MERİÇ VE ERGENE İÇİN TOPLANDILAR

Meriç-Ergene Havzası Taşkın Risk Yönetim Planı’nın Hazırlanması İçin Teknik Yardım Projesinin havza açılış toplantısı dün gerçekleşti. Üç yıl sürecek ve Avrupa Birliği destekli projede Meriç-Ergene Havzası Taşkın Yönetim Planının hazırlanması hedefleniyor. Toplantıya Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Bilal Dikmen’de katıldı.

MERİÇ VE ERGENE İÇİN TOPLANDILAR

Meriç-Ergene Havzası Taşkın Risk Yönetim Planı’nın Hazırlanması İçin Teknik Yardım Projesinin havza açılış toplantısı dün gerçekleşti. Üç yıl sürecek ve Avrupa Birliği destekli projede Meriç-Ergene Havzası Taşkın Yönetim Planının hazırlanması hedefleniyor. Toplantıya Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Bilal Dikmen’de katıldı.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
07 Temmuz 2022 Perşembe 06:01
MERİÇ VE ERGENE İÇİN TOPLANDILAR

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Avrupa Birliği ve Dış İşler Genel Müdürlüğü’nün sözleşme makamı olduğu, Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Meriç-Ergene  Havzası Taşkın Risk Yönetimi Planının Hazırlanması için Teknik Yardım Projesi kapsamında düzenlenen toplantı dün başladı. Çalışmalar üç yıl sürecek.

Kentteki bir otelin toplantı salonunda gerçekleşen toplantıya Edirne Valisi H. Kürşat Kırbıyık, Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Bilal Dikmen,Belediye Başkanı Recep Gürkan,  Havzada çalışan kurumların temsilcileri ve yerli ve yabancı temsilciler katıldı.

Toplantıda konuşan Vali Kırbıyık, modern dünyada yönetimde öncelikle bir hedefe varmak isteniyorsa ya da bir riskin bertaraf edilmesi isteniyorsa ilk yapılacak işin mevcut durum analizini çok sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmek olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

“Bu projenin özüne de risk bertaraf gözüküyor. Dolayısıyla karşı karşıya kaldığımız risklerin tespit edilmesi, buna uygun planlamaların yapılması ve pilot planlamalar doğrultusunda gerekli uygulamaların hayata geçirilmesi son derece önemli. Tabii bölgemizin AFS konusunda hepinizin tecrübeleri yüksek. Bizler bu topraklar yüz yıl önce de, 50 yıl önce de yakın zamanlarda da çeşitli şekillerde Taşkın'a maruz kalmış bir coğrafyada yaşıyoruz. Kanal Edirne bu anlamda Edirne için gerçekten önemli bir proje olmuş. Edirne merkez açısından belki risk düzeyimizi mümkün olduğunca en alt seviyeye indirmişiz. Ancak tüm risk kalktı mı dersek bu riskin kalkmadığını sizler de bizler de biliyoruz. Yine ilimiz genelinde Meriç Adası'nı takip ettiği güzergah boyunca da benzer şekilde riskin bulunduğunu görüyoruz. Bu çerçevede tabii bu taşkınların oluşturduğu etkilere de bakmak lazım. Bir yandan can güvenliğini tehdit ediyor ki bölgemizde maalesef geçtiğimiz yıl da dahil olmak üzere can kayıpları yaşanan taşkınlarla karşı karşıya kaldık. Bir yandan mal güvenliğini tehdit ediyor, tarımsal ürünler başta olmak üzere vatandaşımızın eviyle, işleriyle ilgili tehditler oluşturuyor. Bir yandan da ekolojik bir zarar ortaya koyuyor. Maalesef belki dere yataklarında, nehir yataklarında bulunan sürekli kirlenmenin tarımsal araziler üzerine de belli ölçüde ekolojik zararlar oluşturduğunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla bu riskin iyi hesaplanması iyi planlanması, iyi uygulanması, iyi yönetilmesi son derece önemli. Bu anlamda bu çalışma gerçekten bu bölgeye Meriç havzasına, Ergene havzasına ışık tutacak ve bizim risklerimizin bertaraf edilmesi noktasında tüm uygulayıcı kurumlara, valiliklere, belediyelere, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına Devlet Su İşleri'ne ilgili dediğim gibi paydaşların tamamına bir yol haritası sunacak bir çalışma olacağını ümit ediyoruz. İlimizde Edirne'de yaşayanlar bildiği bir proje yürütüyoruz. Edirne Valiliği'nin öncülüğünde Üç Nehir Bir Şehir adı altında. İçinde enerji santraller, rekreasyon alanlarına kadar önemli, Edirne'nin belki çevresini değiştirecek, geleceğine katkı sunacak vizyon projelerden bir tanesi. Aslında Meriç için şunu da diyebiliriz. Üç ülke bir nehir olarak da değerlendirebiliriz. Gerek Yunanistan gerek Bulgaristan gerek Türkiye'yi ilgilendiren bir nehirden bahsediyoruz. Bu nehrin sunduğu imkanlar ve oluşturdukları riskleri de hep birlikte planlamamız gerekiyor. Burada bölgesel anlamda, uluslararası anlamdaki iş birliğinde son derece önemli olduğunu görüyoruz. Katkı sunanlara da o anlamda müteşekkir olduğumuzu ifade etmek isterim.”

