Gençlerin istekleri bir yanda, gençlerden beklentiler öbür yanda. Spor yapmak, denize girmek,gezmek ve gelincik toplamak istiyorum kırlardan. İçimden öyle geliyor. Ama olmaz da olmaz diyorlar. Demesinler, kendim karar vermek istiyorum. Olmuyor işte. Tam top oynuyorken, müziğin sesine konuşlanmış, bilgisayarla baş başa kalmışken “ders çalış” direktifi beni çileden çıkarıyor. Mutluluk, keskin bir virajı döner gibi, mutsuzluğa dönüşüveriyor.

Gel de kendini iki arada bir derede duyumsama; diye bir kez daha mırıldanıyorum. Karmakarışık rüzgarlar esiyor içimde. Deprem deprem sarsılıyorum zaman zaman. Benden başka kimse duyumsamıyor gibi geliyor bana. Neden böyle olduğumu anlamakta güçlük çekiyorum. Anlayamadım gibi geliyor bana. Anlamadığım gibi anlatamıyorum da…

Tüm insanları, ülkemi ülkemin renklerini, dağını taşını, çiçeklerini seviyorum. Çoğaltmak , kullanmak istiyorum tüm nimetlerini. Karşılarına geçip, resimleri yapmak, şiirler döktürmek… geçiyor içimden. Bunlar da içimde düğümlenip kalıyor.

Oysa, ben gencim diyorum. Enerji doluyum; yapmalıyım üretmeliyim, yapabilmeliyim. En azından her yıl bir ağaç da ben dikmeliyim vatan topraklarına. Ama nasıl yapabilmeliyim bunu tek başıma. Kahvelerden, bilgisayar telefon…

Nasıl kaldırabilirim arkadaşlarımı. Onlara bunu söylemeliyim. Ama ya alaya alıp onurumu kırarlarsa kuşkusu, benliğime dolanıveriyor.

çabucak. Kimse benim gibi düşünmüyor sanki. Çoğu gününü gün etme peşinde. Top, pop… onlar için daha çekici. Benim gibi düşünenler de bu isteklerini açığa vuramıyor. Bir vurdumduymazlık, bir sorumsuzluk kök salmış gibi içimize. Onların da yeri var elbet. Dozunu kaçırmamak şartıyla hiçbirinden uzak kalamayız. Hepsi için aşırılık hiç hoş değil.

Nasıl çözümlenir, bu sorunlar diye düşünüyorum. Düşündükçe de soğuk terler döküyorum.

İki duvar arasına sıkışmış gibi duyumsuyorum kendimi, özellikle rüyalarımda.

Üzülüyorum…

Bunlar beklide çağın genel sorunları diyorum.

Çocukların bir an önce ulaşmak; yaşlıların özlemini çektiği bilim çağın, gençliği sorunları. Bu çağın en güzel yıllar olduğunu, bir daha geri gelmeyeceğini söylüyorlar. Öyleyse ne yapalım, nasıl yapalım da bu en güzel çağın dallarında renk renk çiçekler açsın, mavi göklerinde kuşlar uçsun. Biliyorum, bilmiyoruz, bilmiyorlar. Sormuyorum, sormuyoruz, sormuyorlar…,

Bir yol ayırımındayız biz. Önümüzde başka yollar, başka yıllar var. İyi, güzel ve doğru olanı arıyoruz bir umudun kırık dallarında, bir çelişkinin uçuşan yapraklarında da olsa, bulacağız,.. bulmalıyız. Yalnızlık hissediyoruz belki ama yalnız değiliz.

Belki ATATÜRK’e soracağız. Belki değil, kesinlikle O’nun yolunu bulmalıyız . Belki “Damarlarımızdaki kanda” bulabiliriz. Umutluyuz yine de.

Ama ya bulamazsak!..

Bir şiirimle sonlandıralım yine

ANA ELİ

Sevgiyi hamur edip

Ellerinde anamın

Biçimlenir güzelleir

Oda oda ev

Bir ağaç gölgesidir

Bir serinlik

Değince parmaklarım

Bir özlem ezgisine

İçim alev alev

N.T

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.