Trakya'yı boydan boya dolanıp Saroz körfezine dökülen Ergene Nehri bölgeye hayat veren tertemiz suyu olan bir nehirdi.İçinde nehirlerdeki her türlü canlı yaşıyordu.
O günlerde kirlilikten eser yoktu,Nehir suyu adeta içilecek düzeydeydi
Yarım asır öncesi bile siyasi tercih Bölgenin verimli topraklarını İstanbul’un kirli atıklı sanayi kuruluşlarına açtı.
Ergene Nehri çevresine yüzlerce sanayi kuruluşu doldu.İş imkanı yaratıyor gerekçesiyle bu kurumların her türlü kanunsuz uygulamalarına göz yumuldu.
Bu arada çevreye duyarlı çevrelerin” Nehir kirleniyor ”uyarıları dikkate alınmadı.
Ergene’nin berrak suyu sanayi atıklarıyla her geçen gün kirlendi Nehir, bugünkü mikrop yuvası haline geldi.
Bölge halkı da bu kirliliğe yeterli tepkiyi vermedi.Bazen gösterilen cılız protestolar ses getirmedi.
Bölge parlamenterleri. kirliliğin önlenmesinde etkili olamayınca Trakya’nın tarım için en önemli su kaynağı olan Ergene bugünkü simsiyah kirli görüntüsü ile akmaya devam etti.
Ergene nehri çevresinde ekilen ürünler kirlilik bahane gösterilip üreticilerden ucuz fiyata alınmak istendi.
Nehir çevresinde üretilen çeltik ve diğer ürünlerin piyasa değeri düştü. Bu kirlilikte hiç bir suçu olmayan Trakya halkı bunu bedelini canı ve malıyla ödüyor.
Her türlü kirli sularını nehre boşaltan,.arıtma tesisi olmayan sanayi kuruluşlarına kirliliği önleyecek yaptırımlar bugüne kadar sözde kaldı..” Ergene suyu kısa zamanda içilecek duruma gelecek “sözü veren siyasiler.Bir süre sonra bu vaatlerini unuttular.
--------------------------------
BÖLGENİN EN ÖNEMLİ SORUNU ERGENE KİŞRLİLİĞİDİR.
Ergene nehrinin su kaynakları günden güne azalıyor. Istıranca’ların suyunun bir bölümü İstanbul’a aktarılıyor.Bir bölümü ise taş ocakları ve benzeri tesislerle su kaynaklarının nehre ulaşması engelleniyor.Nehrin debisi her geçen yıl azalıyor.Erken ve zamanında yapılacak erken seçimde bölgemiz siyasetçilerinin ana gündem maddesi Ergene kirşliliği olmalı.
Gözümüzün önünde mikrop yuvası ol haline dönüşen,sulamada üreticilere yarar yerine zarar getiren Ergene kirliliğine çözüm için ne gerekiyorsa yapılmalı.
Bu arada Ergene üzerindeki tarihi köprü nihayet restorasyona alındı.
Bu onarımın tamamlanmasını biz ilerlemiş yaşlıların görmesi çok zor.Böyle devasa bir tarihi eserin restorasyonu diğer vakıf onarımları gibi uzun yıllar alacaktır. Bu süre zarfımda kirli Ergene suyu akmaya devam edecek.
Atalarımızın yaptığı esere gecikmeli de olsa sahip çıkılırken bölge halkı için hayati önemi olan bir nehrin arıtılması için gerekli önlemlerin alınmaması ne acı.
--------------------
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ.?
KOOPERATİFÇİLİĞİN TARİHİ ÇOK ESKİ
Tarihimizde kooperatifçilik 1863 yılında Mithat Paşa’nın desteğiyle “Memleket Sandıkları” adı altımda faaliyete başladı.
Mithat Paşa’nın Tuna Valiliği sırasında tarım alanında başlayan kooperatifçilik,yine onun kişisel gayreti ile 1867 yılında çıkarılan “Memleket Sandıkları” tüzüğü ile bütün Osmanlı topraklarına yayıldı.Osmanlı Devletinde köylünün borcu nedeniyle toprakların kaybettiğini gören Mithat Paşa, yoksul köylüyü bu durumdan kurtarmak,ürünlerini en iyi koşullarda pazarlamak,ucuza üretim araçları sağlamak amacıyla kooperatiflerin kurulmasını sağladı.
Bu amaçla kurulan ”Memleket Sandıkları “ ülkede kooperatifçiliğin çekirdeği sayılır. Ülkemizde kooperatif sözcüğü ilk kez 1913 yılında Aydın ilinde kurulan kooperatif ” Aydın İncir Müstahsilleri Anonim Şirketi ile başladı Bu kurulan kooperatif gerçek bir kooperatif özelliği taşıyordu .