Karlı bir kış günü…Bir ara, tipiye dönüşüp ortalık buzlansa da bir süre sonra yumuşamaya başlar nasılsa... Fırtınaya dönüşen rüzgarlar da günlük yaşantımıza girdi…

Ekranlarda aday adayı telaşı, mahalli seçimler yaklaşırken.

Kar yağması güzel de buzlanma hoş değil. Kaymalar düşmeler, sakatlanmalar böyle günlerde ivme kazanmakta.

Silivri’de sürüp giden Ergenekon. Uzayıp giden bir dava. Bu dava bana, nedense Ortaçağ Avrupa’sını , biraz da Engizisyon’ anımsatıyor.

Müebbet cezasıyla içerde yatan , buna rağmen fetva veren İmralı…

PKK’nın tavrı ve yandaşlarının çirkin söylemleri ve artan sözümona eylemleri.

Bu söylemler ve anlamsız eylemler “bölücülük” içerikli de..

Ama yüzlerce şehidimizden ve kırk binlere ulaşan yitimden kimsenin söz ettiği yok.O denli “acı”nın hesabını kim verecek? Gencecik şehitlerimizi unutmak olası mı? Ya, acılar içinde yaşayan yakınlar… Ve yıllardır kan ağlayan ve palazlanan öfke.

Ve birbirlerini yemekle uğraşan siyasiler…

Unutulacak gibi olmayan Mavi Marmara katliamı. Canından olan dokuz genç insan.İsrail’in acımasız ve anlamsız saldırısı. Tüm bu katliama rağmen özür dilememekte ve tazminat ödemeye yanaşmamakta direnen İsrail Eski dost yeni düşman(mı)… Gel de şimdi Netenyahu , neden yahu! Diye sorma.. Yaptıkları haklıymış gibi bir tavır, nasıl bir tavırsa.

Oysa, bilindiği gibi hem yardım amaçlı bir gemi, hem de uluslar arası sularda..

Tele- kulak olayı. Yani telefonların dinlenmesi.. Kişisel özgürlükleri yok etmek değil mi?

Sonra, belgeler… belgeler, belgeler…

Tüm partilerin ve siyasilerin yansız davranmamaları… Tüm baltayı kendi yönünde sallamakta. “Ya tutarsa!..” yaklaşımı da bunların içinde sayılır. Hele mecliste zaman zaman da olsa yumruklaşmalar. Milletin vekillerine yakışmayan söylemler ve tavırlar…

Darbe konusu da can sıkıcı boyutlarda. Ne denli çok plan. İnsanın hayret edeceği geliyor. Bir türlü sonuçlanmayan sorgulamalar. Ne çok darbeci ve darbe planları varmış meğer. Ve devam eden tutuklamalar..

Ötelerde ise NÜ resimler yapan gerçek darbeciler, ve dokunulmazlıkları…

Liderlerin hakarete varan çamur atmaları.

Şu anda partiler çok telaşlı

Kadınlara kota ayrılsınmış. Bunu doğru bulmuyorum doğrusu. Çalışarak kendini aşarak bu yerlere gelinmelidir. Sayısal bir yaklaşım doğru değil kanısındayım. Bileğine güvenen kadın ya erkek adaylığını koyar hak ediyorsa seçilir. Sayısal kota partiye zarar verir inancındayım ben.. Çünkü kadınlara kapalı olan yol yok.İlla şu kadarı kadın olacak yaklaşımı bir zorlamadır.

Ermenilerin soykırım savları ve tazminat istemleri sürmekte yandaş da bulmakta. Ne olursa olsun havanda su dövüyorlar bence… Sanki başka işleri yokmuş gibi

Kıbrıs’ mı? Kaç yıldır bitmeyen bir süreç.Güney Kıbrıs’ın anlamsız ve sanal yaklaşımları. Kıbrıs fatihi Ecevit ne demişti sağlığında. Kıbrıs sorunu bitmiştir. Tanınsa da tanınmasa da bitmiştir. O artık bağımsız bir devlet. Ambargolar sürse de fazla önemli değil,

Sanıyorum. Rumlar “

Enosis” gözüyle baktıkları sürece avuçlarını yalar. Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama istekleri de buz üstüne yazı yazmaktan öteye gidemez.

Partilerde mutabakat arayışları. Birlik ve bütünlüğe önem veren yaklaşımlar. Uyuyan dev sanki uyandı gibi. Bakalım zaman ve seçimler ne göstereck? Taze kan her zaman iyidir.

Yani hem karlı hem karlı bir kış günü..

 “Korku imparatorluğu” ve “Eksen kayması” gibi söylemler de siyasetin tuzu, biberi

Siyasilerin ülkenin ve halkın çıkarları karşısında elele vermemeleri acı.. Ama umutlar yine canlı, yine beklentide.”Uyuyan güzel” elbet bir gün uyanacak.

Öğrenci olayları ve özellikle yumurta çok ama çok ünlendi. Yazılar, karikatürler, yorumlar gırla. Bu konularda çok şeyler söylendi, yazıldı. Bana bir şey kalmadı.

Şu “orantısız güç” deyimini de bir türlü anlamış değilim.Orantılısı nasıl olur. Bir bilen söylese de anlasak.

Kim haklı, kim haksız ! Tartışıla tartışıla alakok yumurtaya döndü.

Soğan, patates yine tırmanışta. Dur bakalım, nereye? Diyen var mı? Stokçular yine iş başındaymış. Bir belediye başkanı, pazarda yaptığı pazar denetiminde. 70 kuruşu alınan dometesin beş TL.ye satıldığını saptamıştı, ekranlar yansıttı. Fiyatlar yine oralarda, Nasıl iş, nasıl yaklaşım…

Hiç yoktan araba ve para kazanmak, kimin işine gelmez? Bazı yarışmalarda başaranların ya da kazananların sevinci öyle olağanüstü ki, sanki şaban bir kez daha vatan kurtardı. Yakışmıyor da. Böyle şımarıklıkları çocuklar bile yapmaz kanısındayım.

Maçlarda gol atanlar ya da sayı yapanlarda da normal olmayan görüntüler. Toplumun bir bireyi olduğumuzu çok yerde unutuyoruz galiba. Ben böyle kazanımları doğru bulmuyorum. Buna beleş tatlısı demek belki de daha doğru.

O denli şımarma, o gol senin ayağından çıksa bile, Takımın golüdür o. Bu bilince ulaşmak gerek…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.