KESK, EDİRNE’DEN ANKARA’YA YÜRÜYOR

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), memurun hakkını savunmak için Edirne’den Ankara’ya doğru yürüyüş başlattı. Toplu İş Sözleşme görüşmelerinde yapılan zammın revize edilmesini talep eden KESK, “Hükümetin Açlık ve Güvencesizlik Teklifini Kabul Etmiyoruz” diyerek başlattığı yürüyüş 20 Ağustos tarihinde Ankara’da yapılacak basın açıklamasıyla son bulacak.

KESK, EDİRNE’DEN ANKARA’YA YÜRÜYOR

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), memurun hakkını savunmak için Edirne’den Ankara’ya doğru yürüyüş başlattı. Toplu İş Sözleşme görüşmelerinde yapılan zammın revize edilmesini talep eden KESK, “Hükümetin Açlık ve Güvencesizlik Teklifini Kabul Etmiyoruz” diyerek başlattığı yürüyüş 20 Ağustos tarihinde Ankara’da yapılacak basın açıklamasıyla son bulacak.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
19 Ağustos 2021 Perşembe 06:13
KESK, EDİRNE’DEN ANKARA’YA YÜRÜYOR

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), memurun hakkını savunmak için Edirne’den Ankara’ya doğru yürüyüş başlattı.

Yürüyüş öncesi Saraçlar Caddesi PTT önünde basın açıklamasını okuyan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik,  84 milyonluk Türkiye nüfusunun 16 milyonuna açlık sınırının altında bir yaşam düştüğünü dile getirerek, şunları söyledi:

“Dünyanın kıskandığını iddia ettikleri Türkiye’de:  Üretime değil, borçlanmaya, betonlaşmaya dayalı insan ve doğa düşmanı model her gün daha yıkıcı hale geldi. Kamucu anlayışta, sosyal devlette koskoca gedikler açıldı. Bunun bedelini de söndürülemeyen yangınlarla,  her gün bir yerde ortaya çıkan sellerle, felaketlerle hepimiz ödedik. Ödemeye de devam ediyoruz. 

 Yıllardır hem “büyüme rekorları kırıyoruz, dünya bizi kıskanıyor” dediler.  Hem de bu ülkenin üretenleri olarak bizler ne zaman hakkımızı istesek,  “Aynı gemideyiz, sizin istediklerinizi verirsek gemi batar ” dediler. Oysa bizim maaşlarımızdan-ücretlerimizden peşin peşin kesilen milyarca vergi;  teşvik, yapılandırma ve af olarak sermayeye, patronlara aktarıldı. Yine bizim cebimizden alınanlar köprü, otoyol, hava limanı ve şehir hastanelerinin müteahhitlerine araç, yolcu, hasta garantisi olarak akıtıldı.

Bizim maaş-ücret artışlarımızda çay simit hesabı yapıldı. Ama birilerine 3 maaş, 4 maaş verilmesinde hiçbir sakınca görülmedi. Kısacası yıllardır geminin altını delik deşik ettiler. Buna rağmen bize her seferinde geminin kazan dairesini gösterdiler.  “Bir avuç mutlu azınlığın geminin lüks kamaralarında keyif çatması için siz kazan dairesinde köle gibi çalışmaya devam etmeniz gerekiyor” dediler.”

TEMEL SORUNLARIMIZLA İLGİLİ TEK CÜMLELERİ YOK

Mehmet Bozgeyik, Hükümetin 12 Ağustos’ta açıkladığı teklifte memurun temel sorunlarına ilişkin tek bir cümle bile edilemediğinin altını çizerek, “Bunun yerine üç yıl önce bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen 3600 ek gösterge sözü hakkında  ‘üzerinde çalışacağız’ melalinde bir cümle kurulmuştur.  Sayısı son yedi yılda dört kat artarak 550 bine dayanan, yıllardır kadro bekleyen sözleşmeliler konusunda ‘haklarının yeniden düzenlemesi için çalışacağız’ gibi köşeli sözler edilmiştir.

ENFLASYONA EZDİRMEYECEĞİZ SÖYLEMİ BIKKINLIK VERDİ

Öncelikle siyasal iktidarın “İşçiyi, memuru, asgari ücretliyi, emekliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz”  söylemi artık hepimize bıkkınlık vermiştir. 

Defalarca altını çizdik. Bu ülkenin emekçi sınıflarını, dar gelirli vatandaşlarını ezen TÜİK enflasyonu yani resmi enflasyon değildir. Çünkü bu ülkede resmi enflasyonun yaşanan gerçek hayat pahalılığını yansıtmadığını, Ali Cengiz oyunları ile takla attırılan sanal rakamlardan ibaret olduğunu bilmeyen yoktur. Bizleri yıllardır ezim, ezim ezen, reel gelirimizi eriten sokakta, çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız hayatın gerçek enflasyonudur.