SU CANLILARIN VARLIĞINI SÜRDÜREBİLMESİ İÇİN EN TEMEL İHTİYAÇTIR

Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Bilal Dikmen suyun medeniyetlerin etrafında kurulduğu, bilim insanlarının da başka gezegenlerde hayat belirtisi olarak aradığı, hayatın her aşamasında ve teknolojik gelişmelerde kaçınılmaz olarak kullanılan yeryüzünün en büyük zenginliği ve hayatın olmazsa olmazı olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Su canlıların varlığını sürdürebilmesi için de en temel ihtiyaçtır. Su ihtiyacının başka bir kaynak ve madde ile de ikamesi mümkün değildir. Yani suyun kimyasal yapısını biliyoruz. İki hidrojen, bir oksijen, laboratuvar ortamında ihtiyacımız şudur. Şu kadar üretelim gibi bir seçeneğimiz yok. Maalesef su ihtiyacımızı doğal kaynaklardan karşılamak zorundayız. Dünyanın üçte ikisi sularla kaplı. Maalesef yeryüzünde en çok bulunan Bu kaynağın içerisinde tüm tatlı suların miktarı sadece yüzde iki buçuktur. Bütün tatlı su kaynaklarının da yüzde 68’i buz ve buzulların içerisinde hapsedilmiş durumdadır. Tatlı suyun geride kalan yüzde otuzu ise yer altında. Nehirler, göller gibi yüzeysel tatlı su kaynakları dünyadaki toplam suyun yüzde birini bile oluşturmuyor. Görüldüğü gibi su kaynakları sanılanın aksine oldukça sınırlı ve kıt ülkelerin gelişmelerine paralel olarak da kullanılabilir temiz su kaynaklarına olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Diğer taraftan nüfus artışı insanların istek ve ihtiyaçlarının artması, iklim değişikliği ve sanayileşmenin etkisiyle dünyada ve ülkemizde temiz su kaynakları da hızla azalmaktadır. Su, gıda üretiminden enerjiye, ekolojiden sosyal hayata, her alanı bulunma durumuna göre olumlu veya olumsuz yönde etkilemektedir. Küresel iklim değişikliğinden su kaynaklarımız kalite ve miktar yönünden de olumsuz şekilde etkilenmektedir. Kuraklık şartları ve aşırı yağışların sonucunda meydana gelen taşkınlar insanlara ve halkımıza önemli ölçüde zararlar da vermektedir. İklim değişikliği artık tüm dünyanın gündeminde olan en önemli çevre ve kalkınma sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü değişen iklim en çok suyun varlığını etkiliyor. Ünal Bey de zaten konuşmasında vurguladı. Bir tarafta suyun çokluğu, bir tarafta da suyun yokluğu ile karşı karşıya kalıyoruz. Dünyanın dört bir yanına baktığımızda suyla ilgili afetlerle mücadele ediyor, bu afetlerle boğuşuyor. Bir yanda kuraklık ve yangınlar, diğer yanda aşırı yağışlar var. Bu afetlerden can ve mal kaybının yanında suyun hem miktarı hem de kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Havza'da yer alan Bulgaristan ve Yunanistan'ın da Bütüncül bir yaklaşımla projeye dahil olması önem arz etmektedir. Bu sebeple Meriç Ergene havzası taşkın yönetim planı projesinin IPA projesi olarak çalışılması da oldukça isabetli ve yerinde olmuştur. Proje kapsamında taşkın riski ön değerlendirmesi çalışmaları yapılacak. Taşkın tehlike haritaları hazırlanacak. Taşkın risk haritaları hazırlanacak. Risklerin asgari seviyeye indirilmesi maksadıyla tedbirler programının yer aldığı taşkın yönetim planı hazırlanacaktır. Tabii bütün bunlara ilave olarak da ayrıca bu proje kapsamında Meriç-Ergene havzasında tahmini ve erken uyarı sistemi de kurulacaktır. Projede başlangıç raporu, altı aylık dönemlerde ilerleme raporu ve nihai rapor da hazırlanacaktır. Proje ile taşkın yatırımlarının daha sağlıklı ve verimli olacağını, ekonomik kaybın asgari düzeye ineceğine, daha da önemlisi halkın ve mahalli idareleri taşkın konusunda bilinçlenmesi Ve farkındalığın artırılması neticesinde can ve mal kaybının olmayacağına bu alanda kriz yönetimi yerine risk yönetiminin ne odaklanacağımıza inanıyorum.

