“TOPRAĞIN ÜSTÜ, ALTINDAN DEĞERLİDİR”

Devlet Demiryolları tarafından yapımı devam eden Çerkezköy-Kapıkule Demiryolu Yapım Projesi kapsamında kullanılmak üzere Hamzabeyli Köyü merasında kurulması planlanan patlatmalı granit ocağının çevreye ve insan sağlığına telafisi imkansız zararlar vereceğini belirten Edirne’deki çevre gönüllüleri, söz konusu projeye itiraz etti. Bakanlığın söz konusu projeyle ilgili ÇED sürecini sonlandırmasını talep ettiklerini söyleyen Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Ayten Eren, “Trakya’da toprağın üstü, altından değerlidir.” ifadelerini kullandı.

“TOPRAĞIN ÜSTÜ, ALTINDAN DEĞERLİDİR”

Devlet Demiryolları tarafından yapımı devam eden Çerkezköy-Kapıkule Demiryolu Yapım Projesi kapsamında kullanılmak üzere Hamzabeyli Köyü merasında kurulması planlanan patlatmalı granit ocağının çevreye ve insan sağlığına telafisi imkansız zararlar vereceğini belirten Edirne’deki çevre gönüllüleri, söz konusu projeye itiraz etti. Bakanlığın söz konusu projeyle ilgili ÇED sürecini sonlandırmasını talep ettiklerini söyleyen Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Ayten Eren, “Trakya’da toprağın üstü, altından değerlidir.” ifadelerini kullandı.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
05 Nisan 2021 Pazartesi 06:18
“TOPRAĞIN ÜSTÜ, ALTINDAN DEĞERLİDİR”

Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Ayten Eren tarafından yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“KAMU VE ÇEVRE YARARI DEĞİL, MALİYET YARARI GÖZETİLMİŞTİR”

“Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından yapımı devam eden Çerkezköy-Kapıkule Demiryolu Yapım Projesi kapsamında kullanılmak üzere, Edirne İli,  Lalapaşa İlçesi, Hamzabeyli Köyü’ne 1500 metre uzaklıkta, sınır kapısına giden karayoluna 400 metre uzağında, 24,0973 hektarlık kısmında ‘Granit Ocağı’ işletmesinin yapılması planlanmaktadır. PT Dosyasını incelediğimizde eksik ve yanlış konuları saptayarak itirazlarımızı E.Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne sivil toplum örgütleri ve bireysel itirazlar vererek yaptık. Edirne Çevre Gönüllü Derneği ve Edirne Milletvekilimiz Okan Gaytancıoğlu ile birlikte granit ocağının yapılmak istendiği Tuğlalık ve Hamzabeyli Köy Meralarını incelemek ve köy halkı ile görüşerek itiraz nedenlerini konuştuk. Söz konusu granit ocağında, madenlere ulaşmak için 40.965 ton bitkisel toprağın kazınacağı beyan edilmiştir. Doğal çevre yapısını bozan ana etkenlerden birisi ana kayanın açığa çıkarılması için yapılan dekapaj işlemleridir. Dekapaj işleminde doğrudan arazi topografyası hedef alınmaktadır. Arazi üzerindeki ağaçlar, canlı yaşam ve iki derenin yok olma tehlikesi ve yakınında bulunan tarım arazileri işletme sırasında oluşan toz, erozyon, hafriyat atıklarının düzensiz yığılmasından olumsuz olarak etkilenecektir. Toprağın üst tabakası insanların ve diğer canlıların beslenmesinde temel kaynak teşkil etmektedir. Bir gram toprağın içerisinde milyonlarca canlı bulunmakta ve ekosistemin devamı için bunların hepsinin ayrı önemi bulunmaktadır. Toprağın verimliliğini sağlayan ve humusça zengin olan toprağın 10 cm'lik üst tabakasıdır. Toprak, bitki örtüsünün beslendiği kaynakların ana deposudur. 1 cm toprak ortalama olarak 1000 yılda oluşur. Bu evrensel gerçekten hareketle tarımsal toprakların en değerli kısmı depolanarak, içindeki canlı yaşamla birlikte geri dönüşsüz biçimde heba edilemez. Bu işlemde kamu ve çevre yararı değil maliyet yararı gözetilmiştir.”