Dolayısıyla TÜİK’in sanal enflasyon rakamları bir ölçüt olmaktan çoktan çıkmıştır. Yılardır yaşadığımız kayıpları görmek için açlık ve yoksulluk sınırı verilerine, temel tüketim maddelerine gelen zamlara,  maaşlarımızın döviz ve altın karşısındaki değerine bakmak yeterlidir” dedi.

PANDEMİDE HEM AÇLIK HEM DE YOKSULLUK SINIRI %38,6 ARTTI

Bozgeyik, yaşanan pandemi süreciyle birlikte  kayıplarının katlanarak arttığını dile getirerek, “Son iki yılda kamu emekçilerinin maaşlarında yaşanan artış %29,85’te kalmıştır. Buna karşın iğneden ipliğe zam yağmuru devam etmiştir. Son iki yılda elektrikten doğalgaza, süt ürünlerinden sıvı yağa,  meyve- sebzeden bakliyat ürünlerine kadar temel tüketim maddelerinin fiyatlarında yaşanan artış %70'i aşmıştır. Son iki yılda hem açlık hem de yoksulluk sınırı %38,6 artmıştır.  En düşük maaş ile alınan dolar son iki yılda 84 dolar azalmıştır.  Yine en düşük maaş ile alınan çeyrek altın sayısı 2,5 adet azalmıştır” diye konuştu.

TEKLİF KAMU EMEKÇİLERİNİN SORUNUNU ÇÖZMÜYOR

Yapılan teklifin kamu emekçilerinin hiçbir sorununu çözmediğini ifade eden Bozgeyik; “ Buradan tekrar altını çiziyoruz.  Yaşadığımız kayıpları görmeyen, sadece hedeflenen resmi enflasyon rakamlarına indirgenen bu teklifin adı “Toplu Sözleşme Teklifi” değildir. Açlık sınırının 3 bin, yoksulluk sınırının 9 bin 500 TL’yi bulduğu, yaşanan gerçek hayat pahalılığının %40’ı aştığı koşullarda aileleri ile birlikte 20 milyonluk devasa bir kitleye yapılan bu teklifin adı Sefalet, Yoksulluk, Güvencesizlik Teklifidir.  Dolayısıyla hiç kimsenin bu teklife değer yükleme çabasına girmeye, “maaş artışlarının üzerine bir, iki puan ilave edilirse çözülür” yaklaşımı sergilemeye, kamu emekçilerinden gizli kapalı kapılar ardında pazarlıklar yürütmeye, kamu emekçilerinin temel hiçbir sorununu çözmeyen teklifleri kabul etmeye hakkı yoktur” dedi.

KESK’İN TALEPLERİ

KESK adına taleplerini sıralayan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik şunları söyledi:

“Pandemi sürecinde daha fazla derinleşen kriz sonucunda gıda, barınma, su, ısınma gibi en temel giderlerini karşılamakta zorlanan tüm yurttaşlara Temel Gelir Güvencesi verilmesini istiyoruz.  Her felaketten sonra vatandaşlarına IBAN veren değil, zor durumdaki vatandaşlarına yardım için IBAN isteyen bir ülkede yaşamak istiyoruz.  Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını istiyoruz.  Halktan yana bir kamu hizmeti istiyoruz.  Dar gelirli milyonlarca vatandaşımızın sağlık ve eğitim başta olmak üzere tüm kamu hizmetlerine parasız ulaşmasının sağlanmasını istiyoruz.  Ülkenin kanayan yarası haline gelen kadın cinayetlerinin, çocuk istismarının önüne geçilmesini istiyoruz. Bunun için İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı fesih kararından vazgeçilmesini,190 sayılı ILO Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin onaylanmasını istiyoruz.  İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret istiyoruz. Hiçbir kamu emekçisi hanesi yoksulluk sınırı altında kalmasın diyoruz. Vergide adalet istiyoruz. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmasını istiyoruz.  Otomotiv sektöründe bile ÖTV indirimi yapılırken bordoluların maaşlarından-ücretlerinden peşin peşin kesilen gelir vergisinin her yıl daha fazla artırılmasına artık yeter diyoruz.  Maaşımızın cebimize girmeden buharlaşmasına neden olan gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesini istiyoruz.”

İki koldan başlayan Ankara yürüyüşü 20 Ağustos’ta Ankara’da yapılacak basın açıklamasıyla son bulacak.

Yavuz Göktaş

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.