Her ne kadar aksi iddiada olanlar bulunsa da Edirne ekonomisi tüm fiziki imkânlara elverişli  ortama  rağmen ilerleyeceği yerde geri gidiyor.

Ülkemizde diğer illeri gezip gördüğümüzde bunu daha rahat görüyoruz.

Yöneticilerimizdeki bu rehavet, ilgisizlik neme lazımcılık vurdumduymazlık artık son bulmalı.

İlimizde söz sahibi olan mülki ve özel kurumlar odalar meslek kuruluşları bu kent ekonomisinin daha iyi seviyeye yükseltmek için üstün gayret içinde olmalı.

 Bu konuda bürokratlar da devreye girmeli, katkı yapmalı. Demokratik çağdaş rahat, tepkisiz bir ortamda ilimizde ” salla başını al maaşını” görüntüsü son bulmalı.

Kısaca bu özel ve tarihi kentte her kademede görevli olanlar görevlerini savsaklamamalı layığı ile yapmalı.

Edirne bürokratların en rahat görev yaptıkları bir il.

Onun için buradan emekli olanlar Edirne’den gitmek istemiyor.

Peki, onların içinde kaç tanesi Edirne için üstün hizmette bulundu, hangisinin bu kente hizmette  izi kaldı, halk kaçının adını hatırlayıp dua ediyor.

 Bunun biraz da meslek kuruluşlarımızın ilgisizliğinden kaynaklandığını sanıyorum.

Bürokrasiyi. Meslek kuruluşlarını siyasileri harekete geçirmede onları daha üstün hizmete yönlendirmede hizmetlerini daha düzenli yapmalarını sağlamada ne yazık ki başarılı olamıyorlar.

Başka illerde bölge halkının zorlamasıyla, yasal hakları kararlı olarak talep etmesiyle  bu konuda  üstün çabasıyla  yapılan  hizmetleri gördüğümüzde Edirne’de halkın temsilcilerinin   yaya kaldığınıtanık oluyoruz.

Geçen dönem milletvekillerimize, onların Edirne’deki parti temsilcilerine   buradan sormak isterim Görevleri süresince Edirne için hangi kalıcı ve yararlı  hizmeti  yaptılar,.

 Bunlar sorgulanmalı, kendilerine hatırlatılmalı. Yeni seçilecek parlamenterler bölgemize yapılacak hizmetler konusunda daha aktif ve kararlı olmaları konusunda uyarılmalı.

Edirne’de un hazır şeker hazır helva yapacak bir çalışma yok. Bu güzel kente yazık oluyor.

Aradan kaç sene geçti Selimiye yanındaki o harabe ucube kazı alanı sorunu bugüne kadar nasıl çözümlenmez.

 Bu Edirne halkına hakaret saygısızlık değil midir?

Bunun bir çözümü bulunmaz mı?

Bu konuda kraldan çok kralcı geçinenler, kentimize yapılacak hizmetlerde engel üzerine engel koyan kurumlar için el birliği ile kararlı bir şekilde önlem alınmalı: Bu kent bürokratların Edirne’nin kalkınmasına çivi koyanların istediği gibi kural belirleyeceği, at oynatacağı  bir il olmamalı.

 Edirne halkının ve temsilcilerinin bu kenet bir ağırlığı olmalı. Halkımızın her kademedeki yöneticilerden bunu isteme zamanı geldi ve geçiyor. Rehavete kapılan İdare-i maslahatçılar uyarılmalı.

Meslek kurum temsilcileri törenlerde boy gösterme yerine kentimize kalıcı hizmetler yapmalı.

 Bu konuda başarılı olduklarını kim iddia edebilir.

Seçim öncesi milletvekili adaylarına bu konular detaylı bir şekilde anlatılmalı onlardan güvence alınmalı.

Edirne’de yönetimlerden tüm kesimler yakınıyor

.Esnaf huzursuz, gençler iş bulamamaktan muzdarip. Edirne’ye sadece AVM açılıyor iş alanı yok. Okullar kapandığı zaman Edirne suyu çekilmiş değirmene dönecek.

 Buna bir çözüm getirilmeli,

Laf değil iş üretilmeli. Kırkpınarla ilgili gereksiz tartışmalar var. Buna bir çözüm bulunmalı , Dünyanın en eski sportif  etkinliği olan Kırkpınar için kalıcı kurallar konulmalı.

 Bu tartışmalar ile Kırkpınar’ı karalamak isteyenlere onu Edirne’ye layık görmeyenlere fırsat veriyoruz, buna kimsenin hakkı yoktur.

KREŞ SORUNU GÜNDEME GELMELİ

Okul öncesi çocukların bakımı, çalışan aileler için büyük sorun oluşturuyor. Bazı çalışan aileler küçük çocukları için işini terk etmek zorunda kalıyor. Küçük yaşlardaki çocuklar gelecek kuşakların sağlıklı yetişmesi açısından ön önemli çağları, kişiliklerinin geliştiği zamanlardır. Bu dönemde minik yavruların çok iyi bakıma, eğitilmeye ihtiyaçları vardır.

 Daha önceleri, özellikle devlet kuruluşlarımızda çalışan ailelerin çocuklarını güvenle barınacakları kreşler vardı.

 Burada, eğitilmiş uzman bakıcılara aileler çocuklarını teslim eder gözleri arkada kalmazdı.

Bu arada kurumda çalışan anneleri vakit buldukça çocukları görme imkânı olurdu.

 Çocukların bakımı çok önemli bir görev,çocuk bakımında  her bakıcı annenin ihtimam gösteremez.

Bu görev sıradan bir görev olamaz. O çağlar gelecek nesillerin karakter olarak  şekillendiği çağlardır.

Tüm ülkeler geleceğini garantiye almak için gençlerin yetişmesine özen gösterir, onların en güvenli ve sağlıklı yetişmesi için tüm imkânları kullanır.

Biz de yetkililer ailelerin kaç çocuk yapacağı konusunda fikir üretiyor. Fakat onların barınması çalışan ailelerin çocukları emanet edeceği kreşlerin açılması için yeterli gayreti göremiyoruz.

 Özel kreşler, çocuk yuvaları dar gelirli ailelerin bütçeleri için uygun değil. Özel sektör bu görevi kar amacıyla yapıyor.

Seçimlerin gündemde olduğu bu günlerde milletvekili adaylarımız bu konu üzerinde de durmalı.

Seçilecek parlamenterler kurumların çalışan ailelerin çocukları için kreş açılması için gayret göstermeli.

Ne yazık ki çeşitli vaatlerin arasında bu konunun tartışıldığına tanık olmuyoruz.

Bu konu ülkemiz için hayati bir konu ihmal edilmeye gelmez, yeni parlamenter adaylarımıza hatırlatırım.

BU KADAR

Bir gece toplantısında davetlilerden biri, yanında oturanın kulağına eğilip ancak duyabileceği hafif bir sesle:

-“ Bu şarkıyı söyleyen hanımın sesi ne kadar berbat.

Kim bu hanı biliyor musunuz,?”

-Karım”

-“Ah, affedersiniz. Şey.. Tabii canım, burada fena olan kadının sesi değil. Okuduğu şarkılar çok kötü. Şarkıyı kim besteledi acaba bu münasebetsiz şeyleri kim yazdı?

İnsanın kulağına hiç hoş gelmiyor.”

-“Ben!”

ÖZLÜ SÖZ

Kendilerine yardım etmeyen insanlara yardım etmeğe çalışmak faydasızdır.

CONFUÇLUS

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.