“MADEN OCAĞININ YERİ YANLIŞTIR”

“Bilim insanlarınca hazırlanan raporlara göre; Türkiye genelinde sayıları on binlerle ifade edilen açık taş ocağı işletmeciliği, deprem etkisi yaratan patlatmalarla yeraltı sularını yok ederken, çıkardığı toz ile döllenmeyi önleyerek meyve ağaçlarını verimsizleşmesine, balıkların ölümüne neden oluyor. Taş ocaklarının orman ve su üretim alanlarıyla yerleşim yerlerinin uzağında ve ağaçlandırılamayacak kayalık arazilerde açılması gerektiği açıktır. Proje alanı için seçilen insan yerleşimlerine, tarım arazilerine yakın, mera arazisinin üzerine kurulacak bu açık patlatmalı maden ocağının yeri yanlıştır. Söz konusu TCDD Genel Müdürlüğü Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından yapımı devam eden Edirne İli,  Lalapaşa İlçesi, Hamzabeyli Köyü sınırları içerisinde planlanan patlatmalı açık ocak işletmesi için seçilen alan doğa yararı ve yerelde yaşayan halkın sağlığı yerine maliyet yararını öncelediği için, Anayasa’nın 56. maddesi, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına zarar verecek, doğal yaşamı ortadan kaldıracak, tüm bölgeyi etkileyecek, kamu yararına aykırı olan bu Proje Tanıtım Dosyası iptal edilmelidir.”

“CANLI SAĞLIĞI AÇISINDAN AĞIR METALLER OLDUKÇA ZEHİRLİDİR”

“Büyük bir kısmı, Hamzabeyli köyü merasına kurulacak olan patlatmalı açık granit ocağının her tarafında tarım alanları ve ağaçlık alanlar yer almakta olup, iki küçük dere de bulunmaktadır. Bu bölgedeki ağaçlar, bitki faunası ve diğer canlı türleri PTD na hatalı ve eksik yazılmıştır. Ulusal olarak koruma altında olan Verbascum bugulifolium Lam. nesli tehlike altında olan ve IUCN kriterlerine göre EN kategorisinde yer alan bir türdür. Ayrıca bu türün korunması amacıyla, Kırklareli Doğa ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü tarafından tür koruma eylem planı hazırlanmıştır. Bu nedenlerle alanın florası yeniden değerlendirilmeli ve endemik, nadir türler belirlenerek gerekli koruma önlemleri alınmalıdır. Açık maden ocaklarında işlemler sonucunda çökelerek hava olayları veya araçların hareket etmesiyle tekrardan çökeldiği yerden havada askıda kalmasına neden olan kaynaktır. Havada askı da halde bulunan toz zerreciklerinin fiziksel ve kimyasal özellikleri canlı sağlığı yönünden çok önemlidir. Canlı sağlığı açısından ağır metaller oldukça zehirlidir. Kanser yapıcı organik kimyasal maddeler içeren toz zerrecikleri sağlık açısından çok tehlikeli saçmaktadır. 2PM10, akciğerdeki alveollere kadar ulaşıp, kanın içinde bulunana karbondioksitin oksijene dönüşmesini yavaşlattığından dolayı canlıda nefes darlığında neden olmaktadır. Bu durum kalp hastalıklarına da neden olabilmektedir.”

