"SAĞLIKLI BIR ÇEVRE HEPİMİZİN ORTAK GELECEĞİ"

Tema Vakfı Edirne İl Temsilcisi Şirin ÇOĞAL, Dünya Çevre Günü’nün 2021 temasının  “Ekosistem Restorasyonu” olduğunu belirterek’’Birleşmiş Milletler tarafından her yıl 5 Haziran’da kutlanan Dünya Çevre Günü’nde,bu yıl #EkosistemRestorasyonu sloganıyla; zarar görmüş ekosistemleri canlandırmak için acil eylem çağrısı yapılıyor. TEMA Vakfı olarak,bu özel günde, günümüzün en büyük iki tehdidi olan iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybına dikkat çekiyor,doğayı korumanın, gezegenimizi ve kendi yaşamımızı korumak olduğunun bir kez daha altını çiziyoruz.’’dedi.

"SAĞLIKLI BIR ÇEVRE HEPİMİZİN ORTAK GELECEĞİ"

Tema Vakfı Edirne İl Temsilcisi Şirin ÇOĞAL, Dünya Çevre Günü’nün 2021 temasının  “Ekosistem Restorasyonu” olduğunu belirterek’’Birleşmiş Milletler tarafından her yıl 5 Haziran’da kutlanan Dünya Çevre Günü’nde,bu yıl #EkosistemRestorasyonu sloganıyla; zarar görmüş ekosistemleri canlandırmak için acil eylem çağrısı yapılıyor. TEMA Vakfı olarak,bu özel günde, günümüzün en büyük iki tehdidi olan iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybına dikkat çekiyor,doğayı korumanın, gezegenimizi ve kendi yaşamımızı korumak olduğunun bir kez daha altını çiziyoruz.’’dedi.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
07 Haziran 2021 Pazartesi 06:26
"SAĞLIKLI BIR ÇEVRE HEPİMİZİN ORTAK GELECEĞİ"

Tüm dünyada #EkosistemRestorasyonusloganıyla kutlanan Dünya Çevre Günü’nde Birleşmiş Milletler, insanların yaşamını sürdürebilmeleri, iklim değişikliğine karşı koyabilmeleri ve biyolojik çeşitliliğin korunabilmesinin ancak sağlıklı ekosistemlerle mümkün olabileceğini vurguluyor. İnsanların doğayla ilişkisini yeniden tanımlama ve kurma ihtiyacı hissettiği bugünlerde TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, doğanın yükünün her geçen gün arttığını belirterek, bu yükün azaltılması için tek bir bireyden tüm insanlığa, politikacılara ve yöneticilere görevler düştüğünün altını çiziyor.

Konuyla ilgili konuşan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç“Ne yazık ki uzun yıllardır süregelen,fosil yakıtların kullanımı, arazi tahribatı, kirlilik ile aşırı yararlanmanınneden olduğuiklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybı,günümüzde insanlığın en büyük sorunlarını teşkil etmektedir. Dünya ortalama sıcaklığı, sanayi öncesi döneme göre 1.1 °C arttı. Yaşananküresel ısınma artık bir ‘iklim krizi’ olarak isimlendirilmektedir. Bu durum, insan sağlığından gıda üretimine, yaşanan ekstrem hava olaylarından doğadaki canlıların uyum sağladığı ekolojik koşullara kadar birçok dengenin değişmesine sebep olmaktadır. Bunun yanı sıra bugün arazi tahribatı ve aşırı yararlanma nedeniyle,dünyadaki doğal ekosistemlerin %75’iinsanlar tarafından değiştirilmiştir. Erozyon ile binlerce yılda oluşmuş topraklar kısa sürede yok olarak verimliliğini kaybetmektedir. Tarım topraklarında aşırı kimyasal gübre ve pestisit kullanımı ile su kaynakları ve denizler kirlenirken, büyüyen kentler verimli tarım topraklarını yutmaktadır. Her yıl 12 milyon hektar tarım toprağı bozuluma uğramakta ve çölleşme hızlanmaktadır. Tüm bu insan kaynaklı etkilerse bugüne kadar hiç yaşanmamış bir hızda tür kayıplarına neden olmaktadır. Bugün insanlığın neden olduğu yok oluş, geçmiş yılların bin katı olmuştur. Ne yazık ki böyle giderse gelecekte de bugünkü yok oluşun 10 katına çıkacaktır” diyerek gezegeni hızla tükettiğimize ve tahrip ettiğimize dikkat çekti.

KÜRESEL RİSKLER RAPORU’NDA İLK BEŞ MADDEDEN DÖRDÜ ÇEVRE SORUNLARIYLA İLGİLİ

Doğa dengesinin bozulması ve ekolojik sorunların ekonomiyi de etkilediğini vurgulayan Ataç; “Dünya Gayri Safi Milli Hasılanın %50’si doğal varlıklardan elde edilirken; ekolojik yıkım beraberinde ekonomik sorunlara da neden olmaktadır.Nitekim 2020 Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan Küresel RisklerRaporu’nda, etkisi ve gerçekleşme olasılığı en yüksek riskler sıralamasındaki ilk beşmaddeden dördünüçevre sorunları oluşturmaktadır.Yaşanmasına sebep olduğumuz bu sorunları hafifletmenin yolu doğa tahribatlarını durdurmak, doğa koruma alanlarını artırmak, tahrip olmuş ekosistemlerin restorasyon çalışmaları ile eski haline gelmelerini sağlamaktan geçmektedir. Bugün restorasyon çalışmalarının yapılmaması, restorasyon yatırımlarından üç kat daha fazla maliyete sebep olmaktadır. Restorasyon çalışmaları yapıldığı durumda ise bugüne oranla 10 kat daha fazla kazanç sağlanacaktır” dedi.

Anayasanın çevrenin korunmasına ilişkin 56. maddesine de atıfta bulunan Ataç; “Herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı olduğu ifade edilen Anayasamıza göre  çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirliliğini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Bu sebeple doğal ekosistemlerin korunması ve restorasyonu ile ekosistemlere hayat veren başta toprak olmak üzere tüm doğal varlıkların korunması konusunda devlet ve bireyler olarak hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir” dedi.

Haber Merkezi

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.