Ülkemizde ekonomik sıkıntının olduğu hiç kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçek.Bu sıkıntıdan en az etkilenen illerin başında ise Edirne geliyor.

Komşu ülkeler, Yunanistan ve Bulgaristan’dan ilimize gelen

Komşular,   esnaflarımızın ekonomik sıkıntısını az da olsa hafifletiyor.

 Çorlu, ilçesinde işi bulunan  bir işadamı ile bölgesinin ekonomik durumunu, ne gibi sıkıntıların olduğunu görüştüm.

Trakya’da  Edirne dışındaki illerde yoğun bir işçi çıkarma var. hala devam ediyor.

Ekonomisini daraltmak zorunda kalan  işyeri  sahipleri yasal sınırları aşmaksızın %10 civarında işçinin iş akitlerini  sonlandırıyormuş.

Bazı işyerleri ise ekonomideki dar boğaz sonucu  iflas noktasına gelmiş.

Bu mevsimde işsizliğin ne demek olduğunu ancak onu yaşayanlar bilir.

Gelirin olmayacak, birikimin de yok , kazandığın az para ile geçimini sağlıyorsun, o da kesildiği zaman halin ne olur  o evde huzur kalır mı?

Ekonomik sıkıntı nedeniyle ailelerde huzursuzluk, kavgalar  yaşanıyor.

Onun  için Edirneliler olarak  komşu ülkelerden kentimize gelenlerin kıymetini bilelim.

Onları kazıklama yoluna gitmeyelim.Bu insanlar Edirne için can suyu gibi geldi.

Bir de  Edirne için bu imkanın  olmadığını düşünelim.

Edirne’nin hali komşu illerden farksız olurdu.

Tüm halkımız özellikle meslek kuruluş temsilcileri üyelerine  komşulara karşı saygılı davranmaları konusunda uyarıda bulunmalı.

Satılan malların üzerinde etiket bulunmalı . Farklı fiyat uygulanmamalı.

Gelen insanları”  velinimetimiz” olarak kabul edilmeli, yolunacak kaz gibi görmemeliyiz.Geçtiğimiz yıllarda bunun acısını yaşadık.

Tekrar aynı duruma gelmemek için  çok duyarlı olmalıyız.

Çevre illerden ders alarak Edirne’ye gelen  komşuları bulunmaz  nimet olarak kabul etmeliyiz.Yoksa halimiz duman olur.

GEÇMİŞ YILLARI  ÖZLEMEK

Ne kadar yoksulluk içinde geçilmiş olsa da insanların geçen yıllara karşı özlemi oluyor.

Yaşanan yıllar çoğu zaman özlenen yıllar olur. Bazı istisnalar olsa da genelde halkımızın geçmişe özlemi ilerlemiş yaşlarda artarak devam eder.

Bugünlerde, konuştuğumuz arkadaşlarımızın geçmiş yıllara özlemlerinin daha da arttığını gözlüyorum.

Bu konudan söz  açıldığında, o yıllarda insanların birbirine saygısının daha çok olduğunu, bugün olduğu gibi alengirli işlerin dönmediğini, verilen sözlerin yerine getirildiğini. Bir iş için kefil teklif edildiğinde yakın dostlarının kefil olmaya çekinmediğini, komşuluk ilişkilerini bugün olduğu gibi apartman komşusunu tanımayacak konumda olmadığını, devletin her kurumuna insanların güven duyduğunu, devlet okullarında okuyan öğrencilerin bugünkü gibi özel okul öğrencileri yanında eziklik duymadığını, insanlar selam verdiğinde veya kucaklanıldığında gözümün içine bakarak art düşünce olmadan selamlaştığını ve buna benzer dünün güzelliklerinin bugün birbiri ardına yok olması insanlara geçmişi özendiriyor.