“TOZ İNSANLARIN SAĞLIĞINI OLUMSUZ ETKİLER”

“Taş ocaklarında toz daima vardır. Patlatmada, gevşetilmiş kayanın makine ile kazılması, kaldırılması, yığılması aşamalarında, kırma/eleme işlemlerinde, işlenmiş materyalin yığılmasında, kamyonlara yüklenmesinde ve nakliyatta toz çıkar. Tozu önlemek veya bastırmak için sözü edilen torba filtreler ve ıslatma yöntemleri ya hiç kullanılmaz veya pek bir işe yaramazlar. Özellikle kurak mıntıkalarda kireçtaşı ocaklarında materyali ıslatmak için su yetersizdir. Islatma suyu da hızla buharlaşır. Toz yerleşim alanlarında konu ile ilgisi olmayan insanların sağlığını olumsuz etkiler. Bitki yapraklarını kaplayarak solunumu ve fotosentezi engeller. Çiçeklenme döneminde döllenmeyi önler ve meyve oluşumunu azaltır. Açık maden ocaklarından kaynaklı olan toz emisyonları ekolojide bulunan hayvanların üzerine olan olumsuz etkileri fazladır. Toz emisyonlarının insanlarda yarattığı etkilerin birçoğu hayvanlar üzerinde de gözükmektedir. Geçmiş yıllarda yapılan gözlemler sonucunda atmosferde bulunan toz emisyonları hayvanların ölümlerine neden olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca toz emisyonlarının çökelmesiyle bitki türlerinde azaltma meydana getirirken hayvanların besin zincirlerini etkileyerek hayvanlarda açlıktan kaynaklı ölümlerin artışı belirlenmiştir. Bu Proje Tanıtım Dosyasında proje alanında yaşayan her türden canlıya olabilecek zararlar konusunda bir çalışmaya rastlanmamıştır.”

“TOZ EMİSYONLARININ HAYVANLARIN ÖLÜMÜNE NEDEN OLDUĞU GÖZLEMLENMİŞTİR”

“Ayrıca Proje sahasının omurgalı (memeliler, sürüngenler, ikiyaşamlılar) faunası değerlendirilirken proje alanın yaklaşık 5 km yakın çevresinde yaşayan hayvanlar değerlendirmeye katılmıştır. Uluslararası Korunma Statülerine göre; Sakallı yarasa, yer sincabı, yer yedi uyuru, kör fare, kazık sıçanı, Trakya tosbağası, benekli kurbağa, sarı yılan, çayır kertenkelesi vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi büyük olan türlerdir ve koruma altına almak devletin görevidir. Geçmiş yıllarda yapılan gözlemler sonucunda atmosferde bulunan toz emisyonları hayvanların ölümlerine neden olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca toz emisyonlarının çökelmesiyle bitki türlerinde azaltma meydana getirirken hayvanların besin zincirlerini etkileyerek hayvanlarda açlıktan kaynaklı ölümlerin artışı belirlenmiştir. Bu PTD ‘da proje alanında yaşayan her türden canlıya olabilecek zararlar konusunda bir çalışmaya rastlanmamıştır.”

“ÇED SÜRECİNİN SONLANDIRILMASINI TALEP EDİYORUZ”

“2872 sayılı Çevre Kanunun 3. maddesinde; çevrenin korunmasına, iyileştirmesine ilişkin genel ilkeler açıklanmış olup; Söz konusu proje; ‘Çevreye’ telafisi imkânsız zararlar verecek, çevresindeki yakın yerleşimleri, her türden canlı cansız yaşamı ve bir bütün olan ‘ekosistem’ içinde sürdürdükleri yaşamlarını geri dönüşü mümkün olmayacak şekilde etkileyecektir. Danıştay içtihatlarına uygun olarak T.C. Anayasası’nın 56. Maddesine göre ‘Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların görevidir.’ ve 63. Maddesi’nden hareketle; Çevre Kanunu’nun 3/a maddesi gereği yaşadıkları çevrelerinin, köylerinin, tarlalarının, topraklarının, sularının, bir bütün olarak ekosistemin kirletilmesinin önüne geçmek, insan sağlığı ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına istinaden Bakanlığınızın söz konusu projenin ÇED sürecinin sonlandırılmasını talep ediyoruz. Trakya’da toprağın üstü, altından değerlidir.”

Kerem Filiz

                                                                                                 

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.