsçadan imtihana girmiş.” İmtihanda ne soracaklar acaba “ diye hocalarının ağzına dikkatle bakmaya başlamış.
Hocalardan birisi” Leb” der demez, molla heyecanlanmış-“ leblebi efendim. Leblebi ! kelimenin birinci hecesidir.
Fakat ben siz yorulmayasınız diye kelimenin tamamını size söyletmedim” demiş.
Molla bu sözleriyle imtihan heyetini güldürmüş.