Uzun zamandır halkımız seçim  haberleriyle oyalandı.

Seçim sonunda kazanan kazandı, kazanamayan  bir dahaki seçime ya kısmet dedi.

Bu seçim tartışmaları artık sor bulsun.

Her ne hikmetse bazı çevreler halkın  gerçek gündemini,  çarşı pazarın ateş pahasını unutturmak için  suni gündemlerle insanların geçim sıkıntısını unutturmaya çalışıyor.

Cumartesi  Pazarından bir  bayanın elindeki çantasında  yarım kilo soğanın olduğunu gördüm ve kendisine  sordum.”yarım kilo soğan ile  pazardan dönüyorsun. Çarşı Pazar nasıl?”

Pazar alışverişinden bir elinde yarım kilo soğan diğer elinde  bir kilo ıspanakla dönen kadın içini çekerek derdini anlattı: “Tek maaşla evimizi geçindirmeye çalışıyoruz. Eşim 2000 yılı sonrası emekli oldu, maaşı çok az. İki çocuğum okulda okuyor. Elektrik,su  parası diğer masrafları da koyduğunuzda  bu para  ile geçinmek kolay mı?.

Ben pazarın geç saatlerinde buraya  geliyorum.

O saatlerde belki satılan ürünlerde indirim yapılır diye bekliyorum.

Tıpkı  marketlerde indirim günlerini bekler gibi biz de  pazarın dağılım saatlerini bekliyoruz.

Utanmasam  Pazar atıkları arasından kendime yararlı  yiyecekleri arayacağım” diye derdini döktü. Bunlara kim hayır diyebilir. Bu konuda merakı olanlar, tuzu kuru kişiler bir gün  şöyle  bir çarşı pazarı dolaşsınlar. Halkın  ne çileler çektiğini göreceklerdir.

Çarşı pazardan  en zorunlu ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan bir insanda  nasıl huzur ve mutluluk bekleyebilesiniz.

Halkın ihtiyacı olan hangi ürünü sorsanız iki kat artmış. Ayakkabı boyacısının boya ve badem yağı ihtiyacı dahi katlanarak zamlanmış. Bunlar iyiye işaret değil.Açlık tehlikesiyle karşı karşıya olan toplumdan nasıl huzur beklenir.

---------------------------

İSTATİSTİKLER ORTADA

Devletimizin resmi kurumu TÜİK,  işsizlik oranını açıkladı.

Bu oran son yılların en yüksek seviyesinde %14,4.  Bu aslında gerçekleri yansıtmıyor. İş bulma umudunu yitirdiği için  iş başvurusu yapmayanlar bunun içinde yok.

Gençler arasında işsizlik oranı ise %25. Yani  her dört  gencimizden  biri işsiz, harçlık parası için ailesinin gözüne bakıyor.

Bunun ne kadar zor olduğunu o günleri yaşayanlar bilir.

Bunlar, ülkeyi yönetenlerin acil olarak çözmeleri gereken sorunlar.

Gençler  İyi bir iş  bulurum düşüncesiyle on yıllarca okuyup  eğitimini tamamlamış.Daha sonra iş bulmak için gittiği yerlerde eli boş dönüyor. Göstermelik olarak yapılan sınavların mülakat bölümünde  tuzak sorularla işe girmeleri mümkün değil.

Bunlar gençlerimizin her an karşılaşacakları  sorunlar.

Bu  durumla karşılaşan gençlerin mutlu ve huzurlu olmaları mümkün müdür?.

Gençlerden,imkanları olanlar yurt dışına gidiyor. Sop yıllarda beyin göçü ihracatımız arttı.

Kalifiye elemanlarımızdan başka ülkeler yararlanıyor.Ülkemizdin okullarında eğitim gören gençlerimizin  iş bulamayıp çareyi yurt dışında aramalarının  sorumlusu kim?

MESLEK OKULLARIMIZ ÇOK ÖNEMLİ.

Ülkemizde işsizliğin giderilmesinde  meslek okullarımız çok önem taşıyor.

Sadık Ahmet  Meslek ve Teknik Lisesi öğrencilerinin mezuniyet törenine katıldım.

Bu arada mezun olan öğrencilerin iş durumunu yetkililere sordum.

Sonuç çok sevindirici.

Mezun olan tüm öğrencilerin işleri hazırmış.

Okul müdürü Şeref Uz da  konuşmasında  bu konuya değindi.

Okulun ihtiyacı karşılamadığını söyledi.

Bir yanda işsizlik, meslek okulu gibi   bazı mesleklerde ise yeterli  istihdam imkanı var. Fakat onu yetiştirecek okullar yok.

Aynı  durum   Eski adıyla Sanat Enstitüsünde de yaşanıyor.

Bu okulumuzun öğrenci kapasitesi  bin çıvarında olmasına karşın ancak iki yüz öğrencisi var.

Buraya gelen öğrenciler hiçbir okula girme imkanı olmayan öğrenciler.

Daha önceleri bu okula seçme öğrenci alınıyordu.

Sanat Enstitüsünün  bazı bölümleri için yüksek oranda iş imkanı var.

Halkımız ön yargılı davranıp bu okula çocuklarını vermemekle aslında yanlışlık yapıyor.

İş bulmada sanatın önemi yadsınamaz.

Bu okullarımız  öğrencilerini mezun ederken sanat sahibi usta  olarak mezun ediyor

Ne yazık ki plansız, programsız eğitim ülkemizde işsizliğin artmasına neden oluyor.

İş imkanı olmayan okullar öğrenciler için cazip hale getiriliyor.

Bunun faturası  yine  bu  okuldan mezun  olup işsizlikten kıvranan  gençlerimize çıkıyor.

ATATÜRK’ÜN CEVAP  VEREMEDİĞİ  SORU
Mustafa Kemal, Mersin gezisindeyken şehirde gördüğü büyük binaları  yanındaki sormuş.
- Bu köşk kimin?
- Kirkor'un
- ya şu koca bina kimin?
-Yorgo'nun
- Ya şu?
- Solomon'un
Bu cevap üzerine Atatürk sinirlenerek yanındaki halka  sormuş.
-“Onlar bu binaları yaparken siz neredeydiniz?”
Toplananların arasında bulunan  ak sakallı  yaşlı  bir köylünün sesi duyulur; Atatürk’e şöyle seslenir.
- “Onları mı?” der ve devam eder;

“ Biz bu binalar yapılırken kimimiz Çanakkale’de bazılarımız Yemen’de Galiçye’de  Çanakkale’de  Kafkasya’da  savaşıyorduk Paşam” der.

İhtiyarın  bu sözü üzerine  Atatürk duygulanır ve cevap veremez..

Daha sonraki yıllarda  Atatürk hatıralarında  belirttiği gibi  “ Hayatımda cevap veremediğim  tek insan  Mersin’li o ak sakallı  ihtiyar olmuştur” der

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.