Hayatın tadının azaldığı, gibi yiyeceklerin tadının da yok olduğunu, meyve ve sebzelerin eski dadında olmaması, doğal yiyeceklerin, içeceklerin ne olduğu  belirsiz katkı maddeleri ile karıştırılıp sunulması, geçmiş  yıllarda insanlarımızın  karşılaşmadığı şeylerdi. Onun için diyebilirim ki, günümüz yaşam koşullarında geçmişi  çok özlüyoruz.

İmkansızlıklar, yoksulluk içinde geçse de o günlerin doğal yaşama hepimizin özlemi.

-----------------------------------------------------------------------------

DAHA DÜZENLİ OLAMAZ MI?

Edirne merkez ile Karaağaç Mahallesine giden yolun ayrı bir güzelliği vardır.

Çevresi ağaçlarla kaplı  yoldan giderken duygulanmamak elde değil.

Acaba bu yollardan kimler geldi geçti diye düşünür, oksijen deposu olan bu yolda yürümenin yorgunluğunu hissetmezsiniz.

Ben de  bu duygularla restoranların bulunduğu yerden Karaağaç istikametine  yaya olarak yürümenin dadını çıkarayım dedim.      Gerçekten kaldırımlar yayaların yürümesi için çok elverişli, Bisiklet yolunun olması da  buraya ayrı bir güzellik katıyor.

Edirne sembolü olan, devasa ciğer tavası buraya ayrı bir güzellik katıyor. Bu arada bir eleştirimi de yazmadan edemeyeceğim.         

Kaldırımdan Karaağaç istikametine yürürken kaldırım ile orman arasında, daha önce sökülen tellerin ve beton direklerinin  olduğunu, ayrıca kaldırım çevresinin çöplük haline geldiğini gördüm.

Bu görüntü oradaki güzellikleri gölgeliyor.

Bu eski yapı artıklarını alıp  çevreyi daha düzenli hale getirmek  büyük çaba isteyen bir durum değil.Çevreci dostların dikkati çekilse bir gün içinde kaldırım kenarları temizlenir.

Edirne’nin en güzel, tarih kokan, ulusla arası yol üzerinde  yürüyüş yolu olan bu yol çevresinin kirlilikten arınmış daha düzenli olması. Edirne’ye yakışanın bu olduğuna inanıyorum.

  SU AKAR TÜRK BAKAR

Halk arasında yaygın bir söz vardır.” Su akar Türk bakar” denir. Bu söz adeta bölgemiz için uygun bir benzetmedir. Edirne çevresinden üç nehir geçiyor.

Bu nehirlerimizden yeterince yararlandığımızı söyleyemeyiz. Şimdi nehirler yakadan yakaya dolu olarak Saroz körfezine akıp gidiyor. 

Bugüne kadar nehirlerimizden sulama amaçlı yeterince yararlanamadık.

Bir zamanlar Suakacağı barajı yapılacak diye  halkı avuttular. Bunun hayal olduğu ortaya çıktı.

Şimdi arazi uygun olmasına rağmen İlin kuzey yöresinde  Tunca nehrinden aktarma su ile  bir baraj yapma imkanı sağlanamadı.

Eğer bu gerçekleşmiş olsaydı; bu yörenin verimli topraklarından yılda iki ürün alma imkanı doğacak suyun akışı kolaylıkla sağlanması nedeniyle sulama ucuza mal olacaktı.

İlin güney yöresinde sağlanan sulama  imkanları kuzey yöresinde gerçekleşmedi. Öyle gölet yaparak bu sorunu çözmek mümkün değil.

Bu bölgede istimlake dahi gerek duyulmadan baraj yapma imkanının olduğunu bu işin uzmanları söylüyor.

Tarım yapılacak  toprak için su her şey . Bu sağlandığı takdirde bir süre sonra  kıraç olan alanlar yeşillenecek ve bu bölgelere düşen yağış miktarı da artacaktır.

Siyasilerimiz ve tarım kuruluşlarımız bu konuda kafa yormalı çözüm üretmelidir. Bu kadar su bolluğunda yine yaz geldiği zaman halkımız yağmur duası ile rahmetin yağmasını bekleyecek.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.