“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BİRBİRİNE ZIT GİBİ GÖRÜNEN HEM KURAKLIK HEM DE TAŞKINLARIN RİSKİNİ YÜKSELTİYOR”

Toplantıda konuşan Proje Direktörü Rifat Ünal Sayman, ise yaptığı konuşmada, Edirne’de toplantının yapıldığı sırada, Akdeniz ülkesi olan İtalya'da büyük bir kuraklığın başgördiğini hatırlatarak, “Kuraklıkla boğuşuyorlar. Diğer taraftan ülkemizde en sık yaşanan doğal afet taşkın. Taşkınların hem insanlara hem de canlılara ekonomik, sosyal ve çevresel çok fazla olumsuz etkisi olabiliyor. İklim değişikliği birbirine zıt gibi görünen hem kuraklık hem de taşkınların riskini hem dünyada hem ülkemizde yükseltiyor. Bu anlamda taşkın risk yönetim planlarının hazırlanmasını çok önemli görüyoruz ve bu kapsamda da ülkemizdeki diğer bütün arzularda hazırlanmış bulunan bu planın Meriç Ergene'de havza havzasında hazırlanmasının bize nasip olmasını da büyük bir onurla ve mutlulukla karşıladığımızı belirtmek isterim. Projemizde Meriç Ergene'nin risk taşkın risk yönetim planı hazırlanırken Diğer taraftan da ülkemizin bu konudaki kapasitesinin Avrupa Birliği ve diğer ülkelerin uygulamalarıyla zenginleştirilmesi. Bu kapsamda ülkemizdeki bu alandaki kapasitenin arttırılmasına katkı sağlamayı umuyoruz. Konsorsiyumu temsilen ben burada bulunuyorum. Konsorsiyumumuz kapsamında Avusturya, ülkemizden su yönetimi konusunda birbirinden saygın ve bilinir şirketler, su yapı su model ve su pek firmaları ve ayrıca Çınar Mühendislik'ten oluşan ve projeyi başarıyla tamamlayacağımızdan en ufak bir şüphe duymayacağım bir teknik ekibe sahibiz. Dayı Avusturya elli yıldır faaliyet gösteren küresel ölçekte halihazırda yüzden fazla ülkede projesi olunan ve yıllık portföyü bir milyar avroya ulaşmış bir şirket. Bu anlamda bu projenin emin ellerde olduğunu söyleyebilirim. tabii Meriç Nehri Hem Bulgaristan, hem Yunanistan hem de ülkemizden akan bir nehir. Bu anlamda projenin başarıyla tamamlanması için bu üç ülkenin ve Avrupa Birliği'nin dayanışma içerisinde olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan Sayın Bulgaristan Konsolosluğu'na katılımlar için teşekkür ediyorum. Tabii projenin hayata geçirilmesinde Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve Çevre Şehircilik ve İklim değişikliği bakanlığımız ki kendileri aynı zamanda sözleşme makamı var. Onlara teşekkürlerimi yine sunmak istiyorum. Son olarak projedeki faydalanıcımız su yönetimi genel müdürlüğü su yönetimi genel müdürlüğü su yönetiminin her alanında olduğu gibi taşkın konusunda da son derece deneyimli ve yüksek kapasiteye sahip bir teşkilatımız. Bu anlamda böyle yüksek kapasiteli bir teşkilatla çalışmak, bu alanda tecrübeli bir teşkilatla çalışmak açık söylemek gerekirse bizim de işimizi kolaylaştırıyor ve kolaylaştıracak” şeklinde konuştu.

Açılış konuşmalarının ardından teknik sunum, soru cevap bölümleri yapıldıktan sonra toplantıya son verildi.

Yavuz Göktaş

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.