Dumanı kuşku saçan trenler geçer gözümün yaşardığı yerden

Duvarlarımdan arap resimler el eder bulut rengi

Saksılarıma ince ince sorup durdum ne bu açan açmayan

Toprağını karıştır suyunu ver yeter dediler

Ya içi çaput dolu görkemli uçaklardı maviye-gri

Yapay bulutlara özgü vitrin cilalı albeni

Yaa beni de alsana diyen soykırım söylevli söylence

İtildikçe çoğalan dudak bükmeler vakti

Lale Devri boyalı şaşara şarkılanınca aklım

Sapsade bir kilim dokurum bir ömürlük imece

Tarla kenarlarında ağaç diplerinde sus sizdenim sus

Sarı çiğdemler açtırırım yetmişlik görüntüme

N.T

Baktım ortalık günlük güneşlik. Güzel mi güzel bir hava. Doğaya çıkın, temiz hava alın der gibi…

Çağrıya uydum ve kendimi dışarı attım. Güzel ve alımlı görünen hava hafif rüzgarlı çıktı. Hem de serince esen bir Istıranca rüzgarı. Birkaç yıl öncesinden kesitlerle başlıyorum.

Yenilenen bir cadde var. Trakya Birlikle, Huzur evi arasında.Her şeyi ile yenilendi.En başta kaldırımlar, ortalarda bir havuz. Taksicilere yeni ve düzenlenmiş bir bölüm Huzur evine yaklaştıkça; kameriyeler, dinlenme yerleri Ve çiçeklikler.

Aşağılara doğru da çiçeklikler var. Hem de ilginç saksılarda Sık sık. İçlerinde zaman zaman değişse de hercai menekşeler… Renk renk canlı ve çekici

Caddenin kent tarafında üniversitenin Ayşekadın Kampüsü. Yani anlayacağını bu cadde her zaman dolu dolu. Hele ders bitimlerinden sonraki çıkışlarda iyice kalabalıklaşmakta.Tam karşıda yiyecek satan büfeler ve dinlenme yerleri. Onlar da genelde çok hareketli Bu bölgeye çok miktarda apart yapıldı son yıllarda. Öğrenciler fiyatların yüksek oluşundan şikayetçi gibi. Oraları bu gün de öyle..

Saksıdaki çiçekler yaz kış açar. Soğuklarda biraz zorlansalar da kurumaz kolay kolay bizim hercailer.Eksi yediye kadar dayanırlarmış.

İşte bu güzellikleri kül tablası sananlar da var. İzmaritler bol bol sırıtmakta.Yani millet sigarasını o saksıların içinde söndürmekte.

Gel de üzülme, gel de içinden bir şeyler söyleme

 “Bu ne densizlik!..” desek uyar mı bilmiyorum.Sonra da uysa da, uymasa da… demek geliyor içimden. Hele bunu yapanlar öğrencilerse vay halimize!..

Bir kent temiz ve güzelse onu berbat bir biçimde kirletenlere ne demeli bilemiyorum doğrusu?

Onları öyle gördükçe, güzelce havanın bile tadı kalmadı.

Zübeyde Hanım Çocuk Parkının kuzeyinde ağaçlandırılmış, çimlendirilmiş, çiçeklendirilmiş bayağı geniş ve güneye meyilli bir alan var. Orada bir zamanlar kameriyeler vardı. Ne olduysa hepsini bir gecede söküp götürmüşler. Epey zaman geçti bir daha bir bank bile konulmadı. Dedikodular yüzünden olmalı.Kötü amaçlılar elbette olabilir…

Öyledir diye alınan önlem bana göre hiç hoş değil.

Oysa havadar oluşuyla güneye bakmasıyla tam gazete okunacak ve vakit geçirilecek bir yerdi. Amaçları kötü olanlar ne yaparsanız yapın yer bulur, inancındayım.

“Aslan bile yattığı yerden belli olurmuş”derler. Bir kent için de aynı şey düşünülebilir? Sonra sonra eski biçimine dönüştü yine. Fena mı oldu? Parklar, bahçeler, yeşil ckentin yüzüdür. Kentin bu önemli alanlara ne yazık ki, hele son zamanlarda köpek dışkılarıyla kirletilmektedir. Onlar gübre olacak diye savunulmasa bile , görüntü ve kokularıyla çirkinlik değil mi?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.