Cumhuriyetimizin kuruluşu, bütün dünyaya ilan edilişinin 95. yılını kutladık. Ata’mızın dediği gibi Cumhuriyet fazilettir, insan haklarına onuruna değer verilen bir idare şeklidir.
Ülkemizde böyle kutlu ve mutlu günün yıldönümünde okullarda gençlerimiz geleceklerinin güvencesi olan Cumhuriyet’e yine sahip çıktılar.
Öğrencilerimiz törenlerde okudukları şiirlerle Cumhuriyet’e ve onun kurucularına bağlı olduklarını bir kez daha belirttiler.
Gençlerin Cumhuriyeti sahiplenmesi ülkemizin geleceği açısından en büyük güvencemizdir.
Ülkemizde her ne kadar Cumhuriyet’i farklı yönlere çekmeye, bu ulusal mücadele önderlerini yok saymaya çalışanlar olsa da, halkımız cumhuriyeti özümsemiş ve ona bağlılığını kanıtlamıştır.
Ulusal bayramlarımız bunun en önemli örnek oluşturma kanıtıdır.
Böyle bayram günlerinde gençlerin yüzlerine duruşlarına baktığımızda Cumhuriyet Bayramını kutlamada ne kadar mutlu olduklarının görürsünüz.
Bu ulusal bayramının kutlandığı günde ülkemizin bazı yörelerinde Cumhuriyet karşıtı görüntüler,bayrama ilgisizlikler ,bu günü başka kutlamalarla unutturmaya çalışanlar olabilir.
Bunlar boş amacına ulaşılmayacak çabalardır. Önemli olan gençlerimizin cumhuriyete ve onun kazanımlarına sahip çıkmaları. Atatürk Gençliğe Hitabesinde ülke geleceğinin kimlere emanet edeceğini açıkça belirtmiştir. Gençlerimiz de bu bilinç içindedir.
Bu arada, Cumhuriyet Bayramında işyerleri ve evlerin çoğunda Türk bayrağının asılı olmadığını görmek gerçekten üzüntü verici.
Böyle ulusal bayram günlerde evlerimizin önüne bayraklarımızı asmayı ihmal etmemeliyiz.
BU NEYİN GÖSTERGESİ
Bazı sabahlar mahalle muhtarlarına uğrayıp hal hatır soruyorum. Edirne Merkez muhtarlarının yanında yığınla zarfların olduğunu görüyorum.Postacılar muhtarlıklara uğramadan edemiyor. Oraya teslim ettikleri posta bildirimleri genellikle borç tebliğ zarfları oluyor..
Muhtarlara bunların ne olduğunu sorduğumda çoğunun mahkeme kağıdı ya da borç tebliğ zarfı olduğunu söylüyorlar. Postacılar her gün mektuptan çok borç zarfı dağıtımı yapıyormuş,
Ev adreslerinde zarfı tebliğ edeceği kişileri bulamayan postacılar evlerin kapısına ‘muhtarlıkta bir mektubunuz var’ yazısını yazarak imza karşılığında alınacak zarfı muhtarlıklara teslim ediyormuş.
Daha sonra evinin kapısında bu uyarı yazısını gören ilgili kişi muhtarlıktan zarfını alıyormuş.
Daha sonra açılan bu zarfların tamamına yakını borç bildirim tebliğ zarfları ve muhkeme kağıtları olduğu biliniyor.
Muhtarların ifadesine göre son yıllarda bu tür tebligatlarda çoğalma var.
Bu, halkın ne kadar borçlu olduğunu gösteriyor. En önemli borç bildirim dosyaları ise trafik suçlarından geldiği, trafik kurallarını ihlal eden sürücüler için kesilen cezalar anında tebliğ ediliyor. Bu borçlar kısa sürede ödendiğinde %25 indirim uygulanıyormuş.
TEKRAR HATIRLATIYORUM
Resmi gazetede yayınlandı. Trafik ceza türleri arttı. Bununla birlikte ceza miktarı da yükseldi. Bu yasa yürürlüğü girmesinden sonra trafik denetimleri artıyor.Geceleri sokaklarda denetim yapılıyor. Yol kenarına uygunsuz bir yere aracınızı park ettiğinizde yüklü bir para cezası ile karşılaşırsanız şaşmayın.
Onun için sürücüler siz siz olun uygulamaya konular yeni trafik kuralları hakkında bilgi sahibi olun. Eski alışkanlıklar devam ederse sürücülerimizin çoğu trafik cezası ödemekten belini doğrultamaz. Haberiniz ola…
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?
MEHTERİN MAZİSİ OSMANLI KADAR ESKİ
Türkiye’de ilk Mehterhane’nin açılması Selçuklu Hükümdarı 2. Giyasettin Mesut’un Osman Gazi’ye armağan ettiği mehter çalgılarıyla oldu. Böylece 1284 yılında “ Mehterhane “ kuruldu.
Mehterhane İslam devletlerinde egemenliğin bir simgesi niteliğindeydi.
Bir çeşit askeri mızıka takımıydı. Sultan 2. Mehmet’e kadar mehter takımı çalarken padişahların ayakta durması bir gelenek gereğiydi.
Gıyasettin’in armağanları bir ikindi zamanı geldiğinde mehterhane ikindi ezanından önce çalmaya başlardı.
Vezir mehterhanelerinde yatsıdan sonra da çalınırdı. Mehterhane çalarken vezire ve yeniçeri ağasına halkın dilekçeleri sunulurdu. Mehterhane 1826 yılında 2. Mahmut tarafından Yeniçeri Ocağı ile birlikte kaldırıldı.. Ahmet Muhtar Paşanın Askeri Müze Müdürü olduğu sıralarda Celal Esat Arsevenin öncülüğüyle mehterhanenin özelliklerini taşıyan bir mehter takımı kuruldu, Bu bir süre sonra dağıldı. 1953 yılında yeniden kurulan mehter takımı, bugün Genel Kurmay Başkanlığı Harp Dairesi Askeri Müze Müdürlüğüne bağlıdır. Güftesini Ahmet Muhtar Paşanın yazdığı “ Mehter Marşı”nı İsmail Hakkı bestelemiştir.
Marşın sözleri şöyle:
Gafil ne bilir neşve-i pür şevk-i vegayı meydar-ı celadetteki envan-ı sefayı . meydanı gaza aşk ile tekbirler alınca.Titretti yine ruy-ı zemin arş-ı semayı . Allah yoluna cenk edelim şan alalım şan Kuran’da zafer vaat ediyor Hazret-i Yezdan.
SON ARZUSU
Korkulu saat gelip çatmıştı. İdam mahkumu olanın saçlarını dahi kazımışlardı. Hoca, mahkûmun avukatı, hapishane müdürü, gardiyanlar yanında ayakta bekliyorlardı.
Sonunda, savcı idam mahkumuna “ son arzun nedir” diye sordu-
Mahkum:
"Müsaadenizle Çince öğrenmek istiyorum”