Edirne Barosu Çocuk Hakları Komisyonu tarafından, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kabulünün 30’uncu yıldönümü nedeniyle tamamı çocuk fotoğraflarından oluşan sergi düzenlendi. Edirne Baro Binası’nda gerçekleştirilen ‘Çocuğuz, Haklarımız Var’ isimli sergiye; Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Recep Zıpkınkurt, Edirne Baro Başkanı Av. Alper Pınar, tüm fotoğrafları çeken Gülşah Pakarda, avukatlar, çocuklar ve sanatseverler katılım gösterdi.
PINAR: “YASAL DÜZENLEMELER VAR ANCAK YETERLİ DEĞİL”
Edirne Baro Başkanı Av. Alper Pınar, burada yaptığı konuşmada, “Bugün Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair sözleşmenin 30’uncu yıldönümü nedeniyle Çocuk Hakları Komisyonumuzun himayesinde ve önderliğinde gerçekleşen fotoğraf sergimizi açıyoruz. Bu sözleşme Dünyadaki tüm ulusların katılımıyla gerçeklemiş; sanıyorum sadece 2 devlet itiraz şerhi koymuş. Bunun dışında 191 ülkenin katılımıyla gerçeklemiş, en geniş katılımlı, en kabul gören anlaşma. Çocuklar ve çocuk haklarıyla ilgili tarihten bu yana yasal düzenlemeler var. Ancak tabii bunlar yeterli değil. Çünkü çocuklar çok özel, çocuklar çok saf, çok temiz duygulara sahipler. Bizim için önemli olan, onların bu saflıklarını koruyucu düzenlemelerin ve yasal hakların daha da geliştirilmesi noktasında olmalıdır. Bu sözleşmenin 19. maddesi var. Tüm çocukların istismar ve ihmalden korunması başlıklı. Burada çok özel bir durum var. Çünkü Büyük Atatürk’ün daha 1930’lu yıllarda söylediği bu konuda bir sözü var. ‘Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı. Onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır.’ diyor Büyük Ata. Bu güzel söz yaklaşık 60-70 yıl sonra Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair sözleşmenin 19. maddesinde ‘İhmal ve İstirmar’ başlığıyla düzenleniyor.” dedi.
ÇİROZ: “MADDELERİ BİLMEK YETERLİ DEĞİL; İÇSELLEŞTİRMEK ÖNEMLİ”
Edirne Barosu Çocuk Hakları Komisyon Başkanı Av. Gökçe Çiroz ise, “Komisyonumuz 2018 yılına kadar Kadın Hakları Komisyonu çatısı altında faaliyet göstermekteydi. Ama bizler çocuğun ayrı bir birey olduğunu, anne-babanın bir uzantısı değil; kendine ait bir yaşamı olan, kendine ait bir geleceği olan, nesne değil özne olan bir birey olduğunun farkında olduğumuz için Çocuk Hakları Komisyonunun ayrı bir çatı altında faaliyet göstermesi gerektiğini düşündük. Baro yönetimi de bu talebimizi uygun gördü. Yaklaşık 1 yıldır da bütün işlerimizde, etkinliklerimizde doğru bir karar verdiğimizi fark ettik. Çocuk Hakları Sözleşmesi genellikle toplum tarafından biliniyor; özellikle bazı maddeleri. Fakat bir kısım maddelerde de ya farkındalığımız çok yüksek değil, ya da önemsemiyoruz. Örneğin; cinsel istismar ya da fiziksel istismar hepimizin bildiği bir konu fakat duygusal istismar ya da duygusal şiddet çok da üzerinde durmadığımız bir şey. Bazen anne-baba eve yorgun geldiğinde; çocuğuna bağırabiliyor. Bu duygusal şiddet ve duygusal istismardır. Dolayısıyla Çocuk Hakları Sözleşmesindeki maddeleri bilmek, tanımak yeterli değil; bunu içselleştirmek ve günlük hayatımıza yansıtabilmek önemli. Çocuğun özgürce düşüncesini söyleyebilmesi önemli.” ifadelerini kullandı.
Kerem Filiz
